vingt-huit

251 13 206
                                    

az önce browniem 240 derecede piştiği için kek gibi oldu. aşırı mutsuzum. her yorum bi "olsun, sen yaptıysan güzel olmuş" demek benim için. bunu bilerek yorum atın :,[[[

şimdi kimse yorum atmıyomuş falan ajhsgfdhjagsdhkjas

arkadaşlar benim cidden brownie konusunda nne kadar hassas olduğumu bilemezsiniz, canım günlerdir çekiyo ve fazla pişti. bi de üstüne bebeklik arkadaşım süt kardeşim falan evliliğin iilk adımını atıp sözlenidi ona gittim. 18 yaşında kız isteme merasimi nedir anlamadım, ona da canım çok sıkıldı. çok genciz alo, ayrıca damadı da sevmedim.

bok gibi gün :[[

canım sıkkın yani bissürü iğrenç şey oldu en son da elimi yaktım ama üşenmeyip yanan elimle bölüm yazdım asjdhkajflks alışkınım, hep yakıyorum.

her neyse! artık iyi okumalar deme vakti. bakalım masalımızda neler olmuş bu kez...

-⤝♆*♆*♆⤞-

"Muzları bu kadar sevdiğini bilmiyordum."

Odette hafifçe güldü, "Tatlı çok severim. Bunlar yediğim en tatlı meyvelerden," ucundan bir parça koparıp Harold'ın dudaklarından içeri yolladı.

"Bu gidişle tüm seralardaki muzları sen bitireceksin, sevgilim."

Odette yutkundu, "Sahi mi?"

Harold güldü, "Şaka yapıyorum! Gel buraya..." dedi ve Odette'i kolunun altına aldı. Yanında yürüdükleri ağaçlardan bir muz daha kopardı, "Al bakalım."

"Bunca sene bunun yokluğunu duymadan nasıl yaşamışım..." dedi Odette hayretle. Hızla kabuğunu açtı ve bir ısırık aldı, "Yumuşacık! Tatlı! Bundan daha iyi bir şey yediğimi sanmıyorum..."

Harold dudağını büzdü. Yemeyi tercih ettiği çok daha leziz bir şey vardı...

Bakışları Odette'in dudaklarına kaydığında derin bir iç çekmekle yetindi.

"İster misin?" diye sordu Odette muzu işaret ederken.

Harold başını sallarken Odette muzu uzatacaktı ancak Harold onun kolunu tutup dudaklarına eğilmeyi tercih etti. Diliyle dudaklarını tadıp hafifçe emdikten sonra gülümseyerek geri çekildi, "Haklısın. Çok tatlı..."

Odette bir an bu beklenmedik hamleyle kala kalsa da yüzünde biraz çekingen bir gülümseme oluşmuştu. Hoşuna gitmişti...

"Son zamanlarda sana yeteri kadar vakit ayıramadığımı hissediyorum. Ancak annem tembih etti. Balayımızda çalışmamı istemediğimi söyledi, bu yüzden elimdeki işleri olabildiğince hızlı halletmeye çalışıyorum. Bir de şu dük olma mevzusu var tabi..."

Odette hafifçe güldü, "Artık Prens Harold Edward Stiles değilsiniz, ekselansları..." derin bir soluk verdi, "Cornwall Dükü Harold Edward Stiles..."

Evet... birkaç gün önce Harold resmi olarak bir dük olmuştu. Bu kutlu haber ise tüm ülkeye şu bildiriyle verilmişti:

"Londra, Kasım 15, 1832

Kral, Büyük Britanya ve İrlanda Birleşik Krallığı'nın büyük mührü altındaki 14 Kasım tarihli bu mektubuyla halkına müjdeliyor ki en küçük oğlu Harold Edward Stiles hazretlerine ve onun soyundan gelen tüm varislere Beauchamp Kontu, Saint Germains Kontu ve Cornwall Dükü unvanlarını bahşetmiştir."

O kâğıt parçası Odette'in eline geçtiğinde duygulanmadığını söylemek koca bir yalan olurdu. Harold için bunun ne kadar önemli bir adım olduğunu biliyordu. Bu yüzden ne olduğunu anlayamadan kendini adama sarılırken ve kahkahalar atarken bulmuştu.

mon chéri | harry stylesTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon