treize

260 18 19
                                    

-⤝♆*♆*♆⤞-

Odette burnunu kırıştırdı, bir şey ucunu çok feci kaşındırmıştı. Homurdanarak burnunun ucunu kaşıdı ve tatlı uykusundan tamamen uyandı.

Burnunun ucundaki şey de neydi böyle?

Hafifçe kıpırdandı ve Harold'ın pelerinine adeta bir tırtılın kozasına sarıldığı gibi sarıldığını fark etti.

"Harold..." diye sızlandı, hareket edemiyordu. Hissedebildiği kadarıyla Harold da ona sarılıyordu ve... ve bu şekilde hareket edemezdi.

Ve çok tuvaleti gelmişti!

Başını çevirdi ve omzundaki Harold'a baktı. Saçları burnunu kaşındırmış olmalıydı. Hafifçe gülümsedi. En son ateşin oradaydı, ne ara yanına gelmişti?

Pelerinin büyük bir kısmı kendi üzerindeydi. Bu yüzden uyanmamasına dikkat ederek kollarının arasından sıyrıldı ve Harold'ın üstünü örttü. Sabahleyin çok soğuk oluyordu, Harold'ın da soğuktan burnu kızarmıştı. Üşümüş olmalıydı.

Merakla etrafına baktı. Onunla göz göze gelen asker hemen bakışlarını toprağa dikmişti.

Dudağını ısırdı ve büyük ihtimalle daha sonra neden yaptığına anlam veremeyeceği şeyi yaptı.

Harold'ın burnunun ucunu ansızın öpüverdi.

O an kendi yaptığı hareketten utanırken oturduğu yerden doğruldu ve ilerlemeye başladı.

"Hanımefendi! Buradan bir yere ayrılmamalısınız!"

"Bir yere gitmiyorum. Ama bilirsin, bazı ihtiyaçlarımı gidermem gerek."

"Bunu Prens hazretlerine danışmam gerek..."

"Ne?" dedi Odette, "Saçmalama, bunun için onu mu uyandıracaksın?"

"Ama hanımefendi, prensimizin emri var! Bunu yapamam!"

"Sessiz ol, hey! Onu uyandıracaksın..."

"Lütfen işimizi yapmamıza izin verin, hanımefendi! Prensimiz kesin bir dille emrettiler, buradan bir yere ayrılmamalısınız!"

"Bir yere gitmeyeceğim, diyorum! Müsaade edersen patlamak üzere olan mesanemi boşaltacağım! Çekil artık önümden!"

"Ama hanımefendi..."

"Bir hanımefendinin mesanesini boşaltmasına engel olmak oldukça kaba bir davranış," dedi Harold uzandığı yerden, "İzin ver, gitsin."

Asker utançla başını eğip kadının önünden çekildiğinde Odette konuştu, "Sana demiştim, onu uyandırdın! Hem de boş yere..." arkasına döndü, "Başıma niçin asker diktiğini de döndüğümde konuşacağız..."

Harold başını onaylamazca salladı. Çocuk gibiydi, sahiden çocuk gibiydi. Onunla kardeşi Alice bile böyle konuşmuyordu ancak Odette, bir çocuğun laf anlamaz ve başına buyruk hareketlerini bir türlü üzerinden atamamıştı.

Ne zaman Harold'ın bir prens olduğunu anlayacaktı?

Uzandığı yerde doğrulduğunda neredeyse hiç dinlenemediğini fark etti. Pekâlâ, ne ara uyuyakaldığını bilmiyordu Harold, ancak sabah ayazının çöktüğünü anımsıyordu. Odette'i sıkı sıkı kavramaya devam etmişti ve bir an içi geçmiş olmalıydı.

Arkalarındaki Silver, Odette uyuduktan birkaç saat sonra uyanmıştı. Bunun üzerine Harold, ata yaslanan kızı kavramış ve ateşin yakınına çekmişti. Sabaha kadar da orada kalmışlardı.

Üstündeki pelerinine baktı. En son sıkı sıkı kıza sarmıştı bu pelerini, zira donmasından korkmuştu. Ancak korktuğunun aksine sabah son derece iyi görünüyordu. Yine de kaşlarını çatmadan edemedi, neden Harold'ın üstünü örtmüştü ki?

mon chéri | harry stylesWhere stories live. Discover now