Yetmiş yedi

6.4K 577 46
                                    

Bölüm şarkısı: Feridun Düzağaç - Söz ver

.

.

.

Beklentim yokmuş gibi davranıp,

İçime dünyalar kadar umudu sığdırmaktan yoruldum


Aileniz hakkında asla söylememiniz gereken o şeyler sizi şekillendirir. Benim şeklimin bu kadar karmakarışık olma nedeni tamamen ailemin suçu olmadığını düşündüğüm için tüm suç benim diyerek sırtlanmıştım. Ve sırtımdaki bu yük ben her seferinde ele geçiyor, açığa çıkmak için bana direniyordu. Yaptığım şeyin beni yok edeceğini biliyordum ama yapmıştım. Dudaklarımdan dökülmüştü. Onların yüzünden beni sorguladıklarını görmüştüm.

Çınar'ın beni kurtarmasını an ve an izledim. Konuyu benden çekip Hera'ya çevirdiğinde ona teşekkür etmek için kısa bir bakış atmıştım ama beni bir yerden alıp bambaşka bir yere fırlatmıştım.

Onları çalışma alanında bırakıp soyunma odasına geldim. Onları öylece bırakmam sorun olmamıştı, Hera'nın da içinde bulunduğu o yıldan bahsediyorlardı. Herkesin başından o yıl bir aşk geçmiş ve Devrim'in başından geçeni üstü kapaklı anlatsalar da anlamıştım.

Oğuzhan'ın sesi kafamın içinde yankılandığında elimdeki tişörtü sıkmaya başladım.

"Bana laf ediyorsunuz ama bu sarışının takıldığı kişileri sıraya dizsek o sıra dünyayı bir tur atar."

Tişörtü öldürmeyi bırakıp onu dolabımın içine attım. Başka bir tişörtü elime almadan önce üzerimdekini çıkarıp onu da diğerlerinin yanına gönderdim. Temiz havlularımdan birini alıp omuzumun üzerine yerleştirdim. Diş fırçamı alıp kabinlerin olduğu tarafa geçip kapıyı kapattım.

Konuşmaları hala kafamın içinde yankılanıyordu. Oğuzhan'ın bu söylediklerine Devrim aynen şu şekilde cevap verdi.

"Kankaa ben takılıyorum öyle ama sen öyle şeyler yapıyorsun ki, insanlar bu yüzden sana kin güdüyor."

"Seninde öylleeee şeyler yaptığını gördük." Oğuzhan'ın yaptığı imayı asla anlamamıştım.

"Gördünüz de ne oldu tipine koduğum? En azından sen gibi inkar edip durmadım, her şeyi kabullenerek yaptım... Yaptım da ne oldu sanki sik gibi ortada kaldım her zaman ki gibi."

Dişlerimi hırsla fırçaladığım için yanlışlıkla dudağım dişlerimin arasına alıp ısırmıştım. "Ahh!" Bir elimi üst dudağımın üzerine koyup kanayıp kanamadığını kontrol ettim. Ağzımı temizleyip üst dudağıma baktığımda kızardığını gördüm. Canım acıdığı için daha fazla dişlerime işkence etmeyi bırakıp ağzımı daha düzgün temizledim.

Kapı bir anda açılınca irkildim. Gelen kişi Atakan'dı beni gördüğü anda "Kanka," diye bana doğru gelecekken bir anda durup geri adım attı. "Pardon unuttum bir an." Üstümün çıplak olduğunu fark etmişti. Kapıdan çıkacakken onu durdurdum.

Anlayış ile konuştum. "Atakan, gelebilirsin."

Atakan bir an tereddüt yaşadıktan sonra birkaç adımda yanıma geldi. "Ben şey diyecektim," Çok fazla yaklaşmadı "Elis'in doğum gününe Hera'yı da getirir misin?"

Tek kaşımı kaldırdım "Neden?" ona soru soran bir ifade ile bakıyordum. Kaos mu istiyorlardı?

"Getir işte ya." Başını yana yatırıp bir elini bana uzatacakken durdu. Havada kalan eline baktım. Bana dokunmasını istemiyordum, bunu anlamış olmalı ki diğer elini de kaldırıp af dilerek gibi iki elinin avuç içini birbirine bastırıp "Lütfen, lütfen" demeye başladı.

volleyball men - bxbWhere stories live. Discover now