trente-huit

183 12 349
                                    

bir hafta geçmeden geldim... ama affedin fazla uzun olmayan bir bölümle geldim. 3.5K fazla uzun değil dediğime bakmayın, çoğu insanın yazdığına göre uzun aslında. ama ben genelde 4k civarı yazıyorum. neyse, napıyım fazla heyecanlıydım koymam gerekiyordu.

ufak bi not düşmek istiyorum, aramızda tarihle içli dışlı olanlar var çünkü. hikaye 1832de geçiyo, ama 1832'de fransa kralı Charles X değil, o 1830da elendi. biz ama 1832de de kralmış gibi devam ediyoruz... önemli bi detay, çünkü charles'tan sonra hani nasıl desem, rejim mi değişiyor denir... july monarchy diye bir döneme giriliyor. biz o dönemde değiliz. hatırlatmak istedim.

evet, bu bölümün içinde aşırı sıkıcı bi konu olan siyaset var, doğru anladınız... tam olarak yukarıdaki konuyu ilgilendirmese de hatırlatmak istedim. fransa kralı 10. charles!

evet, iyi okumalar hamburgerlerim

niye hamburger bilmiyorum

-⤝♆*♆*♆⤞-

Bir hafta oldukça sakin geçmişti. Harold ve Odette vakitlerinin çoğunu aileleriyle geçiriyordu. Bu durum bir yandan da zorluyordu onları, zira gizlemeleri gereken bir hamilelik vardı. Ve küçük bebekleri gün geçtikçe Odette'i daha da zorlamaya başlamıştı.

Mide bulantıları baş edilecek gibi değildi. Doğru düzgün yemek yiyemiyordu ve bunun fark edilmemesini sağlamak güçtü. Gündelik hayatında da fazla yemek yiyen biri olmadığı için bu durum fazla göze batmasa da Kraliçe Thérèse'in dikkatinden kaçamamıştı. İçten içe olası bir hamilelikten şüphelense de bunun gizli tutulduğunu anlamış, o da bu oyuna sessizce dahil olmuştu.

Bir yandan da karısının yeteri kadar güzelce beslenemediğini düşünen Harold, mümkün olan her fırsatta karısının bir şeyler yemesini sağlamaya çalışıyordu. Odette bundan da sıkılsa da bir noktada Harold'la aynı fikirdeydi. Belki de bebekleri açtı.

Şanslılarsa gece olduğunda Odette'in iştahı yerine geliyordu. Bu kısım en zorlayıcı olanlardandı, zira göze batmama gibi bir ihtimali yoktu. Bazısı geceler tuhaf isteklerle uyandırılan Thorley neler olduğunu tam olarak anlamamıştı. Çilek, muz, şeftali, üzüm, böğürtlen, vişne... tüm bunlara gece gece ne yapıyorlardı?

Harold onu tehdit ediyordu ayrıca. Bunlardan kimseye bahsetmemesi gerektiğini söyleyip söyleyip duruyordu ve tam olarak neden anlayamamıştı bile. Aklına bir şeyler gelse de ihtimal vermiyordu. Onun için bu durum tam bir sırdı.

Ancak kuşkusuz en zor Odette'in yaşadıklarıydı. Tüm gün bir yerlerde uyuyakalmamak için didiniyordu. Hem kendi evlerinde de olmadıkları için fazla rahat da davranamıyordu. Mesela şu korselerden giymek istemiyordu, pantolonlarını özlemişti... ancak hayır, bu sarayda herkes oldukça şıktı. Odette de buna ister istemez ayak uyduruyordu. En azından zorundaymış gibi hissediyordu.

Komik bir düşünceydi belki, ancak bu korselerin altında bebeklerinin sıkışıp sıkışmadığını merak ediyordu, Odette. Organlarının sıkıştığını hissedebiliyordu zaten... ama ya bebeği? Belki de artık korselerini gevşekçe bağlamalıydı. Ama ya o zaman kilo aldığı anlaşılırsa? Kilo almış mıydı?

"Harold, sence ben kilo aldım mı?"

Elindeki gazeteyi şaşkınlıkla indirdi, Harold, "Bu da nereden çıktı? Kilo almak için henüz erken değil mi, güzelim?"

"Bilmem..." dedi Odette oturduğu tekli koltuktan kalkıp aynanın karşısına geçerken. Kendi odalarında oldukları için rahat davranıyordu.

Korsenin iplerini gevşetti ve elbisesiyle birlikte üstünden çıkardı. İçindeki içliğin eteklerini toplayıp göbeğine kadar sıyırdı. En iyi ihtimalle... en iyi ihtimalle 6 haftadır bir bebek taşıyordu. Bir anda korktu, zaman ne kadar çabuk geçiyordu.

mon chéri | harry stylesWhere stories live. Discover now