37.BÖLÜM (SAÇLARIM)

18.8K 1.4K 336
                                    

(Multimedya: Poyraz)

Üç Hafta Sonra.

ASLI ATABEYLİ

Üç hafta olmuştu ben tedaviye başlayalı. Artık günümün çoğunu yatakta geçiriyordum. Hiçbir şeye halim olmuyordu. Sadece uyuyordum. Aslında uyumakta denemez çünkü bilincim açık oluyordu. Bu sürede kimseyle görüşemiyordum. Yalnızca telefondan veya  ben odadayken onlar dışarıda oluyordu bir de haftada bir bahçede buluşuyorduk. Ondada uzaktık birbirimize. Abimleri çok özlemiştim. 

Demir abimle yemek yiyip oyun oynamayı, Ayaz abimle kitaplar hakkında konuşmayı, Araz abimin kucağında uyumayı, Kaan abimle beraber bir yerlere gidip gezmeyi. Hepsini çok özlemiştim. En çokta onlara sarılmayı özlemiştim. Şimdi ise tek yapabildiğimiz eğer yorgun değilsem uzaktan uzaktan sohbet etmek. 

Artık kanserin tüm belirtilerini görüyordum. Cildim soluk, vücudumun farklı yerlerinde morluklar, yüksek ateş, titreme, halsizlik, çabuk yorulma, kilo kaybı, burun kanaması, kemik ve eklemlerde ağrı, iştahsızlık, lenf bezlerinde ağrısız şişlikler, kusma, el ve ayak uyuşması. . . Her geçen gün ayrı bir belirtiyi yaşıyorum.

Abim odada oturmuş birkaç evrakla ilgileniyordu. Bugün kendimi bir tık daha iyi hissettiğim için ayağa kalkıp banyoya ilerledim. "Yardım lazım mı?" dedi Poyraz abim başını gömüldüğü dosyalardan kaldırarak. "Hayır. Kendim halledebilecek kadar enerji doluyum." dedim gülerek. İyi hissettiğim günler benim için çok değerliydi. 

Abimde gülümseyip kafa salladı. Banyoya geçip işimi hallettim. Sonra uzun zamandır saçlarımı taramadığım aklıma gelince tarağı elime alıp aynanın karşısında saçlarımı taramaya başladım. Saçlarımı düzeltmek için tarağı kenara bıraktığım sırada gördüğüm şeyle bir şok yaşadım. Saçlarımın yarısından fazlası tarağın üstündeydi. Aynaya baktığımda doğru olduğunu gördüm. Saçlarım dökülüyordu. Hem de bir kereden. Elimi saçlarıma attığım sırada elime yine saçlar geldi. 

Yere çöküp ağlamaya başladım. Abim hemen içeri geldi. Önce bana sonra dökülmüş saçlarıma baktı. Yutkunup yanıma geldi. "Abi saçlarım gitti baksana hepsi döküldü." ağlayıp çığlık atıyordum. "Şşşt ağlama miniğim. Kökü sende yeniden çıkacaklar sen iyileşince. Ağlama!" dedi abim.

"Abi bak hepsi döküldü. Yok kalmadı. Saçlarım gitti." diye ağlamaya devam ettim. Abim beni çöktüğüm yerden kaldırıp içeri taşıdı. Yatağın üzerine bıraktı. Ağlarken hala elimdeki saçlarıma bakıyordum. Abim elini elime atıp saçlarımı aldı benden. Gözyaşlarım akmaya devam ederken kapıdan Kaan abimin bağırışını duydum.

"Abi ne oluyor Aslı neden ağlıyor?" dedi Kaan abim.

"Bir şey yok. Siz geçin içeri ben birazdan geleceğim." dedi Poyraz abim. Sonra bana döndü. Yüzümdeki yaşları sildi. "Sakin ol. Tekrar çıkacaklar biliyorsun. Ağlama güzel kızım. Hiç yakışıyor mu sana ağlamak?" dedi Poyraz abim.

Biraz sakinleşince yaşlı gözlerimi abime çevirdim. "Çok çirkin duruyorum. Değil mi?" dedim. Abim hemen kafasını olumsuz anlamda salladı. "Hala bu hayatta gördüğüm en güzel kişisin." dedi.

"Yalan söyleme." dedim.

"Sana yalan söylediğimi ne zaman gördün?" dedi.

"Görmedim." dedim.

"Demek ki yalan söylemiyormuşum." dedi abim. Hafiften tebessüm ettim. 

Abim ayağa kalktı. Beni de kaldırdı. Sonra gidip aynanın önündeki sandalyeye bıraktı. Yanımdan ayrıldı. Geldiğinde elinde bir şey vardı ama ne olduğunu göremiyordum. "Aslı'm şimdi bunu yapmazsak her baktığında daha da üzüleceksin. İzin ver yapayım." dedi abim. Elindeki şeyi bana gösterdiğinde bir tıraş makinesi olduğunu gördüm. 

ÖZ AİLEMWhere stories live. Discover now