14. Bölüm : Minsung İlişkisi

4.9K 636 212
                                    

Minho'nun odasına girdiğimde kedisiyle dikkatlice ilgilendiğini gördüm. Kedisi için bir çok şey almıştık. Resmen bir yuva kurmuş sayılırdık. Minho bu odadan ayrıldıktan sonra restore etmeyi planlıyordum.

Gözleri bana odaklanırken hemen gülümsedi. "Bak Lino, Jisungie geldi."

Kocaman gülümseyip yanlarına ilerledim. Lino'nun tüylerini okşarken üstümde iki çift göz hissediyordum ama kafamı kaldırmaya cesaretim bile yoktu. Lino yavaşça elime sürtünürken Minho hayretle konuştu. "Her seferinde rüya görüyormuşum gibi hissettiriyor. Lino'nun benden sonra hoşlandığı ilk kişisin. Gerçi şu son bir ayda olan şeyler de rüyaymış gibi geliyor."

"Bazen bana da öyle geliyor. Yıllardır seni arıyordum ve hakkında bulabildiğim tek bilgi ölü olduğundu. Şimdi kanlı canlı karşıma benim hastam olarak çıktın. En güzeli de seni iyileştirebilmem sanırım." Kafamı kaldırıp yüzüne baktığımda gülümseyerek bana baktığını fark etmiştim.

"Benim için ise en güzeli sana dokunabilmek." Sakin ol Jisung. Nefes al Jisung. Kalp krizi geçirmeyi bırak Jisung. Kendine gel Jisung!

"Jisung iyi misin?" Minho telaşla gözlerime bakarken derin bir nefes verip başımı salladım. "Gayet iyiyim."

Minho kuşkulu gözleriyle bana baksa da çok takılmamış ve başka bir soru sormuştu. "Bugünkü seansımızda ne yapacağız peki?"

Omuzlarımı silkip "Bugün için bir şey ayarlamadım. Konuşuruz diye düşünüyordum. Tabi sen istersen yapacak bir şeyi şak diye bulabilirim." Dedim.

"Hayır!" Bir anda bağırınca şaşırarak ona baktım. O da kendine şaşırmış gibi görünüyordu. "Yani hayır. Sana bir şey sormam gerekiyordu zaten. İyi oldu yani."

Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Sonunda bastırabildiğimde "Pekala ne soracaktın?" Diye sordum.

"İnsan ilişkileri hakkında hiçbir fikrim yok. Dışarıda ne olup bitiyor onu da bilmiyorum. Bu yüzden aşk hakkında da hiçbir şey bilmiyorum." Derin bir nefes verip devam etti. "Annem bana aşkı şöyle betimlerdi; karşındaki kişi her şeyinmiş gibi hissettiriyorsa, onun yanındayken kalbin rahat durmuyorsa, midene tatlı ağrılar giriyorsa ve en önemlisi o yanından bir santim bile uzaklaştığında özlüyorsan aşık olmuşsun demektir."

Kafamı sallayıp "Sanırım bu konuda annene katılıyorum. Bazen bayıltacakmış gibi bir his bile verebiliyor." Dedim. Son cümlem tamamen kendim için geçerliydi. Bütün hücrelerime kadar titrediğimi hissediyordum. Tatlı bir işkence gibiydi.

"Ben... Ben sanırım böyle şeyler hissetmeye başladım... Ama bu bir kız değil." Dudaklarını bastırıp bana bakarken tepkimi bekliyor gibiydi. Ona gülümsediğimde yüzünü rahatlamış bir ifade ile değiştirdi. "Sen bana telefon verdiğinde biraz araştırdım ve insanlar sadece karşı cinsine böyle duygular besliyordu. O zaman ben neden böyleyim? Bazıları buna hastalık demiş. Yoksa bende başka bir hastalık daha mı var?"

Dediklerinden sonra anında kaşlarım çatılırken "Sosyal medyada gördüğün her şeye inanmamalısın. Bu bir hastalık değil içinde olan bir şey ve ben de senin gibiyim. Bir erkekten hoşlanıyorum." Dedim. Son cümlemi ona bir sır veriyormuşcasına fısıldayarak söylemiştim.

O da bana yaklaşıp fısıldayarak konuşmaya başlayınca beynimin error vermemesi için kendimi zorluyordum. "Bu hoşlandığın kişi bir ihtimal Hyunjin olabilir mi?"

Dediği şeyle kahkaha atıp geri çekildim. Kahkahalarım iki dakika sonra sönmüştü. Minho ise beni izlemeye devam ediyordu. Bir cevap bekliyor gibiydi. "Hayır tabiki! Biz sadece arkadaşız ve onun sanırım artık bir sevgilisi var."

Derin bir nefes verirken elini bacağıma yerleştirdi. İlgim ise tamamen oraya kaymıştı şimdi. "Oh iyi bari. Eğer hoşlandığın kişi o olsaydı iki katı vicdan azabı çekecektim sanırım. Onun hakkında konuşurken çok önem veriyor gibiydin. Ben de sen öyle deyince..."

Elimi omzuna yerleştirirken içten bir şekilde gülümsedim. "Arkadaşlar da birbirlerine önem verebilirler Minho~shi. Bu yüzden arkadaşların olmasını istiyorum zaten. Arkadaşlık hissi gerçekten mükemmel bir şey."

"Peki biz seninle arkadaş mıyız?" İste o kritik soru şimdi karşımdaydı. Sahi biz Minho ile ne oluyorduk şimdi? Hasta doktor ilişkisinden fazlaydı ama normal bir arkadaşlıkta değildi.

"Bilmiyorum desem?" Deyip dudaklarımı birbirine bastırdım. O da bizim ne olduğumuzu düşünmeye başlamış gibiydi.

Kaşları bir müddet çatıldıktan sonra bir anda gevşemiş ve bana dönmüştü. "O zaman bizimkisi Minsung ilişkisi olsun!"

Kaşlarım havalanırken "Min- ne?" Diye sordum.

"Min-sung. Minho'nun Min'i ve Jisung'un Sung'unun birleşimi. Bence çok tatlı oldu." Fark etmeden ship ismi oluşturan Minho'ya bakıp kıkırdadım. Gerçekten yeni doğmuş bir çocuk gibiydi. Hiçbir şey hakkında doğru dürüst bir bilgisi yoktu ama öğrenmeye çalışıyordu. Lisedeyken kendini soyutlamasaydı belki bir çok şey hakkında bilgi alabilirdi ama o zamanlar yanında olan bir Jisung'u yoktu.

Tanrım ne düşünüyorum ben!

Kafamı iki yana sallayıp kendime geldim. Bu sırada Minho bu hareketimi yanlış anlayıp "Beğenmedin mi?" Diye sormuştu.

"Hayır, hayır. Beğendim. Çok tatlı oldu hatta. Duvara yazmaya ne dersin?" Aferin Jisung çok güzel toparladın.

Gözleri anında parlarken "Olur!" Diye bağırmıştı. Sanırım haftaya bir daha boya getirmem gerekiyordu.

Haftayı düşünmem ile aklıma gelen şeyi hemen Minho'ya söyledim. "Haftaya hazır ol. Jeongin yanına gelecek. Bu ara biraz morali bozuk ve ben senin kafasını dağıtabileceğini düşünüyorum."

Merakla "Niye bozuk ki?" Diye sordu. Ona karşı bir empati kurabileceğini hissediyordum. Jeongin gibi o da yanlız büyümüştü. Sadece şartları farklıydı.

"Hayali bir arkadaşı vardı ama iki gün önce o kayboldu. Bu yüzden fazlaca üzgün ve kendini yanlız hissediyor. Belki ona bana bahsetmediğin şeyleri söylersin ve kafasını dağıtmış olursun. Olur mu?"

"Sen yanımızda olmayacak mısın?"

"Biraz yanlız kalmanızı istiyorum ama merak etme, ses olmadan kamera ile izleyeceğiz."

"Ya ona zarar verirsem?"

Elimi yukarıya kaldırıp güvence verircesine konuştum. "Ben Minho'yu tanıyorsam Jeongin'e karşı iyi bir yaklaşım tutar."

Kararsızca bana bakarken konuştu. "Jeongin kabul etmemiştir ki, benden korkmuş gibi duruyordu."

"Kabul etti."

Kesik nefesler vererek "Oh... Pekala. O zaman haftaya kadar kendimi alıştırsam iyi olacak." Dedi.

"Başaracağına adım gibi eminim." Emin olmadan yüzüne bakarken yapacağım şeyden etkilenmemesini umdum ve yanaklarından tutup onu kendime çektim. Anlına küçük bir öpücük bıraktıktan sonda koşturarak oradan çıktım.

Sakinleştirici iç Jisung!

~~~

İleride öyle bir sahne yazacağım ki ağzınız açık okuyacaksınız :D

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

İleride öyle bir sahne yazacağım ki ağzınız açık okuyacaksınız :D

Psycho °Minsung° ✓Where stories live. Discover now