16. BÖLÜM (POYRAZ)

38K 1.9K 200
                                    

(Multimedya: Poyraz)

POYRAZ ATABEYLİ

Dile kolay 17 sene oldu bu ülkeye geleli. O zaman ne acılarla gelmiştim. Miniğim gitmişti ve ben hiçbir şey yapamamıştım. Sonra dayanamayıp buralara gelmiştim. Sorsanız pişman mısın diye inanın değilim. Çünkü biliyordum orada kalsam dayanamam, dağılırım. Ama bir gün önce Kaan aramasıyla gerçekten yıllar sonra ilk kez bir şeye bu denli sevinmiştim. 


Yılların benden götürdüğü çok şey oldu. Acıma, merhamet duygum gibi. Niye onlar benim canımı alırken acıdılar mı ki ben onlara acıyayım. Şimdi ise elimdeki telefona yollanmış olan fotoğraflara bakıyorum. Biriciğim, miniğim, Aslı'm ne kadarda büyümüş. 17 yaşında çok güzel bir kız olmuş. Kaan olanları anlatırken yaşadığı kısımdan sonrasına pek odaklanmasam da şiddet gördüğü kısmı daha buradayken bile sinirlerimi germişken bunu ona yapanlarla karşılaşınca yapacaklarımı düşünmek bile pek çok insanın arkasına bakmadan kaçabileceği kadar korkunçtu.


 Ama şimdi korktuğum konuysa bizi kabullenecek mi? Kaan'ın anlattığına göre deneyeceğini söylemiş. Acaba bir abisi daha olduğunu biliyor mu? Biliyorsa benim hakkımda ne düşünüyor? Benim onu bu denli sevmeme rağmen oda beni böyle kabullenip sever mi?


Daha birkaç gün öncesine kadar içimde yıllardır öldüğü için kanayan yara şimdi daha onu görmeden kabuk bağlamıştı. O benim tek zaafımdı. O benim miniğimdi. Ölüm haberi geldiği zaman ki anılar gözümün önüne gelince acı bir tebessüm oturdu suratıma.


~GEÇMİŞ~
(Aslı'nın ölüm haberi geldiği gün)
(yazardan)

Poyraz 4 yılda kendini az çok toparlamıştı. Yine her gün yaptığı gibi yapıp gece saat farkından dolayı kalkıp annesini aramıştı. Miniğinden bir haber olup olmadığını sormak için ne kadar buralara gelmiş olsa da bir umut arıyordu annesini çünkü miniğinden gelecek en ufak bir umut onun dönmesi  için yeterli olacaktı. O da tüm acılarına göz yumup dönüp arayacaktı.


Telefon ilk çaldı ama açan kimse olmadı. Tekrar aradı bu sefer telefona cevap verildi.

''Oğlum.'' dedi ağladığı belli olan bir ses tonu ile.

''Ne oldu anne? Neden ağlıyorsun?'' dedi Poyraz endişeli bir sesle.

''Oğlum Aslı . . .'' 

''Ne oldu söylesene anne ne oldu miniğime? Yoksa buldunuz mu?'' dedi Poyraz çok umutlu çıkan bir sesle.

''O öldü Poyraz. Gitti. . .'' dedi annesi.  

''Yalan söylüyorsun o bizi bırakmaz o benim miniğim bir yerlerde yaşıyor ben biliyorum. Siz onu bulamıyorsunuz.'' dedi Poyraz can çekişir gibi çıkan sesiyle.


''Özür dilerim oğlum...'' dedi ve telefon kapandı. 


Poyraz olduğu yere çöküp hem bağırıp hem ağlamaya başladı. ''Hayır bırakmazsın bizi. Ölmemiş ol lütfen. Allah'ım lütfen onu bize bağışla. Yapma miniğim bunu abine yapma. Biliyorum seni koruyamadım ama lütfen bizi bırakma.'' saatlerce oturduğu yerde ağlamıştı Poyraz ama ayağa tekrar kalktığında artık gözlerinde sadece acı ve öfke vardı. O gün o saatte orada bırakmıştı tüm olumlu duygularını. Miniğinin acısı onu acımasız bir insana dönüştürmüştü.

ÖZ AİLEMWo Geschichten leben. Entdecke jetzt