13. Bölüm : Çünkü Siz Varsınız

5K 609 277
                                    

  Chan'ı odama çağırmıştım ve durum değerlendirmesi yapıyorduk. Minho'nun olumlu karşıladığını söylediğimde de bayağı şaşırmıştı.

  "Minho'nun bir daha konuşmak istediğine inanmıyorum. Ben bile Felix ile konuşurken dalasım geliyor. Nasıl dayandı gerçekten?"

  Gururla sırıtırken "Sana demiştim değil mi? Gayet mantıklı bir plandı. Seninkiler ne dedi?" Diye sordum.

  Omuzlarını silkip konuşmaya başladı. "Felix'in hiçbir şey umrunda değil, Jeongin biraz çekingen davranıyor ama onu ben hallederim. Minho'nun bakışlarından korktuğunu ve Felix'in davranışlarını sevmediğini söyledi."

  "İstersen ben de konuşabilirim." İkna etme kabiliyeti yüksek bir insandım. Bu yüzden konuşursam belki ikna edebilirdim.

  "Yok, kalsın. Ben halledebilirim." Gözlerini kısarak bana bakarken hastasına hiçbir şekilde müdahale edemeyeceğimi net bir şekilde anlamıştım.

  "En azından ben de geleyim." Dedim yine de şansımı deneyerek.

  Gözlerini devirdi. "Pes etmeyeceksin değil mi? Gel tamam." Benden bıktığını yüz ifadeleri çok açık belli ediyordu fakat onu bir kere bile bıktırtacak bir şey yapmamıştım.

  Kaşlarımı çattım. "Tabiki pes etmeyeceğim! Hem sen değil miydin beni bu işe karıştırma diyen? Şimdi sen niye karışıyorsun?"

  "Benim hastam değil mi? İstediğimi yaparım." Deyip omuzlarını silkti. Bu sefer ben ona gözlerimi devirdim.

  Kapı sertçe açıldığında ikimiz de oraya döndük. Jeongin gözleri yaşlı bir şekilde içeriye girmiş ve Chan'a sıkıca sarılıp hıçkırmaya başlamıştı.

  Kapıdaki hemşireler kendilerini ifade etmeye başlayınca onlara çıkmalarını işaret ettim. Fırsat ayağıma gelmişti. Tabiki de kaçırmayacaktım.

  "Jeongin, ne oluyor bebeğim?" Bebeğim mi? Ne?

  İç çekerek konuşmaya başladı Jeongin. "Hyung... Jaemin..." Konuşmasını devam ettirmeyince dişlerini birbirine çarpıp Chan'ın önlüğünü sıktı.

  Chan ellerini Jeongin'in yanağına çıkartıp biriken göz yaşlarını sildi. "Ne oldu Jaemin'e? Sana mı küstü yine?" Chan endişeli gözlerle Jeongin'i süzerken Jeongin kafasını iki yana salladı. Bu yakınlıkları çok garipti. Seungmin bu derece bir yakınlığı biliyor muydu acaba?

  "O... O..." Derince iç çekip kafasını Chan'ın göğüsüne yasladı. "O gitti hyung... Beni... Beni bıraktı..."

  Şimdi neden bu kadar ağladığı anlaşılmıştı. Böylece ilaçları içtiği de kanıtlanmıştı. Şimdi ise biraz zamana ihtiyacı vardı. Jaemin'in gerçek olmadığına inanması gerekiyordu.

  Chan Jeongin'in saçlarını okşarken yatıştırıcı bir şekilde konuşmaya başladı. "Jeongin bak, seninle konuştuklarımı hatırlıyorsun değil mi? O da bir gün gidecek demiştim sana. Fakat ben hala buradayım ve hiç bir yere gitmiyorum. Seungmin hyungun da seni bırakmayacak. Biz seni bırakmayacağız Jeongin. Lütfen öyle bir düşünce kurma beyninde tamam mı?"

  Seungmin de biliyor demek oluyordu bu. Jeongin'in yaşını bilmediğim aklıma geldi. Biraz incelersem hala reşit olmadığı çok belli oluyordu. Chan ailesinin yaşadığını söylemişti. Acaba hastalığı neden başlamıştı?

  Benim sessizce beklediğimi fark eden Chan dudaklarını birbirine bastırdı ve Jeongin'i bir koltuğa oturttu. Eline bir su şişesi verip bana döndü. "Seungmin ile evlenince Jeongin'i evlatlık almayı düşünüyoruz da."

Psycho °Minsung° ✓Where stories live. Discover now