Elli sekiz

7.3K 602 98
                                    


Unutmuş sevinebilmeyi, gülümsemeyi unutmuş

Sımsıcak sarılmayı unutmuş, bilmiyor öpmeyi



Çocukluğundan beri duygularını istedikleri gibi yaşayamayan insanlar bazen vermeleri gerektiği tepkinin tam olarak ne olduğunu seçemez. Tunç abinin vefatına çok üzgündü, bir parçasının kopup gittiğini hissediyordu ama ailesi ile yediği yemekten sonra annesi ile kahve içmesi gerektiğini bildiği için asla itiraz etmeden evlerinin ikinci katına çıkıyordu. Şu an tek istediği evine gidip hissettiği hüznü yaşamaktı. İkinci katın tekli koltuklarından birine oturdu. Üzerinde sabahtan beri giydiği kıyafetler vardı. Annesi simsiyah giyindiği için bir sürü şey söylemişti ama Çınar'ın içinden hiçbir şey yapmak gelmediği için hiçbir şeye önem vermemişti. Annesi içeri girdiğinde duruşunu düzeltti. Annesi hemen karşında duran tekli koltuğa oturup geriye yaslandı. Yüzünde o kendinden emin ifadesi duruyordu.

"Bugün kameralar karşında yaptığın küçücük hareket çok konuşuldu."

Annesinin hemen konuya girmesine şaşırmadı. Annesi hiçbir şey için beklemezdi, şu an tek beklediği şeyin eşinin vefat etmesi olduğuna adı kadar emin olan Çınar hafifçe yanağını ısırdı. Çınar bugün nasıl davrandığının bile farkında değildi. Ona ne söylenirse onu yapıyordu. Biri çıkıp şimdi çık balkondan atla dese düşünmeden atlayacaktı. Normal halinde olsa yaptığı şeylerin farkında olup annesine önceden vereceği cevabı hazırlardı. Şimdi ise söyleyecek bir cümlesi olmadığı için sessiz kalmak ile yetindi.

"İlk defa bir ölüm haberi ile karşılaşmıyorsun Çınar. Hemen kendini koyu veremezsin, Ladin kimliğini unutamazsın."

Çınar sadece başını salladı. Bakışları boşluktayken annesine çok farklı şeyler söylemek istiyordu. Beni bırak hüznümü yaşayayım demek istiyordu. Beni bırak istediğim gibi acımı çekeyim demek istiyordu. Bırak ne hissettiğimi anlayayım demek istiyordu. Çalışanları kahvelerini getirdiğinde teşekkür etmemişti. Bu kahveyi içmek istemiyordu. Çocukluğunun verdiği o boyun eğme yüzünden hiçbir şey yapmıyordu.

"Baban hakkında sorulan hiçbir soruya cevap veremezsin. Bugün durup onlara cevap verecekmiş gibi bir halin vardı."

"Onlara babam hakkında bir şey söylemeyecektim efendim."

Çınar o ani hatırlayarak sinirle sağ elini yumruk yaptı. İnsanların tek derdi onun hayatıydı. Tunç abinin vefatı hiçbirinin umurunda değildi. Başını hafifçe sağa sola yatırdı. Sinirlendiği zaman boynundaki damarları hissederdi bu da onu rahatsız ediyordu bu yüzden boynunu hareket ettirmesi gerekiyordu.

"Tunç için yapılması gerekeni yap ve bırak."

Çınar bakışlarını boşluktan çekip annesine baktı. "Tamam efendim." Annesi kahvesini alıp bir yudum aldığında Çınar'ın da içme sırası gelmişti. Hiçbir zaman onlardan önce bir şey yapmazdı. İlk önce aile üyelerinin yapmasını beklerdi.

Keşke bir kardeşim olsaydı diye düşündü bir anda. Kardeşim olsaydı ve bu yükleri paylaşsaydık. Bazen omuzlarındaki yüklerin altında ezilip kalıyordu.

"Efendim..." Çalışanları ikilinin arasındaki soğuk savaşın arasına girdiğinde ikisi de çalışana doğru döndü. "Çınar Beyin arkadaşı geldi, onunla görüşmek istiyor."

Çınar gözlerinin şaşkınlıktan büyümesine izin verdi. Cebinde titreyen telefonunu hemen çıkarıp ekrana baktı. Can Polat'tan mesaj vardı. Mesaja tıklayıp okudu.

"MANYAK KARTAL KORUMALARIN SÖYLEDİKLERİNİ SİKTİR EDİP İÇERİ GİRDİ"

Çınar'ın annesi Meral hanımın aklına Devrim geldiği için durumu garipsemedi. "Yukarıya gelebilir." Çınar annesinin kesinlikle Kartal'ı beklemediğini biliyordu. Üzerinde bir gerginlik yapıştı. Annesi izin vermediği sürece oturduğu yerden kalkamazdı. Koltuğa yapışmış bir halde etrafa göz attı. Telefonu tekrar titredi, mesaj yine Can Polat'tandı.

volleyball men - bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin