seize

205 14 45
                                    

-⤝♆*♆*♆⤞-

Odette ertesi sabaha uyandığında kendini yorgun hissediyordu. Gözleri kısık bakıyordu, şişmişlerdi ve sızlıyorlardı. Bir süre neden olduğunu anlayamadı, ancak sonra dün gece ağladığını anımsadı. Oh, ağlayınca gözler tahriş olurdu, öyle değil mi?

Evet, dün gece ağladığını anımsıyordu, Odette ve itiraf etmesi gerekirse bu hiç de ona göre bir şey değildi. Ama kendini oldukça rahatlamış hissediyordu. Buna ihtiyacı olduğunun farkında bile değildi ağlayana dek, ancak günlerdir üstünde olan yükün azaldığını duyumsamak müthiş bir histi. Şimdi aldığı soluk bile daha rahat ilerliyordu boğazından aşağıya. Konuşmak, gülmek, yürümek bile daha kolaydı sanki.

Bir süre daha vücudunda hissettiği bu gariplikleri tartsa da zihni açılıp tamamen kendine geldiğinde yalnız olmadığını fark etti. Dün gece... Harold'a sarıldığını da anımsıyordu, Odette. Dudağını ısırdı. Bu hiç iyi olmamıştı.

Ama ona ihtiyaç duydun! Ona nasıl sarıldığını unuttun mu yoksa?

Ona sarıldığı için pişman değildi, ancak yine de sarılmamalıydı ona.

Ve... evet. Büyük ihtimalle de bir ömür boyu ona nasıl sarıldığını, adamın hayatı buna bağlıymış gibi nasıl sıkı sıkı onu kavradığını unutamayacaktı.

Hâlâ da Harold'a sarılıyordu. Adamı oldukça rahatsız etmiş olmalıydı. Onu daha fazla rahatsız etmemeye çalışarak doğrulmak istedi.

"Uyandın mı?"

Odette şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırdı ve doğrulamadan yüzünü genç adama çevirdi, "Uyumadın mı?" diye sordu o su yeşili gözlerine değdiğinde, "Neden uyumadın?"

Harold derin bir soluk verdi ve kızın sırtını sıvazladı. Yanında olduğu için şükür duyuyordu, ancak kime? Harold Tanrı'ya inanmazdı.

Ama ona teşekkür etmek istiyordu. Bu kız kollarının arasında diye şükran duyuyordu.

"Yeni kalktım," diye yalan söyledi Harold, "Yoksa seni ben mi uyandırdım?"

Odette parmak uçlarıyla Harold'ın yorgun göz altlarına dokundu, "Berbat bir yalancısın..."

Harold derin bir soluk verdi ve kızı yeniden kendine çekti. Sonsuza dek bu kıza sarılmak istemesi normal miydi? Neden onsuz geçirdiği her an delirecek gibi oluyordu?

Ah, asıl Odette bu adama sürekli bu kadar yakın olmaktan neden mutluluk duyuyordu? Ondan neden hâlâ tam anlamıyla nefret edemiyordu? Evet, ona öfkeliydi... ancak bunu niçin onu görünce unutuyordu?

Adamın göğsüne yasladığı başını çevirdi ve çenesini adamın göğsüne yasladı, "Uyu," dedi kısaca, "Güzel bir uyku çekmeden bu odadan çıkamazsın."

Harold hafifçe güldü, "Demek öyle..." derken kızın belini sıvazlamaya devam ediyordu, "Söylesene, sana ne diye seslenmeliyim? Kraliçe Odette uygun mudur?"

"Ciddiyim," dedi Odette, "Hep sen emir veriyorsun. Prenssin falan... biliyorum. Ama benim yanımda hiç de onlardan biri gibi davranmıyorsun."

"Kaç prensle tanıştığını sorabilir miyim?"

"Bir tanesi epey yakın bir ahbabım..." diye takıldı ona Odette, "Harold, ciddiyim. Biraz uyu. Söz veriyorum, seni dün geceki gibi uykundan uyandırmayacağım."

Harold şaşkınlıkla Odette'e baktı. Dün gece için üzgün, suçlu hissediyor olamazdı değil mi? Tüm bu olanlar Harold'ın suçuydu. Buna rağmen onu uyandırdığı için kendine kızamazdı!

mon chéri | harry stylesWhere stories live. Discover now