Yirmi yedi

7.7K 617 22
                                    


Bırak kendini, at omzundaki yükleri.

Öğreneceğimizi öğrendik, geçmişle yaşanmaz.



Antrenman sırasında karnımın ağrıması ile kenara çekildim. Benchde duran su şişesini elime alıp kapağını açtım. Manşet maçı için gücümü toplamam lazımdı ama aklımda dönüp duran düşünceler buna izin vermiyordu. Çınar'a her baktığımda aklıma Hera geliyordu. Bahsedip durduğu kişinin Çınar olduğunu asla tahmin etmemiştim.

"Hey..."

Bana seslenildiğini düşünerek kafamı çevirdim. Devrim alnına yapışmış sarı saçları ile bana bakıyordu. Onu baştan aşağıya süzmekten kendimi alamadım. Sağ kolunun altında voleybol topunu tutuyordu. Gözlerimi bir süre onda tuttum ardından bir şey söylemeden bakışlarımı geri çektim.

"Görünmez filan mı oldum lan acaba ben?"

Dün gece uzun süren sohbetimizden sonra ona iyi davranmak istiyordum ama Kartal Karatay kimliğim beni dürtüp duruyordu.

"Kartal?"

"Devrim."

İkimizde aynı anda isimlerimizi söylediğimiz için ortamda garip bir atmosfer oluştu. İkimizin arasında tuhaf bir hava esip geçerken ben kaşlarımı çattım, Devrim ise gülümsedi. Onun gülümseyen yüzü beni sinir ettiği için ağzımı açmak zorunda kaldım.

"Sen hep böyle pişmiş kelle gibi sırıtıyor musun?"

Elimdeki su şişesinden birkaç yudum su içerken gözlerim Devrim'in üzerindeydi. Kelimelerin üzerine teker teker basarak konuştu.

"Ben güzel olan her şeye sırıtırım."

Su şişesini dudaklarımdan çekip ona sen ne ayaksın der gibi bir bakış attıktan sonra elimdeki su şişesini ona doğru uzattım. Hiç çekinmeden elimden su şişesini alacakken su şişesini bir anda sıkıp yüzünü ıslattım. 

Devrim Yakar kapalı gözler ve ıslak bir yüz ile karşımda duruyordu, hafif bir gülümseme ile konuştu. "Siktir Kartal."

İmalı bir ses tonuyla konuşup su şişesini eline tutuşturdum. "İnşallah canım."

Kolunun altındaki voleybol topunu aldığım  gibi onu öylece bıraktım. Onunla böyle uğraşmak beni keyiflendirmişti.

Bu keyifli halim Çınar'ı görmem ile son buldu. "Kartal biz aynı takımda olalım."

Ona şu durumda asla hayır diyemeyeceğim için başımı tamam der gibi salladım.

"Lan hayır! Kartal sen bizim takımda olacaksın."

Bu itiraz Oğuzhan'dan gelmişti. Filenin arkasındaki sakallarını kesmiş Oğuzhan'a baktım. Cidden gerek var mıydı ya o sakalları kesmeye. Bebek yüzü ortaya çıkmış tüm ciddiyeti gitmişti.

"Ben..."

Can Polat bir kolunu Oğuzhan'ın omzuna atıp bana gel işareti yaptığı an gülmemek için kendimi zor tutuyordum. "Kartal, abim sen buraya gel."

Bakışlarımı Çınar'a çevirdim, bir elini beline koymuş filenin arkasındaki çifte bakıyordu. 

Devrim, Çınar'ın arkasından belirdiğinde bir dağın arkasında doğan güneş gibiydi.  Islak yüzünü silmemişti başı ile bana karşı tarafa geçmem için bir hareket yaptı.

"Az önce beni çok fena kışkırttın Kartal Karatay, karşıya geç. Göstericem sana su şişesini."

Devrim'in hırsla konuşması yüzümde bir gülümseme oluşturdu. Bu gülümseme o normal gülümsemelerimden değildi, durumdan keyif aldığımı belirten bir gülümsemeydi. Bunu ona göstermekten çekinmedim çünkü ne kadar hırsla konuşsa da onun ses tonundan keyif aldığını anlamıştım.

Karşı tarafa geçmek için fileyi kaldırdım. Elimdeki topu yere vurarak konuştum. "Şu köşe yaz köşesi şu köşe kış köşesi ortası su şişesi." 

---

---

Йой! Нажаль, це зображення не відповідає нашим правилам. Щоб продовжити публікацію, будь ласка, видаліть його або завантажте інше.
volleyball men - bxbWhere stories live. Discover now