onze

337 23 96
                                    

önceki bölümdeki gibi yine detaylı tasvir edilmese de şiddet ve taciz içeren bir bölüm, işaretlediğim kısımları atlayabilirsiniz.

uzuuuun bi bölüm, 7.7k yazmışım oturup... yorum yazmaktan çekinmeyin lütfen, ben çok seviyorum yorum okumayı :,]

ve yani üzülüyorum öyle okuyup geçtiğinizde... hani oy vermeseniz de olur da, ben yorum olmayınca yalnız hissediyorum. böyle sadece ben, harold, odette bi de ruh hastası philippe...

neyse, yine çok uzattım. çay kahve alın ve okumaya devam edin

iyi okumalar

-⤝♆*♆*♆⤞-

Resmi olmasa da gayriresmi Burgundy Dükü Louis Philippe, Fransız Kraliyeti'nin tahtına geçebilecek iki kişiden biriydi. Belki de yegane kişiydi. Zavallı Kral ve Kraliçe'nin bir kızı olmuş, o da seneler önce henüz genç bir kızken can vermişti. Bu sayede bir şans doğmuştu onun için, ileride bir Kral olabilecekti.

Dudaklarının arasından yorgun bir soluk firar etti, zira o, bunu şans olarak adlandırmıyordu. Aslında umrunda olan taht falan da değildi. En başından belliydi o tahta geçeceği, ancak böyle olmasını o da istememişti.

Evlenecekti, Philippe... Kral'ın güzeller güzeli kızı Marie'yle. Onu görür görmez anlamıştı, evleneceği kadın oydu. O olmalıydı, kuşkusuz o olmalıydı... Başka biri nasıl olabilirdi ki? Başka kim bu kadar güzel gülümseyebilirdi? Kimin gamzelerini görünce Philippe'in yüreği hoplardı?

Ancak olmamıştı. Çünkü Marie, Philippe'in kollarının arasında can vermişti.

Oturduğu koltuktan kalktı ve Odette'in bulunduğu odaya ilerledi. Onun yeniden zindana taşınmasına gerek duymamıştı. O soğukta hastalanırsa bununla uğraşamazdı Philippe.

Kapıdaki muhafızlar Philippe için kapıyı araladıklarında Odette odanın ortasında, zeminde uzanıyordu. Buraya bırakıldığı gibi kalmış olmalıydı, rahat olmayan bir pozisyondaydı.

Kapı ardından kapandığında kızın önüne geçti. Saçları yüzünü kaplamıştı. Usulca onları çekti ve elinin tersiyle kızın yanağını okşadı.

Aslında güzel bir kızdı, biliyor musunuz? Hem de çok güzel bir kızdı... Ancak bundan daha güzel bir şey varsa o da bu kızla Harold'a yapabilecekleriydi.

Harold... ondan öylesine çok nefret ediyordu ki... öylesine çok...

Ondan her şeyini çalmıştı, Harold. Onu yapayalnız bırakmıştı, mahvetmişti... o...

O Marie'nin ölümüne sebep olmuştu! Onlar mutlu olacaktı... ancak Harold her şeyi mahvetmişti! Bir de bakmıştı ki Marie, güzeller güzeli sevgilisi kollarının arasında kıpırtısız bir şekilde yatıyordu.

Tıpkı şimdi Odette'in onun kollarının arasında kıpırtısız bir şekilde yatması gibi.

Philippe onu ne ara kucakladığını bilmiyordu aslına bakarsanız. Yutkundu, kollarının arasında ufacık kalan bu güzel ve cüretkâr kızın hiçbir suçu olmadığını bilmiyor mu sanıyorsunuz?

Marie'nin de yoktu...

Bir kez daha yutkundu ve kızın ilk darbeyi aldığı yere baktı.

Eline...

Elini kavrayıp avcunu açtı. Titreyen parmaklarıyla hafifçe yarasının çevresinde dolaştı. Acıyor muydu acaba? 

Kızın avcunu dudaklarına yaklaştırdı ve hafifçe üfledi. Tüm acısını nefesi dindirebilecekmiş gibi üfledi. Ardından da dudaklarıyla yarasının üstüne minicik bir öpücük bıraktı, "Je suis désolée..."*

mon chéri | harry stylesDonde viven las historias. Descúbrelo ahora