Seksen sekiz

6.8K 582 171
                                    

Bölüm şarkısı: Teoman – Güzel bir gün

.

.

.

Dünyanın ortasında tek başına kalmış bir hali vardı.

Yalnız, yapayalnız.

.

Can Polat üzerine deri ceketini giyerken hemen yanında duran Atakan'a baktı. "Ata sen araba ile mi geldin yavrum?"

Atakan otomatik bir şekilde başını sallarken koltukta değil yerde oturuyordu. Asla kıpırdayamıyor hatta konuşamıyordu bile.

Çünkü Berkay'ın kafası bacaklarının üzerindeydi. Nasıl oldu bilmiyordu ama Berkay kucağında uyuya kalmıştı.

Can Polat deri ceketinin ceplerini kontrol ederken sessizce konuştu. Berkay'ın uyanmasını istemiyordu. Çınar birkaç dakika önce çocuğun babasını arayıp burada kalması için ikna etmişti. "Oğuz'da Çınar'ın arabasını almış. Devrim'de diğerini almış. Ortada başka araba olmadığı için sordum." Ceketini düzeltip koltuğa doğru yaklaştı, yerde boylu boyunca uzanmış Berkay'a baktı. Çınar hem onun üstünü hem de Berkay'ın üstünü bir pike ile örtmüştü. "Yarın Berkay'ı evine bırakırsın."

Atakan tekrar başını salladığında Çınar ona kıpırdamadan dur da çocuk uyanmasın diye tembihlediği için put gibi duruyordu. Can Polat onun bu haline gülerek başını iki yana salladı. Ata aralarında en saf insan olmasının sebebi kimseyi kırmamaya çalışmasıydı ama sevmediği bir insan ile karşılaştığı zaman tamamen hırçınlaşıyordu.

Can Polat telefonunu eline alıp kapıya doğru ilerlerken Ata'ya bakarak konuştu. "Çıktım abim ben, iyi geceler."

"İyi geceler abi." Aralarında bir yaş vardı ama Can Polat, abi olmaya alışık bir insan olduğu için Ata'ya da aynı şekilde davranıyordu. Atakan zaten yaş konusunu asla açmazdı. Bu konuda takıntılı olan kişi Can Polat'tı.

Can Polat, Berkay uyanmasın diye sessizce mutfaktaki Çınar'a seslendi "Çınnarrr!" Çınar ona doğru dönüp kulağında kulaklığın birini çıkardı. Can Polat ona elini sallayarak gittiğini belli etti. Çınar'da aynı sessiz konuşup "Dikkat et" dedi.

Çınar bulaşıkları makineye diziyordu. Can Polat evden çıktığında kulaklığını geri takıp makineyi doldurmayı sürdürdü. Bir anlık dikkatinin dağılması ile eli dik koyduğu bıçağa çarptı. "Siktir..." Kanayan parmağına bakıp kaşlarını çattı. Kan parmağından koluna doğru akmaya başladığında bir süre kanın izlediği yolu izledi. Kolunun içindeki dövmesine ulaştığında bakışlarını oradan çekti. Diğer eli ile makinenin alını ittirip dizi ile makinenin kapağını kapattı.

Elindeki kanı temizlemek için musluğu açtığında içinde bastırmaya çalıştığı hisle mücadele ediyordu. Parmağını suya tuttuktan sonra kesilen yere bir parmağını bastırdı. Hafif bir acı duygusu hissettiğine eline daha çok bastırdı. Canını tamamen acıttığında parmağını geri çekti. Parmaklarını ileri geri hareket ettirip kolundaki kanıda bir peçete ile temizledi. Musluğu kapatıp kestiği parmağını havaya kaldırıp içeri geçti. Atakan başını geriye atıp koltuğa koymuştu. Uyuyup uyumadığı konusunda emin olmayan Çınar yine de sessiz olmaya çalışarak televizyon ünitesinin altını açtı. Oradaki bantlardan birini alıp geri üniteyi kapattı. Dişi ile bantın ambalajını açarken odasına doğru ilerliyordu. Odasının kapısında parmağına bantı sarıp ayağı ile geri kapıyı kapattı. Kulağındaki kulaklığı çıkarıp yatağının üzerine bıraktı, üzerindeki kıyafetleri teker teker çıkarmaya başladı.

volleyball men - bxbWhere stories live. Discover now