20.BÖLÜM (SAHİL)

39.6K 1.9K 300
                                    

(Multimedya: Araz)

ASLI ATABEYLİ

Sahile gitmek için bindiğim arabada olanları düşünmeye başladım.

Annemlerle dışarı çıktığımız günün ardından 3 gün geçmişti. Artık onlar benim ailemdi ve ben onların kızıydım. Hala yaşadıklarım ağır gelse de geçmişe takılamam. Artık onlara alışmıştım. Seviyordum onları.

Her ne kadar sevsem de fazla korumacılardı. Tamam bu güzel bir şeydi ama bazen insanı bıktıra biliyordu. Mesela yalnız başıma bir yere gitmemi çok tehlikeli buldukları için beni her yere yanımda biriyle yolluyorlar. Bugün ilk kez gizlice çıkmayı başarmıştım  ta ki koca bedenle çarpışana kadar. Onunla çarpıştıktan sonra olanlar olmuştu zaten.

Bir de benim yüzümden yurt dışına gitme olayı var. Her ne kadar kendi gitmiş olsa da ben sebep olmuştum. Bunca yıl benim yüzümden ailesinden ayrı yaşamıştı. Bu bende ister istemez suçluluk duygusu uyandırıyordu. Bu yüzden bir karar aldım. Her ne kadar geç olsa da ona yaşayamadığı anları yaşatacağım. Bugünkü onların sarılmasını sağlamam ya da buraya çağırmam bu yüzdendi. Bir yerden başlamak lazım değil mi?

O çok değişik biri hele bakışları. . . 
Bana bakarken o yumuşak bakışlar, başkasına döndü mü sert bir kayayı andırıyordu. Konuşması, davranışları bana karşı çok nazikken başkasına dönünce tam tersi oluyordu. Hatta bugün ben Araz abimin kucağındayken ona öyle bir baktı ki Araz abimin yerinde olsam çoktan arkama bile bakmadan kaçmıştım. Şimdi düşünüyorum da kardeşine böyle bakan dışarıya neler yapmaz. Diğer yandan biz kapıda yalnız konuşurken o güler yüzlü adam yanımıza biri gelince yerini soğuk nevale birine bırakıyordu. Neden?

''Dünyadan Aslı'ya sahile vardık.'' Demir abimin sesiyle kendime geldim.

''Tamam geliyorum.'' dedim ve çoktan durmuş olan arabadan indim.     

İlerde tamı tamına 2 gündür görüşmediğimiz Mete'yi görünce koşarak sırtına atladım. Kollarımı boynuna doladım. İlk bir tökezlese de sonra dengesinin sağladı.

''Kızım yavaş olsana düşürecektin ikimizi de.'' dedi.

''Tamam bir daha seni özlemem Mete Bey. El kızı olsa böyle yapmasın değil mi?'' dedim ve  sırtından inip kollarımı birbirine bağlayıp yürümeye başladım. Aslında gerçekten kızmamıştım ama canım ona trip atmak istiyordu. Niye? Çünkü canım istiyor.    

Gelip kollarını bana sardı. ''Yok hiç olur mu öyle şey güzelim? Ben sadece düşersek canın acır diye bir de seni düşürdüğüm için abi ve kuzen tayfanın beni öldürebilme olasılığı olduğu için öyle dedim.'' bu dediği şeye güldüm. Parmak ucumda yükselip iki yanağını da öptüm. ''Ben zaten küsmedim ki yakışıklım.'' dedim gülümseyerek. 

Hep beraber çember şeklinde oturmuştuk. Bir yanımda Metehan bir yanımda Dengiz vardı. Aniden Metehan kulağıma eğilip ''Poyraz abin neden her an beni öldürmek için atağa kalkacak gibi bakıyor?'' dedi. Bu dediği şeyle bakışlarımı ona çevirdim. Harbi lan sanki öldürecek gibi bakıyor. Aniden bana dönünce bakışlarımı kaçırıp Mete'ye ''Bence sen o seni öldürmeden kaç. Çünkü seni 31 yerinden bıçaklayıp, üzerine gelinlik giydirip ormanda ağaçtan sallandıracak gibi bakıyor.'' dedim.

''Siz ne fısıldaşıyorsunuz bakayım.'' dedi Araz abim.

''Aslı bana Poyraz abinin beni nasıl öldüreceğ-'' devamını anlatamadan ağzını kapattım. 

''E hadi boşuna mı geldik buraya. Ne yapalım?'' dedim. Konuyu değiştirmek için.

Dediğim şeyle herkes düşünmeye başladı. En son ateş yakıp sohbet etmeye başladık. Deniz ve Dengiz Poyraz abinin -evet ona böyle diyorum çünkü hem benden yaşça büyük hem de yakın olmasak da benim abim- yanına gidip konuşmaya başlamışlardır. Zekamı bir kez daha tebrik ettim.

ÖZ AİLEMWhere stories live. Discover now