Altmış altı

7.2K 570 127
                                    

Bölüm şarkısı: Sub Urban, Bella Poarch - Inferno

.

.

.

Benimsin!
Hatta er geç değil şimdiden benimsin!

Güven çok farklı bir duygudur. Yeri geldiğinde sizi hayatta tutar, yeri geldiğinde sizi öldürür. Bu duygunun verdiği his aşktan daha tehlikeli. Güvenin tehlikesi sinsi olmasından kaynaklıdır, bu yüzden çoğu zaman bu duyguya çabuk kapılırız. Bu duygunun bana yaşattığı anıların yaraları hiçbir zaman silinmeyecek. Her defasında kapanan o yaraların kabuğunu soyarak tekrar tekrar kanamasına izin vereceğim çünkü bir kere izin verirsem yine o eski halime döneceğime eminim. Bu hırçın Kartal Karatay'ı oynamaya devam etmeliyim. Bunu kendim için yapmalıyım. Aynada kendime bakarken düşündüğüm tüm düşünceler bunlardı. Gözümden yaşlar akıyordu teslim olmaktan kaçtığım duygunun varlığını hissediyordum. Ben has takım ile oynamaya başladığım ilk andan beri onların verdiği güven duygusuna teslim olmuştum ama Devrim Yakar'ın hissettirdiği bu duygu güvenden daha öte bir şeydi. Aşka yakın değildi, güvene yakındı. Neydi bu? Hangi duyguydu? Daha önce hissetmediğim için adını koyamıyordum. İşte bu Kartal, bu yüzden böyle hissediyorsun diyemiyordum. Aynadaki yıkılmış yüzüme bakarken bir elim sağ yanağıma gitti. Ateşe değmişim gibi hızlıca elimi çektim.

Musluğu hızlıca açıp ellerimi akan suyun altına tuttum. Ellerimin kirli olduğu hissine kapılıp avucuma alabildiğim kadar sabun alıp yıkamaya başladım. Ellerim kıpkırmızı olana kadar ellerimi yıkayacaktım. Ellerim tüm kirlerden arındığı zaman aklımdan tüm bu düşüncelerden kurtulacaktı.

Kendimde çözemediğim en belirgin tepkimdi bu. Neden bir insan aklındaki düşüncelerin yoğunluğundan ellerini yıkayarak kurtulmak isterdi ki?

Burnumu çekip nefes nefese kalmış bir şekilde musluğu kapattım. Gözlerimi aynadaki kendime çevirdim. Kendime daha fazla katlanamayarak gözlerimi aynadan çektim. Birkaç peçete koparıp elimi kuruladım. Çekim alanına doğru yürürken düşünmeme kararı aldım. Hiçbir şey düşünmeyecek, Devrim'e yıkıldığımı göstermeyecektim. Bekleme koltuklarına gelişi güzel oturdum. Alt dudağımı hafice dişleyerek bıraktığımda onun sözlerini, gözlerini, öpüşünü umursamıyor gibi davranarak kollarımı göğüsüm de birleştirdim.

Devrim istediğim gibi çok açık oynamaya başlamıştı ama benim istediğim şeyleri genel olarak yapmama gibi bir huyum vardı. Onun gibi açık oynayamazdım, onunla savaşamazdım. Bir elimi kalbimin üzerine koyup birkaç kez üzerine vurdum. Bu kadar ritmi bozuk atmasına gerek yoktu. Kalbimin ritmini bozduğu için Devrim Yakar'a saldırmam lazımdı. Ona cidden vurmam lazımdı. Başımı kaldırıp poz verip duran Devrim'e baktım. Kurabiyeleri yerken poz veriyordu. Verdiği pozların saçma olmasına rağmen ışıl ışıl parlıyordu. Beni öptüğü an kıyameti koparmalıydım. Tüm çekim alanını başına yakmalıydım ama hiçbir şey yapamadım. Öpücükten sonra aramızda geçen konuşmalar daha beterdi.

Ona "Siktir git Devrim" diye karşılık verdiğimde bana "İnşallah canım ya" demişti. Bu konuşmanın benzerini antrenmanda yaptığımız da kışkırtan taraf bendim. Şu an ise kışkırtılan taraftaydım. Bir süre sonra Devrim sıkıldım ben nidaları atarak mızmızlanmaya başladığında herkes onun başına toplandı.

"Devrim Bey biraz daha dayanın lütfen."

"Su ister misiniz Devrim Bey?"

"Birkaç pozdan sonra bitireceğiz efendim."

"Terliyorsanız klimayı yükseltelim Devrim Bey?"

Tek cümlesi ile insanları etrafında pervane edişini izledim. Hiçbir zaman onun gördüğü bu ilgiyi görmediğim için onun bu halini garipsedim. Şımarık çocuklar gibi değildi de kendi gibi davranıyordu. İlgiye alışık olduğu çok belliydi. "Telefon hakkımı kullanmak istiyorum. Can Polat'ı arayacağım, o benim yerime devam etsin." Devrim'in bu sözleri etrafındakileri daha büyük telaşa soktu.

volleyball men - bxbWhere stories live. Discover now