Yirmi iki

7.8K 613 65
                                    


İyi şeyler zaman alır


Devrim ile oyunu oynamaya başladığımızda ilk başta bilmiyormuş gibi yapmaya devam ettim. Bir süre sonra Oğuzhan ve Can Polat bizim üzerimizden iddiaya girince işler kızışmıştı. Bu yüzden de Devrim'e gününü gösterme planımı çok erken dahil etmiştim böylece oyunu önceden oynadığımı anlamıştı ama ben oynamadığım konusunda direttiğim için çokta sesini çıkarmadı. Acemi şansı diye geçiştirdi, aslında hiçte öyle değildi. Antrenman saati geldiğinde evden Çınar'ın bizi ittirmesi ile zar zor çıktık.

"Oğlum ben o acemi diye yenildim yoksa yenilmezdim."

"Ya bırak bu işleri, sen her oyunu ciddiye alırsın. Bal gibi yendi seni aslan parçası."

Oğuzhan kolunu omzuma atacağı sırada hemen yanımda duran Devrim Oğuzhan'ın kolunu tutup onu kendi tarafına çekti. Oğuzhan'ın kolunu kendi omuzlarına yerleştirdiğinde sessizce "Böyle daha iyi kanka" diyerek yürümeye devam etti.

Onun bu hareketi yapması yüzüme istemsiz gülümseme ekledi.

"Gülümsüyorsun, başımıza taşlar yağacak."

Çınar'ın derinden gelen sesi ile irkildim, sağ omuzumu havaya kaldırıp boynumu kapattım. Dibime girmişti resmen, "Sana ne?" diye çıkışıp yürüyüşümü hızlandırdım.

Soyunma odasına geldiğimizde ben her zamanki gibi tuvalet kabinlerinde giyindim ve bu sefer hiç kimse yargılayan gözler ile bana bakmadı.

Günler geçtikçe onlar bana alışıyordu, bende onlara.

Aslında bana alışmak zorunda değillerdi. Tunç Adem'in istediği yüzünden bana bu kadar yakın davranıyorlardı.

Parkeye çıktığımız zaman herkesin modu yerinde olduğu için güzel bir antrenman yapacağımızı düşündüm.

Koşma ve ısınmadan sonra herkes kendi pozisyonuna geçmişti. Smaçörlerin smaçlarını karşılarken ilk geldiğim zamandan beri zorlanmıyordum. Bazen cidden beni zorlamadıklarını düşünüyordum ama antrenörün bugünkü antrenmanda tekrar beni övmesi ile belki de zorluyorlardı da ben etkilenmiyorum diye düşünmekten kendimi alamadım.

Uzun bir antrenman olmuştu. Hazırlık maçlarının tarihi çok yaklaştığı için antrenman saatini arttırmıştık. Ladin spor hazırlık maçlarında bile yenilmezdi.

Geçen sezon şampiyon olmamalarının tek sebebi son maçlarda Tunç Adem'in oynamamasıydı. Bu sezon kesin şampiyon olmaları gerekiyordu.

Yoksa büyük hayal kırıklığı yaratacaklardı.

Antrenmanın sonunda nefes nefese bir halde soğuma hareketleri yaparken bacaklarımı iki yana açmış öne doğru esniyordum. O sırada Devrim'in yüz üstü öylece yattığını gördüğümde Atakan onun kolunu tutup kaldırmaya çalıştı.

"Öleceksin oğlum, yatacaksan da düz yat."

Atakan'ın ittirmeleri ile Devrim bu sefer sırt üstü yatmaya başladı. İki bacağını da havaya kaldırıp o şekilde esnerken Oğuzhan'ın bana doğru yaklaştı, ona baktım.

"Bacaklarını sıfır açabiliyor musun?"

Onun sorusu karşısında hafifçe kaşlarımı çattım. "Tam sıfır açamıyorum."

"Bak ben açıyorum." 

Oğuzhan'ın bacaklarını sıfır açışını izledim.

"Bunu yaparak hava atmaktan asla vazgeçmeyeceksin değil mi?"

Oğuzhan, Çınar'ın söylediğine başını iki yana sallayarak "Asslaa..." dedi.

Benimle böyle saçma bir şeyi paylaşıyor olması artık daha yakın olduğumuzu gösteriyordu.

"Bende açıcam, bana bakın."

Devrim'in hevesli sesi salonu doldurduğunda bacaklarımı kapatıp bir sürede öne doğru esnedim.

Devrim bir yere kadar geldiğinde yer ile bedeni arasında bir karış mesafe kalmıştı.

"Hadi lan, ha gayret aslanım."

Atakan ne kadar desteklese de Devrim tam sıfır şekilde poposunun üzerine oturamadı.

Kendini geriye bıraktığında hepimiz gülmüştük.

"Bu gece bizim dairede kalalım."

Takımın yedekleri gitmiş has altı olarak biz kalmıştık. Bir sürede beraber takım antrenmanı yapmamız gerekmişti çünkü hala alışamadığım şeyler vardı. Oyun düzenleri benim oynadığım takımdaki gibi asla değildi. Stratejileri, planları hata yedek planları her şeyleri çok garip geliyordu ama Allahtan çabuk öğreniyorum.

Onlar kendi içinde konuşurken ben sağ bacağımı kendime çekip uzanık olan sol bacağıma doğu esnedim.

"Sende geliyorsun."

Çınar'ın bana doğru bakması bana doğru konuştuğunu düşünmemi sağlamıştı ama emin olmak için etrafıma baktım.

"Sana diyor Kartal."

Elim ile kendimi gösterdim. Oğuzhan başını salladı.

"Ben mi geleyim?"

"Kankaa..." Devrim, Çınar'a doğru döndü. "Kartal'a sorarken kibar soracaksın ama o sana kibar davranmayacak bunu öğrenmen lazım artık. Bak şöyle diyeceksin."

Devrim oturduğu yerden öne doğru bedenini bırakıp bana doğru emekledi.

"Kartal Bey acaba bu akşam müsaitseniz sizi bizim dairemize bekleriz."

Devrim'in bu hareketine hepsi bıyık altı gülerken bu durum beni sinirlendirmişti. Tam konuşmak için ağzımı açtığımda Çınar araya girdi.

"Gelmek zorunda. Gördüğünüz gibi herkes gitti ve biz tek başımıza kaldık. Şimdi hepimiz bir yere gidiyorsak o da gelmek zorunda."

Devrim tüm ihtişamı ile önümde durduğu için Çınar'ı görememiştim ama sesinden itiraz kabul etmediğini anlayabiliyordum.

Offlayarak bakışlarımı karşımda duran Devrimden çekip başka tarafa baktım "Anneme sormam lazım."

Oğuzhan beni taklit ederek başını Çınar'ın olduğu tarafa çevirdi. "Annesine sorması lazımmış."

"Oğlum sen yirmi yaşında değil misin?"

Gözlerimi boşluktan çekip Can Polat'a baktım. "Ne olmuş yirmi yaşındaysam? Anneme söylemem lazım, tek başına kalabilecek mi evde bilmiyorum. İlla en ince detayına kadar anlatmam mı lazım beni yargılamamanız için?"

Can Polat ayıp ettiğini anlamış olmalıydı yüzünden öyle bir ifade geçse de onun bu lafımdan sonra söyleyeceği şeyler çokta benim için önemli değildi.

İş işten geçmişti artık. Canımı bir kere sıkmıştı. Bunun geri dönüşü olmazdı bende.

Oturduğum yerden ayağa kalkarken Devrim eski yerine geçti. Onlara bakmadan benhcde duran su şişemi elime alıp onları parkede yalnız bıraktım.

---

---

Rất tiếc! Hình ảnh này không tuân theo hướng dẫn nội dung. Để tiếp tục đăng tải, vui lòng xóa hoặc tải lên một hình ảnh khác.
volleyball men - bxbNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ