27. Bölüm : Kendine Aşık Et

3.7K 484 221
                                    

  Minho elindeki kar küresi ile oynarken "Hayatımda hiç bu kadar eğlenmemiştim." Dedi gülümseyerek. Parktaki duygusal anlarımızdan sonra bir sürü şey yapmıştık. İlk olarak salıncaklarda zaman öldürdükten sonra birer dondurma alıp nereye gittiğimize bakmadan etrafta dolanmıştık. Sonra bir süpermarkete girip her zaman yaptığım bir şeye onu da dahil etmiştim. Deterjanların hepsini teker teker koklayıp yorumlamış sonra da marketten kovulmuştuk. Bundan sonra ise bulduğumuz hediyelik eşya dükkanında bir sürü şey beğenip sadece bir kaç şey alarak çıkmıştık. En son yine parka dönmüş, parktaki çocuklarla oynamıştık. İnsanlardan bu kadar çekinirken çocuklara cana yakın davranması hem ilgimi çekmiş hem de hoşuma gitmişti. Şimdi ise arabaya geri dönmüştük.

  "İtiraf etmeliyim ben de ilk defa bu kadar eğlendim." Normalde bu tür şeylere arasıra Hyunjin ve Changbin'i de dahil ediyordum ama Minho ile daha çok eğlenmiştim. Sanırım bunun nedeni Changbin'in sürekli mızmızlanması ve Hyunjin'in çocuklar ile kavga etmesiydi.

  Arabayı çalıştırdıktan sonra Minho'ya döndüm. "Şimdi nereye gitmek istersiniz Minhoshi?"

  Gözlerini kısarken dudaklarında yaramaz bir gülümseme oluştu. "Sanki sen biraz acıkmış görünüyorsun."

  Kaşlarım havalanırken "Acıkmış mı? Ben mi?" Diye sordum.

  "Evet bak karnının gurultuları yankılanıyor arabada."

  "Öyle mi?" Dedim gülerek. Bu sırada benim değil de Minho'nun karnının guruldaması ile kıkırdadım. "Öyleymiş."

  Biraz utansa da çok belli etmeden heyecanla "Ee ne yiyeceğiz?" Diye sordu. Bu kadar aç olduğunu daha yeni fark ediyordum.

  "Bilmem, biraz düşünmem gerekiyor." Uzun zamandır dışarıda yemek yememiş olmalıydı. Bu yüzden düzgün bir yemek seçmek istiyordum. Aklımdaki seçeneklerin dur durağı yoktu.

  Telefonumun çalması ile düşüncelerimden sıyrıldım. Telefon arabaya bağlı olduğu için direkt arabadan gelmişti ses. Annemin aradığını gördüğümde çok bekletmeden açtım. Eğer bekletip açarsam trip atıyordu.

  "Efendim gönlümün sultanı." Dedim neşeli bir sesle. Minho da pür dikkat karşıdan gelecek sese odaklanmıştı.

  "Benim minik kuşum neden bana haber vermeden dışarıya çıkıyor ve üstelik eve bile uğramıyor?"

  Annemin sinirli sesine karşın yüzümü buruşturdum. "Changbin öttü hemen değil mi?" Ah, Changbin! Yaktım çıranı Changbin!

  "Kimin öttüğü önemli değil, neden eve gelmiyorsun bakayım sen?"

  Minho'ya kısa bir bakış attım. Hala pür dikkat bize odaklıydı. "Ya anne hastamlayım şu an." Dediğimde bakışları direkt bana döndü. Dudaklarımı birbirine bastırdığımda gözlerini kısmıştı.

  "Tamam birlikte gelin işte."

  "Ne?" Diye sordum şaşırarak. Bu kadın beni ilk gün vazgeçirtmeye çalışan kadınla aynı kişi miydi?

  "Ne ne? Bu zamana kadar sana katlandıysa hastalığını atlatmış demektir. Gelin buraya, hem tanışmış da oluruz oğlumu benden çalan çocukla."

  Öksüremek icin kendimi zor tutarken boğuluyormuş gibi çıkan sesimle yine "Ne?" Diye sordum. Anneme Minho ile sevgili olduğumu söylememiştim ki.

  "Oğlum bozuldun mu sen? Ne, ne, ne aa..."

  Derin bir nefes verip kendime geldim. "Tamam... Tamam geliyoruz. Ama güzel yemekler yapsan iyi olur çünkü çok açız."

Psycho °Minsung° ✓Where stories live. Discover now