Altmış dokuz/1.Final

8.4K 650 212
                                    

Bölüm şarkısı: Façanga - Herkesten güzelsin

.

.

.

Sözlerin yakar ama ruhun tam bir devrim.

Bazı insanların tavırları çok ağır sebepler saklar ardında. Devrim'in arkasına sakladığı nedeni merak ediyordum. Genel olarak kimseyi sorgulamaz öylece kabul ederdim ama Devrim'i öylece kabul etmek istemiyordum. Onu tüm yanlışları ve doğruları ile kabul etmek istiyordum çünkü Devrim'in bana hissettirdiği duygu bunları düşünemem neden oluyordu.

Seni kim böyle zorluyordu Devrim?

Neden adına yakışır biri gibi davranmıyorsun?

Devrim'in gülüş sesi kulaklarıma dolduğu an kaşlarımı çattım. Komik olan neydi şu an? Devrim'in kahkahası daha çok büyüyerek sokakta yankılanmaya başladığında ona dönmek zorunda kaldım. Ellerini dizlerinin üzerine koymuş gülüşüne devam ediyordu. Ona döndüğümü fark ettiğinde duruşunu düzelti. Üzerindeki siyah ceketin iki yanından tutup düzelti. Yüzünde ki ifadeden bir şey yapmaya kararlı olduğunu gördüm. Bu ifadeyi servis atmadan önce defalarca gördüğüm için sonuna onun istediğinin olacağını da biliyordum.

Bana doğru bir adım attı.

Bir adım daha attıktan sonra bana doğru koşmaya başladı.

Kaçmadım.

Yaptığım hiçbir hareketten, söylediğim hiçbir sözden pişman değildim ve ondan korkmadığımı daha önce birçok kez fark etmiştim. Devrim'den kaçmaktan çok ona doğru koşmak geçse de içimden, hiçbir şey yapmadım.

O an dakikalar önce söylediğim her şeye boyun eğip teslim oldum.

O bana vahşi bir sarışın edası ile koşarken dimdik durdum. Bana ulaştığında bir elini bana uzatıp kolumu yakaladı. Bana ulaşmasına izin verdim. İstediğimde buydu işte. Beni kendine doğru çekip bedenlerimizin sert bir şekilde birbirlerine çarpmasını sağladığında nefes nefeseydi. Onun teslimiyetinin aynısını ona karşı gösterdim.

Dudaklarımın arasından çıkan sözlerin sebebi onu kırmak değildi. Onu üzmek, kırmak istemiyordum ama benim kafamda oluşan Devrim ile burada ki Devrim arasında o kadar çok fark vardı ki. Ben ona kendi olduğu için hayranlık besliyordum. Hiç kimseyi umursamadığı için özeniyordum. Kendine has olan karakterini seviyordum.

Devrim'i seviyordum.

Onun gözlerine gözlerimi diktim.

"Adımın hakkını vermemi istiyorsun değil mi?" Nefes nefese konuşurken nefesi yüzüme çarpıyordu. Gözlerimi birkaç kez kırpıştırdım. Bu kadar kusursuz bir yüze sahip olmak yasal değildi. Onu daha önce de bu kadar yakın bir mesafeden görmüştüm ama o zaman ki ile aynı hissetmiyordum. Dik duruşumdan ödün vermeyerek gözlerimi bir kere uzunca kapatıp açarak ona cevabımı verdim. Benden cevabını alan Devrim, yüzünü daha çok bana yaklaştırdı. "O zaman ilk önce bunu yapmama izin vereceksin." Dudaklarımın tam üzerinde duran dudaklarından geçen kelimelerin anlamlarını unuttuğum dakikalardaydım. Onun dudakları benim dudaklarıma bu kadar yakınken ne düşünmem gerektiğine asla karar veremezdim.

Tüm sinirim, öfkem, saldırganlığım gitmişti.

Devrim'in dediği gibi aklım gitmişti.

Dudaklarını dudaklarıma hafifçe bastırdığında gözlerimi kapatmaktan kendimi alamadım. Dudaklarını asla açmayarak sadece dudaklarıma bastırdı. Tepkimi ölçmek için geri çekildiğinde mavi gözlerinin etrafı kızarmıştı, gözleri parlıyordu. Ağlamazdı değil mi? Öpüşmenin verdiği haz ile göz bebekleri büyümüş bana öylece bakıyordu. İstekle bedenimi onun bedenine bastırdım.

volleyball men - bxbOnde histórias criam vida. Descubra agora