Otuz

7.9K 587 27
                                    



Kimse bilmek istemiyor gerçeği.

Birbirinin kalbini kıra kıra ilerliyor insanlık. 



Sabah her zaman ki saatte çalışma salonuna geldim. Spor çantam tek omzuma asılıydı, üzerimde günlük kıyafetlerimden vardı. Kantinin önünden geçerken Berkay'ı fark edip ona selam verdim.

"Günaydın Berkay."

"Günaydın Kartal abi."

Berkay'ın yüzünde samimi bir gülümseme oluştuğunda ona hafice göz kırptım. Onun yanından uzaklaştığımda Berkay'ın utanıp kızardığının farkında değildim. Artık ezbere bildiğim soyunma odasına doğru ilerledim. Karşımdan Oğuzhan'ın geldiğini görüp öylece yürümeye devam ettim. Ona selam vermek için yaklaşmamızı bekledim.

"Gü-" Lafım Oğuzhan'ın bana omuz atması ile bölündü. "Ne oluyor lan?" Oğuzhan'ın arkasından ona doğru seslendim ama dönüp bana cevap vermedi. 

İşte bir Kartal Karatay'ın sinirlenmeden kalabileceği dakika bu kadar sınırlıydı. Sinirlenmemi engellemeden soyunma odasına sert adımlar ile yürüdüm.

Soyunma odasına hışımla girip hemen Oğuzhan'ı ispiyonladım. 

"Oğuzhan az önce bana omuz atıp siktir olup gitti!"

Üstsüz olan Çınar elindeki telefon ile bana doğru döndü. "Sinirli biraz."

"Sinirli olması bana omuz atabileceği anlamına gelmez. Bir daha yaparsa onu anasının amına geri gönderirim."

Sinirli olduğum için bana bir ateş basmıştı. Üzerimdeki ceketin fermuarını açıp kendi dolabıma ilerledim. 

"Üfff vahşi modun gene açık." Devrim ayakkabısını giyiyordu bana söylediğini düşündüğüm için ona doğru döndüm, bana sırıtarak bakıyordu. Ona bakarak "Günaydın" dedim kısaca.

"Günaydın angry birds."

"Devrim hırsımı senden çıkarmamı istemiyorsan o ağzını kapat." Çantamın fermuarını açıp içinden giyecek olduklarımı çıkardım. Cidden sinirimi ondan çıkarmak istemiyordum. 

"Tamam tamam."

Çınar sonunda telefonundan ayrılmayı başarıp bir kenara koydu, bana doğru konuştu. "Geldiğinde ben onunla konuşurum, sen canını sıkma."

Çınar'a bakarak omuz silktim. Konuşup konuşmaması umurumda değildi. Oğuzhan'ın bana neden sinirli olduğunu ilk başta anlamasam da biraz düşününce dün ki mesajlaşmalar yüzünden olacağı aklıma geldi. Kıyafetlerimi omuzuma asıp kendi kendime konuşur gibi konuştum. "Zaten gerçekleri söyleyince hep suçlu oluyorsun."

Kabinlerin olduğu tarafa geçerken Devrim'in cevap vermek için ağzını açtığını gördüm, hızla ona doğru döndüm. "Ben az önce sana ne dedim lan?"

Devrim kendini korumaya geçmeden önce aramıza dağ gibi Can Polat girdi. Bir elim ile Can Polat'ı gösterdim. "Sen ona dua et."

"Ben ona hep dua ederim."

Yardımcı antrenörün sesi soyunma odasına ulaştığında hepimizin hareketleri hızlandı. Kabinlere gidip boş olan birine girdim. 

...

Soyunma odasından parkeye geldiğimizde Çınar ile Devrim'in konuşmasını dinliyordum.

"Kaannkaa sizin şu duvara hala çizim yapılıyor mu?"

volleyball men - bxbWhere stories live. Discover now