15. Bölüm : Senden Bahsediyor

4.7K 608 138
                                    

  Chan ile birlikte tedirgince karşımızdaki ekrana bakıyorduk. Jeongin'in girmesine bir kaç dakika vardı ama ikimiz de olacaklar için çok tedirgindik. Minho'nun duygularının ters tepme ihtimali beni ürkütüyordu. Neredeyse kemirerek ellerimi yiyecektim.

  Ben düşüncelerim ile boğuşurken Jeongin çoktan içeriye girmişti. Minho'nun yüz ifadesini incelediğimde onun da benim gibi gergin olduğunu görmüştüm. Gözleri yavaş yavaş koyu tonlara bürünüyordu sanki.

  Minho'ya söz verdiğim için ses kapalıydı, bu yüzden ne konuştuklarını duyamıyorduk. Burada oturup izlerken onları tek bırakmak için erken olduğunu düşünmeye başlamıştım. Ani bir saldırı olursa diye hemşireleri de kapıda bekletiyorduk ama yine de korkuyordum.

  Minho bir anda kameraya bakınca nefesimi sıkıca tuttum. Öyle ifadesiz bakıyordu ki korkmadan edememiştim. O sırada beklemediğim bir şey yaparak gülümsedi ve bakışlarını Jeongin'e döndürdü. Gülümsemesinin sahte olduğunu anlayabiliyordum ama onu tanımayan biri asla anlamazdı.

  Bir şeyler konuşmaya başladıklarında tuttuğum nefesi sakince serbest bıraktım. İlk kez yaptığım bir şeyden bu kadar kuşkulanıyordum açıkcası. Onu yanlız başına bırakmak kalbime hiç iyi gelmemişti. İhanet etmişim gibi hissettiriyordu. Eğer kendimi tutmayı bıraksaydım çoktan Minho'yu kollarımın arasına alıp sıkıca sarılmış olurdum ama bu sefer de hastalığının ilerlemesine sebep olabilirdim. İşte bu yüzden kendimi dizginlemeliydim.

  Jeongin de gülümsemeye başlayınca Chan de benim gibi soluklanmaya başlamıştı. "Ödüm patladı bir şey olacak diye. Minho'nun bakışları gerçekten çok korkunç. Onunla bir kere bile yüz yüze gelmedim ama böyle bakacaksa lütfen yüz yüze gelmeyelim."

  Dediklerine gözlerimi devirirken "Abartma istersen. Alışması biraz zaman alıyor sadece." Dedim.

  Yüzünü buruşturup anlıma bir fiske vurdu. "Aman bir şey demedik Minhona. Hemen savun zaten." Ona dilimi çıkardığımda gözlerini devirdi ve tekrar ekrana döndü. Ben de ekrana döndüğümde hararetli bir şekilde konuşmaya başladıklarını gördüm. Minho'nun yüzündeki gülümseme gerçeğe dönmüş gibiydi.

  Bir kaç dakika sonra Jeongin yüzünü buruşturup konuşmaya başladı. Minho ise sırıtmakla yetiniyor gibi gözüküyordu. "Sence ne konuşuyorlar?" Diye sordu Chan.

  "Böyle yüzünü buruşturduğuna göre kesinlikle senden bahsediyor." Dedim ben de Minho gibi sırıtarak.

  Chan'ın hemen yüzü düşerken "Ne alaka be?" Diye söylendi.

  Hemen yüzümü dramatik bir ifadeye sokarak konuşmaya başlarken "Ah, üvey babamı diğer babamı vakumlarken gördüm. Benim için çok travmatik bir olaydı. Nasıl atlatacağım ben bunu Minho?!" Dedim. Bu sırada bir yandan da Chan'ın kolunu çekiştiriyordum.

  Chan kolunu sertçe çekerken yüzünü buruşturdu. "Sana gıcık olduğum kadar kimseye gıcık olmuyorum biliyor musun?"

  Elimi kalbime götürüp dramatik ifademi bozmadan "Duygulandım." Dedim. Onunla uğraşmak gerçekten hoşuma gidiyordu.

  Konuşmamız burada biterken ekrana geri döndük. Bu sefer de Minho gülümseyerek bir şeyler anlatmaya başlamıştı. Gözlerindeki ışıltıyı görünce istemsizce ben de gülümsemiştim. "Sence şimdi ne konuşuyorlar?" Diye sordum bu sırada.

  "Bence Minho senden bahsediyor." Dedi ekrana bakarken Chan.

  Kalbim anında depar atmaya başlarken "Yok canım, öyle değildir." Diye mırıldandım. İçten içe ise doğru olmasını istiyordum.

  Chan kafasını iki yana salladı. "Kesinlikle senden bahsediyor. Hayatını göz önüne alırsak şu anda en iyi anlaştığı kişi sensin. Bu da senden gözlerini parlatarak bahsetmesini kaçınılmaz kılıyor."

  "Belki de kedisinden bahsediyordur. Onu çok seviyor sonuçta." Kendimi saçma sapan şeylere inandırıp umutlanmamaya çalışıyordum ama kafamın içinde dönüp dolaşan düşünceler çoktan benden bahsettiğine inanmıştı. Yani boşuna kürek çekiyordum. Chan ise hiç yardımcı olmuyordu.

  Chan kafasını bana dönüp konuşmaya başladı. "Kendine Minho'nun gözünden baktığını düşün. Biri hayatına giriyor, düzene sokuyor, sevdiğin şeyleri geri getiriyor ve yanlızlığını yok ediyor. O kişiye hayran olmaz mıydın? Benim gözümde bile sen saygı duyduğum birisin aslında. Burada seninle dalaştığıma bakma, Seungmin'e senden bahsederken sana aşık olduğumu düşünüp trip atıyor bana. Konu işin olunca kafan zehir gibi çalışıyor."

  Gözlerim şaşkınlıkla açılmıştı. Yandan bir şekilde sırıtıp bir şey söylemeye başlayacak iken ekrandaki görüntü ilgimi çekmiş ve yine oraya dönmüştüm. Jeongin elini dudaklarına bastırmış elini öpüyordu. Eliyle de diğer tarafı işaret ettiğinde Minho tereddüt ile kafasını sallamıştı. Ne yapıyordu bunlar?

  Chan yüzünü buruştururken "Cidden şu an sesi açmamak için kendimi zor tutuyorum. Böyle bir hareket yapmak için ne konuşuyor olabilirler ki?" Diye söylendi. Ona katıldığımı belirtmek için kafamı salladım. Orada garip şeyler dönüyordu.

  Sonunda Minho utanan gülümsemesi ile elini yüzüne kapatmış ve kendini geriye atmıştı. Jeongin ise kahkaha atıyor gibi görünüyordu.

  "Meraktan ağlayacağım şimdi." Ciddi ciddi gözlerim dolmuştu. Duygularım yine beni şaşırtmayarak son raddeye gelmişti. Nefeslerim de sıklaşmaya başladığında kendimi sakinleştirmek için gözlerimi kapattım ve beklemeye başladım.

  "Bir sorun mu var Jisung?"

  "İyiyim merak etme. Arasıra oluyor böyle." Arasıra değil Minho'nun yanındayken oluyor böyle.

  "Emin misin?" Dedi tereddütle. Bana inanmamış gibi duruyordu.

  Elimi geçiştirircesine salladım. "Eminim. Birazdan geçecektir zaten. Heyecanlandım sadece."

  Kaşları kuşkuyla kalkarken "Aniden mi?" Diye sordu. Cevap vermek yerine kafamı salladığımda gözlerini kısmış ve ekrana geri dönmüştü. Zaten bir kaç dakika sonra onlara ayırdığımız süre bitecekti. Direkt Minho'nun yanına gitmek istiyordum. Gidip onu bir daha yanlız bırakmayacağımı söyleyecektim. Sadece bir kaç dakika daha beklemem gerekiyordu.

~👨🏻‍⚕️~

Hmmmmm Jeongin ve Minho ne konuştular acaba hmmmmm 

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hmmmmm Jeongin ve Minho ne konuştular acaba hmmmmm
 

Psycho °Minsung° ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin