On altı

8.5K 606 66
                                    


İşin aslı hepimiz

Sevmeye muktediriz

Yine de zehir saçmak, hep tercihimiz


Berbat geçen bir antremandan sonra eve geldiğimde kendimi asmak için planlar yapmaya başladım ama sonra annemin ve abimin çok üzüleceğini fark ederek bu plandan vazgeçtim. Yatağımda öylece yatıp tavana bakıyorum öylece. Aklıma binbir türlü şey geliyor.

Soyunma odasında yaşananlardan sonra kimse yanıma gelip bir şey sormamıştı. Bir ara Atakan yanıma gelmek için hareketlenmişti ama Can Polat onu durdurmuştu. Can Polat'ın bakışlarından bahsetmek bile istemiyorum.

Her gittiğim yerde zorbalığa uğradığım için bu bakışmalara ve görmezlikten gelinmelere alışıktım.

Ama genede canımı yakmıştı.

Hayatımda her yeni olay beni bu sınıra getiriyordu işte. Herhangi bir şey yapıp insanların benden nefret etmesini sağlıyor daha sonrada köşemde kendi kendime takılıyordum.

Bu yalnızlığı ben inşa ediyordum.

Ben tek başıma daha iyidim. Etrafımdaki insanların bana ne türlü zarar verebileceğini kestiremediğim için bu hırçın tavrım. Kime iyi davrandıysam o kişi tarafından ilk tekmeyi yediğim içindi bu temkinli hallerim...

Telefonumu elime alıp rehbere girdim. İlk başta abime anlatmak istedim bu yaşanılanı ama beni asla anlamayacağını bildiğim için Hera'yı aradım. Hera beni asla yargılamazdı.

Telefonu üçüncü çalışta açtı. Eğer bu telefonu açmasaydı gözlerim açık kabuslar görmeye devam edecek ve sabah ilk iş olarak Ladin Spordan ayrılacaktım.

"Kartalıımm, ne oldu? Özledin mi beni?"

Sesini duymam ile gözlerimden bir yaşın aşağıya doğru inmesi bir oldu. Derin bir nefes alıp  yattığım yerden kalkıp doğruldum. Sırtımı yatak başlığına yasladım.

"Özledim tabi ki de..."

Sesimin kırgın çıktığını fark ettiğimde bir elimi yüzüme koydum. Bir insan üzgün olduğunu bu kadar net belli etmemeliydi.

"Ovv.. Ben bu sesi bir yerden tanıyorum. Kim üzdü seni?"

"Her zaman ki şeyler ya."

"Nasıl her zaman ki şeyler? Biraz açsana sen şu her zaman ki şeyleri."

"Ben ve karakterim..." Hera'nın sesi yerine boya spreyinin sesini duyduğumda çizim yaptığını anlamıştım. "Kendimden ödün vermek istemiyorum. Hiçbir zaman istemiyorum ama ödün vermeyince de elime yüzüme bulaşıyor her şey. Haklı olduğumun farkındayım ama kendimi suçlamaktan da kendimi alıkoyamıyorum."

"Haklıyım diyorsan haklısındır. Senin haksız olduğun çok az konuya rastladım."

Hera'nın kendinden emin sesi beni güldürdü. Ben bu kadar kendimden emin değildim o benim yerime benden daha emindi. Başımı iki yana salladım, dizlerimi kendime çektim. Alnımı dizlerime yaslayıp derince offladım.

"Bu zamana kadar hep kendini suçladın Kartal ama geriye dönüp baktığında haklı olduğunu fark etmiyor musun? O piç herifin seni bombok işlerine alet etmesine hakkı var mıydı?"

İşte bu mesela... Hayatımı bir yerden alıp bambaşka bir yere getiren o mesela. Kafamı dizlerime daha çok gömdüm.

"Yoktu... Yoktu Kartal."

volleyball men - bxbWhere stories live. Discover now