İkinci Kitap-49. Bölüm

En başından başla
                                    

Kapı açıldığında baygın bakışlarla Emir'e bakmaya başladım. "Abla!" dedi telaşla. "Ablamı bulmuşlar!" diyerek içeriye doğru seslendi. Annem ve babamda endişeyle kapıya gelince Emir yere eğilip ayakkabılarımı çıkardı ve içeriye girmem için bana yardım etti.

Odama girdiğimizde beni yatağıma otutturdu. Annemin getirdiği suyu içip son kez sesli bir nefes aldıktan sonra hepsinin yüzüne teker teker bakmaya başladım. "İyi misin kızım?" dedi babam telaşla.

"Evet iyiyim." dedim titrek bir nefes bırakarak.

"Hiç iyi görünmüyorsun ama?" dedi annem. 

Zaten amacım öyle anne.

"Nasıl geldin? Kim getirdi?" dedi Emir.

"Kendim geldim."

"Nasıl?"

"Beni götürmeye çalışan adamın elinden zorda olsa kurtuldum. Ondan kaçtım ve kendimi bir caddede buldum. Bir süre koştuktan sonra işlek bir yere çıktım. Durmuş biraz soluklanırken iki tane genç bayan kötü olduğumu fark edip beni arabalarına aldılar. Evin yakınlarında indirdiler." dediğimde hepsinin ağzından birkaç mırıltı çıktı. Yüzlerine teker teker baktım. İnanmış gibiydiler.

"Allah razı olsun onlardan!" dedi annem.

"Ben polislere haber vereyim. Aramayı durdursunlar." dedi babam.

"İfade falan isterlerse yarın vereceğimizi söyle baba." dedi Emir. "Ablam biraz dinlensin, kendine gelsin."

Babam başını sallayarak onayladı ve odadan çıktı. Emir de yanımızdan ayrılınca kıyafetlerimi değiştirip yatağıma uzandım. Annemde yorganımı üzerime örtüp odadan çıktı. Lamba kapanınca perdemin kapalı olmadığını fark ettim. Çünkü sokak lambası yoğun bir şekilde odanın içine vuruyordu.

Kafamı çevirip pencereye baktığım sırada cama Sefa'nın çıktığını fark ettim. Sanırım hâlâ geldiğimi bilmiyordu. Komidinimin üzerinde duran telefonumu aldım ve ona mesaj attım.

Ben eve geldim. Şimdi uyuyacağım. Yarın sana her şeyi anlatırım.

Mesajı gönderdikten sonra tekrar ona bakmaya başladım. Elindeki telefonu açıp mesajı okudu ve hemen kafasını kaldırıp odamın camına bakmaya başladı. Telefonum titreyince bakışlarımı ondan çekip ekrana baktım.

'Gakgo arıyor...'

Aramayı açmadım. Çünkü şu an hiç konuşacak halde değildim. Cidden çok yorgundum ve sorulacak olan sorulara henüz hazır bir cevabım yoktu. Bunun için düşünmem gerekiyordu. Gözlerimi kapatıp kendimi uykunun kollarına bıraktım.

------

Bugün okula gitmeyecektim. Zaten dün yaşadıklarımızdan sonra kim gitmek isteyecekti ki okula? Hâlâ yorgun hissediyordum ve yataktan hiç kalkasım yoktu. Bu yorgunlukla sabah namazına bile uyanamamıştım. Bu yüzden de kötü hissediyordum ama daha kaza edecektim. Allah affetsin.

Telefonumu elime alıp ekranı açtım. Birçok arama ve bir sürü mesaj vardı. Telefonu geri yerine bırakıp tavana bakmaya başladım. Dün gece yaşanan olaylar geçti aklımdan. Özellikle Ayberk'in söylediği şeyler yankılandı beynimde.

'Helin yaşasa, Sefa, Şirin'i değil, Helin'i tercih ederdi.'

Bu söylediği şey ister istemez canımı yakıyordu. Ne demekti bu? Sefa beni sevmiyor muydu? Bunu ona sorsam bana kızar mıydı? Ağlamak istiyordum şu an. Sefa, Helin'i unutmak için mi benimleydi yoksa? Gözlerim dolarken böyle saçma şeyler düşünmemem gerektiğini söyledim kendime içten içe.

LİSE SAKİNLERİ SERİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin