Üçüncü Kitap - 20. Bölüm

En başından başla
                                    

"Pislikler."

"Eyvallah."

Yüzüme kapatınca gözlerimi devirdim ve telefonu cebime koydum. "Semroşum bunlar okula gelmiyorsa sen gel bari!" dedi Emir. "Beni yalnız koma!"

"Ders çalışacağım, Emir ya!" dedi, Semra.

"Okulda da çalışırsın!"

"Emir!" diyerek omzuna vurdum. "Kızı rahat bırak!"

"Tabii, sen her dakika erkek arkadaşının yanında olacaksın! Senlik sıkıntı yok!"

"Tabii!" dedim, sırıtarak. Emir, bu hâlime gıcık olmuş olacak ki, yüzünü buruşturup önüne döndü.

Korku evine geldiğimiz sırada Sefa'dan gelen mesajlara bakmaya başladım.

Bensiz gittiğinize inanamıyorum.

Çok kötüsünüz.

Arkadaşlığımız ve seninle olan ilişkimiz burada bitmiş bulunmaktadır.

Önümüzde bir sürü gün varken neden benim hasta olduğum gün????

Neyse ne, affetmem için bir şeyler yap.

Gülerken, son yazdığı şeye gözlerimi devirip mesaj yazmaya başladım.

Hüzünlü poğaçam benim!

Trip atma bize.

Alayla yazdığım mesajlara anında yanıt geldi.

Poğaça yaparsan, affedilirsin.

Tamamdır.

Sesli Mesaj* Poğaçayı yapıp, konsoloslarından izin alarak, exselanslarının yanına gelebilirsin.

Sesli Mesaj* Oldu paşam.

Görüldü atıp, çevrimdışı olduğunu görünce telefonu kapatıp diğerlerine baktım. Bir şey tartışıyorlardı. "Ne oldu?" diye sordum.

"Hiçbirimizin yanında para yok!"

"Nasıl yok?!" dedim ve ellerimi cebime attım. "Bende de yok!"

Hepsi şaşkınca bana bakıp, "Nasıl yok?!" diyerek benle alay ettiler.

Ofladım. "Evde konuşup gelseydik böyle olmazdı."

"Sadece gezmek için çıkmıştık güya!"

"Sefa, nasıl beddua ettiyse kabul oldu!" dedim. "Onsuz gelmemizi istemiyordu zaten!"

"Bence, Emrah yüzünden!" dedi Ece, ona sinirle bakarken. "Gelene kadar küfür etti!"

"Kızım ne işimiz var burada?!" dedi sinirle, Emrah. "Sinirlerimi gerip, kışın ortasında tereyağı gibi eritip kızdırmayın!"

Söylediği şeye güldüğüm sırada, Murat'ın görevli ile konuştuğunu gördüm. "Bedavadan girilmiyor mu?"

"Hayır!"

"Nasıl ya? Bedava diye geldik buraya!"

"Öyle bir şey yok efendim!"

"İyi be!"

"Oğlum sen salak mısın? Bedavadan girilir mi?" dedi, Ozan.

"Ne bileyim ya!"

Hepimiz buradan çıkıp tekrar yürümeye başlamıştık. "İçeri girip, görevlilerle bir olup, sizi korkutup, ağzınızı burnunuzu dağıtmak varken eve dönüyoruz." dedi Kadir. "İnanılır gibi değil!"

"Senin planın bu muydu?" dedim.

Kadir, Berfin'in omzuna kolunu atıp kafasını salladı. Gözlerimi kısarak ona baktıktan sonra önüme dönüp yürümeye başladım.

LİSE SAKİNLERİ SERİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin