44. BÖLÜM (BARIŞSAK MI?)

17.4K 1.2K 278
                                    

(Multimedya: Kaan)

ASLI ATABEYLİ

"BAYA GÜZEL BAKIYORSUN. ONUN İÇİN HAVALE GEÇİRDİ." diye bağıran Poyraz abimle gözlerimi araladım. Ses bana uzak olmasına rağmen çok güçlüydü.

"ABİ NEDEN ANLAMIYORSUN? BİRDEN OLDU. ZATEN FARK ETTİĞİM GİBİ DOKTOR ÇAĞIRDIM." diye bağırdı bu sefer Araz abim.

"OĞLUM BİZ SENİ HAVALE BAŞLADIKTAN SONRA DOKTOR ÇAĞIR DİYE BIRAKMADIK ORAYA. BAŞLAMASINI ENGELLE DİYE ORADASIN SEN." diye bağırdı bu sefer Kaan abim. Yok artık sende mi?

"ABİ BEN BİLMİYOR MUYUM HATAMI SANIYORSUNUZ? TAMAM HATALIYIM AMA DÜZELTMEK İÇİN ELİMDEN GELENİ YAPTIM." dedi Araz abim. Ne yaptıklarını sanıyorlar? Araz abim tabi ki haklı. Ben bile doktor diyene kadar havale geçirdiğimi fark etmemiştim.

"Abi sessiz olun biraz. Hem hastanedeyiz hem de Aslı uyuyor." dedi Ayaz abim. Uykumu kaldı bende. 

"Bunu bana değil karşımdaki iki abine söyle. Aslı'yı o kadar düşünüyorsan onunla o şekilde konuşmayacaktın. Senin yüzünden ne kadar üzüldü biliyor musun?" dedi Araz abim.

"Sana ne lan sana ne. Merak etme kalbini kırdığım gibi yapmasını da bilirim." dedi Poyraz abim alçaltılmış ama hala sert sesiyle.

"Yaparsın tabi. Sen onun için hep en iyisini düşünürsün. Zaten biz hiçbir şey bilmeyiz." dedi Araz abim. Nereden buna geldik. Kaçırdım sanırım.

"Bilmiyorsun ki kız havale geçirdi." dedi Kaan abim. Yeter ikisi bir olmuş Araz abimin üstüne gidiyorlar. Yataktan doğruldum. 

Odanın dışındaydılar. Ayağa kalkıp dışarı çıktım. Hepsi bana dönerken Araz abimin kolundan tutup içeri çektim tek kelime etmeden. Hemen ardından kapıyı kapattım. 

Kollarımı boynuna doladım. "Onların dediklerini takma lütfen. Senin bir suçun yok. Ben biliyorum." dedim.  O da kollarını karnıma sardı. Başı boynuma denk gelirken bende başımı boynuna sardım. 

"Haklılar. Dikkat etseydim olmazdı." dedi boğuk sesiyle. "Kendini suçlarsan senle küserim. Bir daha da konuşmam." dedim. 

"Yalnız bu büyük bir kayıp benim için. Sanırım dediğini yapacağım." dedi gülerek. 

"Şaka maka bir yana abi. Lütfen kendini suçlama. Böyle kendimi sana vicdan azabı çektirdiğim için kötü hissediyorum." dedim. 

"Tamam bebeğim. Söz kendimi suçlamayacağım." dedi. "Hadi bakalım sen geç içeri. Yemek ayarlamıştım onu ye. Bende onlara bakıp geleceğim." dedi. 

"Tamam ama lütfen kavga etmeyin." dedim. Onayladı ve çıktı. Bende içeri geçtim. Yemeğimi yemeye başlamıştım ki kapı tekrar açıldı. Ama içeri yalnız Araz abim değil, hepsi girdi. Yüzleri maskeli, elleri eldivenliydi. Hani kimse girmeyecekti ne oldu? 

"Hoş geldiniz de nasıl girdiniz içeri?" dedim.

"Doktordan minik bir rica da bulunduk güzelim." dedi Demir abim. 

"İyi." diye kısa bir tepki verdim ve yemeğime döndüm. 

"Neden geldiğimizi sormayacak mısın?" dedi Ayaz abim. Kafamı olumsuz anlamda salladım. Araz ve Demir abim dışında hepsine kırgındım. Kaan abime kırgın olma sebebim ise suçsuz yere Araz abime bağırmasıydı. Aslında buna Araz abimin kızması gerekirdi ancak benim yüzümden ona kızmışlardı ve bu benim ona kızıp kırılmama yeterdi.

"İyi o zaman. Sen sorma ama biz anlatalım." dedi Kaan abim. Umursamadığımı belirtircesine omuz silktim.

"Benle de mi küssün? Ben ne yaptım?" dedi Kaan abim. 

ÖZ AİLEMWhere stories live. Discover now