33. BÖLÜM (DÖNDÜK)

21.3K 1.5K 495
                                    

(Multimedya: Araz)

ASLI ATABEYLİ

Gözlerimi açtığımda babaannemlerin evinde odamdaydım. Tek fark genelde kahkahalara yuva olan ev şuan çığlık ve hıçkırıklara gebeydi. Ev yerinden oynuyormuşçasına sesler vardı. Bağırışlar, ağlayışlar... Hızlıca ayağa kalkıp aşağı indim. Salona geçince; babaannem, yengemlerim, annem ağlıyordu. Diğerleri de zor duruyor gibiydi. Sanırım abimler her şeyi anlatmıştı. Beni ilk gören Deniz oldu. Gelip sarıldı.

"Özür dilerim Aslı." dedi Deniz. Sesi titremişti. Oda zor duruyordu. Belki de göle düştüğüm için kendini suçluyordu. "Önemli değil iyiyim ben." dedim gülümsemeye çalışarak. Bizi gören annem biz ayrılınca gelip bana sarılmıştı.

"Üzülme sakın kızım. İyileşeceksin. Birazdan döneceğiz tedavin hemen başlayacak." dedi annem. Ağlamamak için zor duruyordu. "Biliyorum annem. İyileşeceğim." dedim.

Babaanne gelip sarıldı annem ayrılınca. "Oy benum bahtsız uşağum. Korkma tamam mı? İyileşeceksin." dedi kafa salladım. Her böyle dediklerin de farkında olmadan beni daha fazla hasta psikolojisine koyuyorlardı. Bu da bende ağlama isteği uyandırıyordu. 

Ağlamak üzere olduğumu belirtircesine titreyen dudaklarımı birbirine bastırıp babaannemden ayrıldım. Ondan sonra herkes teker teker sarılıp iyileşeceğime dair bir sürü umut dolu sözler söylemişlerdi. Her geçen saniye beni daha da etkilemişti bu durum. Neden normal bir şeymiş gibi davranmıyoruz ki? Bir grip gibi mesela. 

"Hadi bakalım yola çıkma vakti." dedi babam. Onunda gözleri dolu doluydu. 

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Yarım saat sonra tekrardan yola çıkmıştık. Ama bu sefer bir farkla. Uçakla dönüyorduk bu sefer. Hiç kimse konuşmuyordu. Benimde işime geliyordu bu. Sessizce dışarıyı izleyip bundan sonra yaşayacaklarımı düşünüyordum. Okulların kapanmasına 2 hafta vardı. Büyük ihtimalle gitmezdim ki zaten hasta olduğum sürece beni okula yollayacaklarını düşünmüyordum.

Ama aklımdaki asıl soru ölecek miydim sorusuydu. Günden güne çürüyerek acı çekerek ölmek istemiyordum. Ben düşüncelere dalmışken, burnumdan akan kan bu düşünceleri böldü. Hızlıca elimi burnuma attım. Yanımda oturan Ayaz abimi dürttüm. Bana bakınca ne olduğunu anlayıp cebinden peçete çıkarıp bana verdi. Alıp burnumdan akan kanı silmeye başladım. 

Sonunda durduğunda abim konuştu. "Herhangi bir ağrın var mı?" dedi. Kafamı olumsuz anlamda salladım. Bastıran uykumla kafamı abimin omzuna yaslayıp uyumaya başladım.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Gözlerimi ineceğimize dair yapılan anonsla araladım. Varmıştık. Uçak iniş yaptıktan sonra hep beraber indik uçaktan. Hala uykum vardı ve ayakta zor duruyordum. Araz abim bunu anlamış olacak ki gelip beni kaldırdı. "Bıraksak düşecek gibisin bebeğim." dedi kucağında benle arabaya yürüyen Araz abim. Kucağının verdiği rahatlıkla kollarımı ona doladım.

"Öyle zaten. Gelip beni kaldır diye bekliyordum." dedim. Kısıkça kıkırdadım. Arabaya yetişince beni bırakmadan arabaya bindi. Abilerim ve ben aynı arabadaydık. Annem ve babam ise başka arabadaydı. "Aç mısınız?" dedi Poyraz abim hepimize. Kafamı olumlu anlamda salladım. "Ben de acım." dedi Demir abim. "Tamam. İhsan sen bizi bir restorana götür." dedi Poyraz abim.

15 dakika sonra araba durmuştu. Benimde uykum dağıldığı için Araz abimin kucağından inip arabadan da hızlıca indim. Arkamdan indi abilerim. "Anlaşılan aç bir faremiz var." dedi Demir abim. Kaşlarımı çatıp ona baktım. "Sensin o! Aç tarla faresi!" dedim.

"Sence ben bu yüzle hiç tarla faresine benzer miyim?" dedi.

Düşünür gibi yapıp cevap verdim. "Haklısın." dedim. Zaferle gülümsedi ama cümlenin kalanını duyunca kaşlarını çattı. "Daha çok sıçan poposuna benziyorsun." dedim gülerek. Gözlerine kısarak bana baktı. Arkamı dönüp geldiğimiz restorana girdim. 

ÖZ AİLEMWhere stories live. Discover now