33. Bölüm : Han Ailesi

3.5K 390 272
                                    

  Her şey o kadar hızlı gelişmişti ki nasıl bu raddeye geldiğimizi hala çözemiyordum ama sanırım her şey için değerdi değil mi?

  Sanırım biraz da olsa neler olduğundan bahsetmeliyim. İlk olarak Minho'nun evlilik teklifinden başlayalım. Teklifi kabul ettikten sonra anneme de hesap vermem gerektiği aklıma gelmişti ve ev halkını bir araya toplamak zorunda kalmıştım. Aslında Minho olmadan bunu yapmak istemiştim ama Minho kendini bir korkak gibi göstermek istemediğini söylediği için onu da yanıma almış ve ailem ile uzun bir konuşma yapmıştık. Sonuç olarak babam karşı çıksa da annem hemen kabul ettiği için o da kabul etmek zorunda kalmıştı.

  Sonrası ise tamamen karmaşaydı. Minho ile hemen evlenip evimize kavuşmak istediğimiz için her şeyi aceleye almıştık. Bir yandan evin yerleşmesi derken diğer yandan da nikah için alabileceğimiz en yakın günü almaya çalışmıştık. Günlerin dolu olması bizim lanetimizdi.

  Düğün için Chan ve Seungmin ile konuşmuştuk. Onlar da çoktan evlenmişti ve şimdi de Jeongin'i evlatlık almak için ailesine dava açmışlardı. Onların kaosunun arasına kendimizi de katmamız bencilce miydi bilmiyorum ama Seungmin bunun bir sorun olmadığını bolca dile getirmişti.

  Damatlığı Felix ile birlikte seçmiştik. Bu arada mani haline geçmişti ve etrafa sürekli neşe saçıyordu. İlaçlarını aldığı için biraz daha iyi gibiydi. Onun açısından her şey iyi gibiydi. Hatta bana Minho'yu göstermeyecek kadar iyi... İnanışlarına göre düğüne son iki gün kala birbirimizi görmememiz gerekiyormuş, öyle olursa ayrılırmışız falan filan. Saçma!

  Ama sonuç olarak iki gün boyunca Minho'yu ne görebilmiştim ne de görüşebilmiş. Telefonuma bile el koymuşlardı. Üzücü...

  Ev için bir kaç şey daha düşünmüştük. Dubleks küçük bir evimiz vardı. Küçük bir bahçesi bile vardı. Minho bahçeye bir sürü çiçek dikmişti. Ben de terasa bir salıncak kurmuştum. Yine oraya da bir kaç saksı bitkisi koymuştuk.

  Evin içine ise boyayabileceğimiz bir boşluk bırakmıştık. Duvarları bebek mavisine boyamış ve mobilyalarımızı ona göre ayarlamıştık. Fazladan bir odayı da ne yapacağımızı bilemediğimiz için depo olarak kullanmaya karar vermiştim.

  Sonuç olarak masraf, masraf ve daha çok masraf yapmıştık ama değer miydi? Kesinlikle değerdi.

  Bir de Hyunjin'in kıskançlıkları vardı. Ona göre her ilişkinin bir inişli çıkışlı zamanı olmalıymış ama biz hiç kavga etmemişiz. Onların bir diş fırçası için bile kavga ettiğini düşünürsek... Kıskanç pislik!

  "Damat olduğunu söylememeliydin." Dedi Changbin bana yaklaşıp. Benim yanımda Hyunjin, Changbin ve Chan varken, Minho'nun yanında da Felix, Jeongin ve Seungmin vardı.

  Kaşlarımı çatıp "Neden?" Diye sordum.

  Tıslayarak konuştu Changbin. "Mal mısın? Daha fazla para isteyecekler senden. Daha önce hiç mi düğüne katılmadın?"

  Dudaklarımı büzdüm. "Ne bileyim oğlum en son Chan'ın düğününe gittim ona da son dakikada yetiştik. Evi düzenliyorduk."

  Chan hyung bana onaylamaz bir bakış atarken Changbin "Neyse ne, bir tıraş için bir sürü para ödemeye hazır ol." Dedi ve önüne döndü.

  Derin bir nefes verdim. Sanki o şu an benim paramı harcamıyormuş gibi paramı düşünüyordu. Beleşçi pislik! "Şu işkence bir bitsin bütün izinlerimi kullanıp evde yatacağım."

  Alayla güldü Changbin. "Daha izinin kaldıysa kullanırsın tabi." Tabi bir de bu durum vardı. Her şeyi oturtacağız diye bir sürü izin almıştım ve sadece kendime ayırabileceğim üç günlük iznim kalmıştı. Harika!

Psycho °Minsung° ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin