24. Bölüm : Bir Şans

4.3K 579 184
                                    

  Changbin hastaneye geldiğinde Hyunjin ile onu içeriye almıştım ama geldiklerinden beri bir kere bile göz göze gelmemişlerdi. Minho başını yere eğerken Hyunjin odadaki her eşyayı teker teker inceliyordu.

  "Ee daha daha nasılsınız?" Changbin'den gelen soru ile ikisi arasında mekik dokumayı bırakıp ona baktım. Ortamdaki gerginliği atmak için sorduğu oldukça belliydi. Kimsenin üstüne alınmaması ile de sinirlenmiş gibiydi. "Minho!"

  Minho korkarak başını kaldırırken direkt ürkek bakışlarını Changbin'e yöneltmişti. "E-efendim."

  Changbin'in onu korkutması ile ona o korkutucu olduğunu düşündüğüm bir bakış attım. O ise samimiyetsiz bir gülücük yerleştirmişti yüzüne. "Sana diyorum, kedi niyetine sevdiğim."

  Elimi anlıma bastırırken arkadaşıma beyin diliyordum. Bir insan ne kadar gerizekalıca davranabilir, canlı örneğiydi. Neyseki Hyunjin'i kıkırdatmayı başarmıştı.

  Minho ilk anlamsız bir şekilde Changbin'e bakarken sonradan ağzından "Ha?" Diye bir nida kaçmıştı. Bu Hyunjin ve benim daha çok kırkırdamama neden olmuştu.

  Ortamdaki gerginliğin biraz olsun dağılmış olduğunu fark eden Changbin hemen kendini övmeye başlamıştı. "Uf ne kadar şakamatik bir insanım ya. Keşke benden bir tane daha olsa da onla evlensem."

  Hyunjin ona yandan bir bakış atıp "Pardon?" Dedi sinirli bir ses tonunda. Changbin ise dudaklarını birbirine bastırıp susmak zorunda kalmıştı.

  "Çok tatlısınız." Hiç beklemediğim ses ile Minho'ya döndüm. Sonunda bakışlarını kaldırmayı başarmış kendini dizginlemeye çalışırken gözleri ikisi arasında mekik dokuyordu.

  Diğer bir atak ise Hyunjin'den gelmişti. "Teşekkür ederiz..." Göz göze geldiklerinde hemen gözlerini çekse de o da konuşmaya hazırmış gibi görünüyordu.

  Changbin gözleri ile Minho'yu süzerken Minho yerinde rahatsızca kıpırdandı. "Biliyor musun, hiç böyle bir şey beklemiyordum. Bu çocuk çok fazla... Uhm... Tatlı? Kesinlikle daha kaba bir yüz bekliyordum. Gerçi gözleri yetiyor bazen."

Kaşlarımı çattım. "Sen şu an sevgilime yavşıyorsun yanlız."

  Yüzünü buruşturup "Görmemişin sevgilisi olmuş. Hem biz demedik mi senin olan benimdir diye." Dedi huysuzca.

  Hayretle ağzım açılmıştı. "Ne diyorsun ya?"

  "Ortamı yumuşatmaya çalışmak da suç olmuş." Diye mırıldandı sessizce. Ne dediğini yeni fark etmiş olmalıydı.

  Minho'ya döndüğümde o da hayretle bizi dinliyordu. Bunu nasıl toplayabileceğim hakkında hiçbir fikrim yoktu. "Dinleme bunu Minho. Azmış bu."

  Aferin Jisung. Gerçekten çok güzel açıkladın.

  "Bir bana azmıyor zaten." Hyunjin'in sesini duyduğumda gözlerimi büyütüp ona döndüm. O da 'Ne var?' dercesine omuzlarını silkmişti.

  Changbin biraz daha Hyunjin'e sırnaşıp "Aşkım sen özelsin." Dedi.

  Daha fazla bu muhabbete dayanamayarak elim ile anlımı ovalarken "Lütfen bu muhabbeti bir kenara bırakabilir miyiz?" Dedim. "Gerginlik yüzünden sürekli saçmalıyorsunuz."

  Omuzlarını silkti Changbin. "Kimse konuya girmiyor ki." Ortamı yumuşatmaya çalışmasına kızmıyordum ama seçti yol biraz yanlıştı.

  "Ben..." Dediğinde bakışlarımı hemen Minho'ya döndürdüm. Gözlerime kararlı bir şekilde bakarken "Konuşabilirim sanırım." Dedi. Kaşlarım havalanırken gözlerini Hyunjin'e çevirdi ama sonra hemen geri indirdi.

  "Tanrım yüzüne bakmak bile kendimi iğrenç hissettiriyor..." Boşta olan elim ile saçlarını karıstırdığımda kısa da olsa gülümsedi. 

  Kendini biraz olsun toparladığında konuşmaya başladı. "Hastaydım, doğru düzgün düşünemiyordum, saldırmaya meyilli bir psikopatım diye kendimi savunmaya çalışmayacağım çünkü hatalıyım. O gün bana sarıldıktan sonra seni kovabilirdim ama yapmadım. Neden bilmiyorum. Belki de beni kurtarabileceğini düşünmüştüm ama sonra kafam tamamen gitti. Özür dilemem ya da pişman olmam senin için hiçbir şey ifade etmeyecek. Çünkü o anın gözlerin önünden gitmediğinin farkındayım. Benim de gözümün önünden gitmiyor ve sadece o an değil... Her neyse. Senden beni affetmeni istemeyeceğim çünkü ben olsam affetmezdim."

  Changbin Minho'yu bölüp "Ben de affetmezdim." Dediğinde ona kötü bir bakış attım. O ise bana dil çıkardı. İki sevgili birlikte sabrımı sınıyorlardı bazen.

  Minho Changbin'i takmayıp devam etti. "Senden sadece bir şans isteyeceğim. Her şeyi yeniden başlatalım. Benimle hiç tanımadığın biri gibi konuş. Belki yüzümü bile görmek istemeyebilirsin ama en azından bir kere deneyelim. Ben sana yaşattığım her şeyi unutturmak istiyorum."

  Minho'nun konuşması bittiğinde yine uzun bir sessizlik oluştu. Hyunjin cümlelerini toparlamaya çalışıyor olmalıydı. Etrafta gezinen bakışlarını direkt Minho'ya yönelttiğinde ben de dikleştim ve konuşmasını bekledim. "Sana bakamıyor değilim. Sadece... Değişik geliyor... O gün gördüğüm korkutucu gözlerin şimdi bana böylesine yumuşak ve içten bakması çok garip geliyor..."

  Bu sefer ben konuşmaya başladım. "İşte bu da yeniden başlamanız için geçerli bir sebep. Minho sandığınızdan çok farklı biri. Onu tanımaya çalışırsanız ne kadar iyi biri olduğunu göreceksiniz." Onu savunuyor gibi gözüküyor olabilirdim ama hayır ben ikisinin de iyi olmasını istiyordum sadece.

  Omuzlarını silkti Hyunjin. "Onu tanımak için görmeme ihtiyacım yok. Hissediyorum zaten. O gün de öyleydi. Korkup peşinden gitmeyebilirdim ama içimdeki ses ona güvenebileceğimi söylemişti..." Sonlara doğru sesi kısılmıştı. Gözlerini sertçe kapatıp geri açtığında o anı tekrar hatırladığını düşünmüştüm ama o anı hatırlayan tek kişi o değildi.

  "Ben gerçekten üzgünüm..." Diye mırıldandı Minho. Kendine lanet okuduğuna adım gibi emindim.

  Derin bir nefes verdi Hyunjin. İkisi de gözlerindeki acı ile birbirlerine bakmaya başladılar. "Artık önemli değil. İkimiz de şu anda mutlu gibi görünüyoruz. Bunlar yaşanmış ve bitmiş şeyler. İstersek onlardan kurtulabiliriz. Hem şöyle düşün bunlar yaşanmasaydı ben Changbin'le sen de Jisung ile tanışmayacaktın. Jisung belki de doğru mesleği seçemeyip işsiz kalacaktı ve bunun gibi bir sürü şeyden mahrum olacaktık. Elbette olmasaydı daha iyiydi ama sonuç olarak oldu ve bana kalırsa her kötü şeyin güzel bir sonu vardır."

  Gözlerini büyüttü Minho. "Yani kabul ediyor musun?"

  Anında neşesi geri gelmişti Hyunjin'in. Gerginliği üzerinden atmış gibiydi. "Tabiki ediyorum! Jisung'un sevgilisi ile konuşmayıp ne yapacağım?"

  "Yani benimle Jisung'un sevgilisi olduğum için mi konuşmak istiyorsun?" Minho'nun sorduğu soru ile kıkırdadım ve Hyunjin'in ne cevap vereceğini beklemeye başladım.

  Hyunjin de benim gibi kıkırdayıp konuşmaya başladı. "Seninle gerçek Minho'yu tanımak istediğim için konuşmak istiyorum. Bana gerçek Minho'yu tanıt Minho."

  Minho'nun diyeceklerini beklerken kalbimin duracağını düşünmemiştim. "O zaman ilk ders; gerçek Minho, Jisung ve onunla bağlantılı olan her şeyi çok sever."
 
~👨🏻‍⚕️~

"  ~👨🏻‍⚕️~

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Psycho °Minsung° ✓Where stories live. Discover now