"Var." 

"Ya hiç mi gülmez yüzün be, Duygu?" 

"Repliklerimi çalma." dedim.

"Kimi seviyorsun?" diye sordu merakla, Şirin

"Duygu'yu."

"NE?!" diye bağırarak kaydırakların arkasından çıkınca Duygu, onu tutamadım. Hazar ve Şirin şaşkınca ona bakarlarken bende çıktım. "Yani şey..." dedi Duygu kafasını kaşıyarak.

"Geri zekalı." diyerek fısıldadım. "Neye şaşırdın bu kadar?"

"Sus ya. İki yıldır seviyorum onu, tık yoktu adamdan." dedi Duygu, benim gibi fısıldayarak.

"Siz de mi buradaydınız?" dedi Şirinem. 

Hazar, Duygu'ya bir süre baktıktan sonra arkasını dönüp buradan uzaklaştı. Sanırım uatnmıştı ve böyle bir durumda öğrenmesini istememişti. "Şey." diyerek konuştum. "Duygu da onu seviyor."

Şirin şaşkınlıkla Duygu'ya bakmaya başladı. "Gerçekten mi?" Duygu kafasını salladı. "Ben özür dilerim. Gerçi Hazar'a karşı pek de bir şey hissettiğimi düşünmüyorum ama gerçekten senin sevdiğini bilseydim aklımdan bile geçmezdi."

"Sorun yok, Şirin." dedi Duygu. "Hem bilmiyordun ki."

"Gidip konuşmayacak mısın onunla?" dedi gülümseyerek.

"Şimdi değil." dedi Duygu. "Çünkü hâlâ şoktayım. Hem gidip ne diyeceğim?"

"Hadi evlenelim, de." dediğimde ikisi de dönüp bana baktılar.

"Hı hı bir erkek bir kız da çocuk." dedi Duygu.

"Daha erken bence." dediğimde Duygu omzuma vurdu ve Şirinem de güldü. 

Umut Dursun...

Israrlarım üzerine bizimkilerle halı sahada maç yapacaktık. Hepsinin içinden bana sövdüğüne emindim ama umrumda değildi. Birileri sövecek diye maç yapmayacak mıydık? Kültür Park'ta halı sahaya doğru ilerlerken arkamdan gelen sesler ile arkama döndüm.

"Kale direklerini gırtlağına sokup nefesini kestiğimin dangalağı, nereden çıktı bu soğukta maç?" diyerek bana doğru geliyordu, Emrah.

"O nasıl bir küfür be?" dedim omzuna vurarak. "Çok yaratıcı!"

Gözlerini devirdi. "Havanın güneşli olduğu bir gün seçemedin mi?"

"Meterolog değilim kanka. Bilemem ben." dediğimde kafama vurdu. 

"Hazar ve Sefa niye yok?" diye sordu.

"Ne bileyim ben? Her yaptıkları şeyi bana rapor mu ediyorlar sanki? Git onlara sor."

"Yarabbim sabır ver."

"La Mertço!" diye bağırdım, sahanın içinde ısınan Mert'e.

"Ne var?!" diyerek o da bağırdı.

"Bana bir daha bağırırsan seni idam ederim, ona göre." dedim ve içeri girip elimdeki kramponları yere bıraktım.

"Virtüöz, Orkestra Şefi boş konuşma uzmanı." dediğinde ona gözlerimi devirdim ve botlarımı çıkarıp kramponlarımı giyindim.

"Niye botlarını giyerek geldin?" diye sordu Emrah.

"Yav kardeş sana ne? Sen niye her şeyin detayına kadar iniyorsun? Kilotum da mor!"

Emrah, sinirle bana doğru gelince kaçmaya başladım. "Çöp tenekesine atılan metal atıklarda karakterini yüzdürdüğüm! Seni bi' döverim bi' döverim var ya, görürsün gününü!"

LİSE SAKİNLERİ SERİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin