dix

323 22 114
                                    

vay be... bölüm 10 demek. hızlı ilerledik...
ama sevinmeyin/üzülmeyin çünkü yolumuz daha uzun...

bölüm ne yazık ki fazla detaylı tasvir edilmemesine rağmen şiddet ve taciz içeriyor. bu konular hakkında hassas olanların olabileceğini düşündüğüm için baştan haber vermek istedim. ileride yeniden haber vereceğim.

her neyse, sizi bu bölümle de baş başa bırakma vakti geldi. bakalım odette ve harold'ın başına neler geldi...

-⤝♆*♆*♆⤞-

Harold öfkeyle çadırından çıktı, neredeydi bu kız?

"Odette nerede?"

Wymond kaşlarını çattı, "Ona gitmesini emretmedin mi?"

Ne yani?.. Gitmiş miydi?

Ne çabuk!

Ah, elbette ona altın tepside uzatılan bu fırsatı anında değerlendirecekti!

Harold tam bir... tam bir ahmaktı. Nasıl gitmesine izin verirdi!

"Gitti mi?" diye sordu sertçe. Demek bir vedayı bile çok görmüştü ona... İyi! Gitsindi o hâlde... Çok bile kalmıştı zaten... Arkasına bile bakmadan gitsindi, bir daha da dönmesindi!

Demek seni kızdırdı... Gün geçtikçe daha da komik oluyorsun, Harold...

"Gitti."

Derin bir soluk verdi ve çadırının önünde dolaşmaya başladı, resmen gitmişti, Odette. Öfkelendi, nereye gidiyordu? Nereye gittiğini sanıyordu?

Onu önce kovup sonra da gidişine öfkelenmen de sana has herhalde...

İyice saçmalıyordu artık, Harold. Belki de mantıklı düşünebilmesi için oradan derhal uzaklaşmalılardı. Zaten buradaki işi çoktan bitmişti, kız ona yalnızca vakit kaybettirmişti.

"Askerlere söyle toparlansınlar, yarın Beaufort'a gidiyoruz."

"Nasıl istersen..." dedi Wymond ve oradan uzaklaştı.

Harold çok öfkeli hissediyordu. Yumruklarını sıktı. Tüm çadırları paramparça etmek, bağırmak, ağaçları yumruklamak, yerleri dövmek falan istiyordu.

Ama hiçbirini yapmadı.

Ahmaktı işte! Ahmak, ahmak, ahmak... Kendini kandıramayacaktı bu sefer de! Nasıl ona gitmesini emrederdi! İstediği bu bile değildi! Nasıl bir anlık öfkesine yenik düşüp onu kovardı?

Senden haz etmemesine tahammül bile edemedin... zira sen ondan epey haz ediyordun...

O çok bilmiş iç sesini gebertip atacaktı... sanki kendisi bilmiyordu ne halt döndüğünü.

İçeri girip yatağına oturdu. Bu yataktan da nefret ediyordu. Bu çadırdan da... bu aptal yerden de... bir daha ne buranın ne bu çadırın yüzünü bile görmek istemiyordu.

Duyduğu miyavlama sesiyle karşısında baktı. Renkli tüyleri olan kedi Harold'a bakıyordu.

"Seni unuttu mu?" diye sordu Harold, "Hiç şaşırmadım. Ondan da bu beklenirdi zaten..."

Niye, seni de unuttu diye mi?

Kedi usulca Harold'ın yanına yaklaştı. Harold onu parmaklarının arasında kavradı ve havaya kaldırdı, "Bir de kedilere nankör derler..."

Harold Odette'e çok kızgındı. Günlerce onun başında beklemişti, ona hep iyi davranmıştı... Karşılığındaysa bir çift öfkeli söz duymuş, öylece kalmıştı. Kesinlikle onu anlamıyordu. Ona... ona inanamıyordu. Nasıl giderdi! Harold'ın aklından bir an olsun çıkmazken, Harold ondan ayrı kalmayı hiç düşünmezken... nasıl gitmişti?

mon chéri | harry stylesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin