İkinci Kitap-8. Bölüm

En başından başla
                                    

"Sen bana üç ay boyunca inanma. Bana kötü davran. Şimdi de gelmiş diyorsun ki 'konuşmuyor musun?' Konuşmuyorum lan!" dedi Sefa ve masadan trip atarak kalktı.

"Haklı!" diyerek konuştuk Salih ile aynı anda.

"E ne yapmalıyım şimdi?" dedi Hazar.

"Ben bilmem." diyerek konuştum.

"Şirin!" dedi Hazar dikleşerek. "Sen onunla konuş."

"Tamam." dedim ve ayağa kalkarak hızla kantinden çıktım.

Sınıfa çıktığımda Sefa, sıraya başını dayamış yine uyku moduna geçmişti. Çantamı masaya bırakıp montumu astım ve daha sonra sırama oturup Duygu'ya döndüm.

"Hazar ile konuştunuz mu?" diye sordum.

"Hayır." dedi somurtarak.

"E size bir randevu hazırlayalım." dedim.

"Yok ya. İstese yazardı zaten." dedi Duygu, omuzlarını silkerek.

"Sefa da beni seviyordu ama söylemedi. İlk adımı erkek atacak diye bir şey yok." dedim.

"Ona çıkma teklifi mi edeyim yani?" diye sordu Duygu.

"Yok ya. Fazla kelime tüketme. Git elini tut, o anlar zaten. Ben öyle yaptım." dedim.

"Peki o zaman, bugün çıkışta." dedi Duygu.

"Bak geldi geldi." dedim sınıfa giren Hazar'ı göstererek. "Hazar!"

"Efendim." diyerek bana yaklaştı Hazar.

Kaşlarımla Duygu'yu gösterdim. "N'aber Duygu?" dedi Hazar, hemen ona dönerek.

"İyidir senden?" dedi Duygu.

"İyilik." dedi Hazar.

Duygu birden bire Hazar'ın elini tuttu. "Sen anladın." dedi Duygu kaşlarını kaldırıp indirirken. Elimle alnıma vurdum.

"Böyle değildi." dedim sessizce.

Hazar şaşkınca Duygu'ya bakmaya devam ediyordu. "Ooo kanki." dedi Melih bize yaklaşarak. 

Melih'in konuşması üzerine Duygu hemen Hazar'ın elini bıraktı. "Melih tut beni." dedi Hazar ve geriye doğru giderek Melih'in kollarına düştü.

Melih onu tuttu ve, "Bu çocuk sırılsıklam aşık." diyerek alay etti.

"Yo gayet kuru." dediğinde Murat, gülmeden edemedim.

Daha sonra elini kaldırıp bana uzatınca eline vurdum. Kafamı Sefa'ya doğru çevirdiğimde gülümseyerek bana baktığını fark ettim. Gülümsedim ve hocanın sınıfa girmesiyle mecburen önüme döndüm.

Emir Berma...

"Şimdi hocam, ben x'e değer verdim diyelim, benim verdiğim değerin hakkını kim bana ödeyecek?"

Çoğu kişi kıkırdarken hoca bıkkınlıkla bana baktı. "Ben vereceğim, çocuğum! Sözlüne yüksek gireceğim!"

"Tamam, x'e beş veriyorum. Sözlüm kaç?"

"Emir, sende 12/A'nın izinden gidiyorsun!" dedi hoca sinirle. "Onlar yetmiyormuş gibi birde seninle mi uğraşalım?"

"Allah nasip ederse, seneye o sınıftayım hocam!"

"İşte anca Allah nasip ederse, Emir. Yoksa ben kalacağından eminim." dediğinde hoca, kaşlarımı kaldırıp ayağa kalktım ve tahtanın önüne gittim. Hocanın elindeki kalemi alıp soruyu çözdükten sonra yerime oturdum. Bana şaşkınlıkla bakarken, bende ona sırıtarak bakıyordum.

"Başka emin olduğunuz bir şey var mı?" diye sordum, artistçe.

"Var." dedi hoca. "Gerçekten sınıfta kalacağın!"

"Niye ki?"

"Yanlış çözdün!"

LİSE SAKİNLERİ SERİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin