✨50K Special Chapter✨

3.2K 310 240
                                    

Mutlu 50klara!!!

  Son seansıma da girdikten sonra rahat bir nefes vererek odama ilerledim. Odamda beni bekleyen bir huzur vardı.

  Ben daha açmadan açılan kapı ile elimi geri çekmiş ve gülümsemiştim. Benimle orantılı olarak Minho da gülümsemiş ve çantamı bana uzatmıştı.

  Ben çantamı omzuma geçirirken sesine sevimli bir ton yerleştirip "Sonunda mesainiz bitti Bay Han." Demiş ve çantamı düzgün takmama yardım etmişti.

  Düzeltmesi bittiğinde ellerimizi birleştirip yürümeye başladım. "İşinizi sevmiyor musunuz Bay Han?" Diye sordum imalı bir şekilde.

  Omuzlarını silkip "İşimi seviyorum ama evdekileri daha çok." Demiş ve kocaman bir gülümseme bahşetmişti bana. Yolun gerisini sessiz bir şekilde geçirmiştik. Genellikle yorulduğumuzda böyle olurduk ve maalesef bu ara çok fazla yoruluyorduk. Seungmin ve Chan tatile gittikleri için onların işlerini ben ve Changbin üstlenmiştik. Bu yüzden eve üç kat daha yorgun geliyorduk.

  Yolu neredeyse yarıladıktan sonra elindeki yüzüğü ile oynayan Minho bakışlarını bana çevirip "Kyung'un veli toplantısı var cuma günü." Dedi bir umutla.

  Uzun zamandır toplantılara gidemiyordum ve şimdiki de Seungmin'in izin aldığı zamana denk düşmüştü ama Kyung'a söz vermiştim. Gitmeliydim. "İzin almaya çalışacağım."

  Masumca ellerini çırparken "Kyung çok sevinecek." Demişti gülümseyerek. El çırpma, tatlı sesler, gibi şeyler Kyung'dan bulaşmıştı. Arasıra ben de yapıyordum.

  Ben de ona karşılık bir gülümseme sunarken "Kyung'dan çok sevinecek birini tanıyorum." Dedim.

  Omuzlarını silkti. "Seviniyorum çünkü doğru düzgün kafanı kaldırıp bizimle ilgilenemiyorsun bu aralar." Cümleleri tavır alıyor gibiydi ama aslında sadece benim için üzülüyordu. Bu otuz gün benden çok ona uzun gelmişti.

  Derin bir nefes verdim. "Seungminler tatilden geri döndüğünde rahat bir nefes alacağım." Yani öyle umuyorum.

  Dudaklarını büzdü Minho. Tam öpülesi duruyordu şu anda. "Bence sana izin hakkı tanımalı."

  Zorla bakışlarımı dudaklarından çektikten sonra Kyung'un uzun zamandır istediği şey aklıma gelmişti. "Eğer öyle bir şey olursa hep birlikte Lotte World'e gideriz."

  Gözlerini kıstı Minho. Sanki çok ciddi bir şeyden bahsediyormuş gibi el hareketlerini de kullanarak "Hayallerini biraz yüksek tut. Disneyland varken neden Lotte World'e gidiyoruz ki?" Diye sordu.

  Onun bu haline kısa bir kıkırtı sunup "Oraya gidecek parayı bulabilirsen gideriz." Dedim usulca. Üzgünce dudaklarını büzdüğünde gözlerim yine o tarafa kaymıştı. Sanırım eve gittiğimizde onu öpmem gereken konular vardı.

  Kyung'un okuluna ulaştığımızda arabayı durdurmuş ve birlikte arabadan inmiştik. Gözlerimle Kyung'u ararken okulun tam girişinde gördüm onu. Kaşlarını çatmış elindeki kağıttan bir şeyler okuyordu. Sinirle kağıdı buruşturup çöpe fırlattığında bir şeyler döndüğünü anlamıştım.

  Tam Minho'ya bunu söyleyecek iken heyecanla dudaklarını aralamış ve elini sallamaya başlamıştı. "Gördüm onu! Hey, Kyung!"

  Kyung'un bakışları anında bize dönerken ellerini yanaklarına götürmüş ve ovalamıştı. Ağlamış mıydı o? Kaşlarım belirsizlikle çatılırken  Kyung bize doğru koşmaya başladı. Beni es geçerek Minho'nun kucağına atladı. "Minho babam ya!" Minho'nun yanaklarını öpüp sıkıca sarıldığında Minho'nun yüzünde mutlu bir gülümseme oluştu.

Psycho °Minsung° ✓Where stories live. Discover now