Kafamı salladım. "Tamam o zaman. Gidip öğretmenler odasından çalışma defterimi alır mısın?" dediğinde kafamı salladım ve ayağa kalkarak sınıftan çıktım.

Boynum cidden çok acıyordu. Galiba damar atlamıştı. Öğretmenler odasına girdiğimde 12/B'den Ayberk ile karşılaştım. Ben hocanın defterini ararken onun bana baktığını hissedebiliyordum. Kafamı kaldırıp ona baktığımda gülümsedi. "Nasılsın?" diye sordu.

"İyiyim sen?" diyerek konuştum.

"Bende iyiyim." diyerek konuştu ve bana doğru gelmeye başladı. Hocanın defterini bulup öğretmenler odasından çıkacaktım ki önümü kesti.

"Çekilir misin önümden?" dediğimde güldü.

"Çekilmezsem ne yaparsın?" dediğinde geri bir adım atıp elimde ki deftere sıkıca sarıldım.

"Ağzınla burnunun yerini değiştiririm." diyen Sefa'nın sesini duyduğumda olduğum yerde dikleşip Ayberk'in arkasına baktım. Sefa kapıya yaslanmış duvara doğru bakıyordu. Ayberk sırıtarak arkasını döndü.

"Yüzünden anlaşıldığı kadarıyla bunu pek yapamazsın gibi duruyor. Çünkü seni iyi becermişler." dedi Ayberk.

Sefa güldü ve yaslandığı kapıdan ayrılarak ellerini cebine koydu. Daha sonra Ayberk'e doğru yaklaşıp konuştu. "Otuz adama karşı tek bendim ve onlar ancak bana bu kadarını yaptılar ama ben tek kişi olarak seni benimkinden beter ederim."

Ayberk, Sefa'ya sinirle baktıktan sonra onun omzuna çarparak öğretmenler odasından ayrıldı. Sefa da bana hiç bakmadan buradan çıkarken hızla onu takip edip yanında yürümeye başladım. "Ne oldu sana?" diye sordum.

"Konuşma." dedi ve hızla ilerleyerek sınıfa değilde aşağıya inmeye başladı. Ben ise arkasından bir süre baktıktan sonra sınıfa girdim ve hocaya defteri uzattım.

"Sefa neden dersten çıktı?" diye sordum, yan tarafımda oturan, Buse'ye.

"Hoca soru sorduğunda cevap vermedi ve uyumaya devam ettiği için hoca onu dersten attı."

Bir süre sonra zil çalınca herkes sınıftan çıkmaya başladı. Duygu sınıftan çıkmak üzereyken kolundan tuttum ve sırasına geri oturmasını sağladım. Sınıfta sadece biz ikimiz kaldığımızda konuşmaya başladım. "Sefa ve Hazar'ın neden küs olduğunu biliyorsun değil mi?" diye sordum.

"Evet." dedi ve dudaklarını birbirine bastırdı. "Hazar'ın geçen yıl bir sevgilisi vardı. Sanırım onu çok seviyordu. O kız da Sefa'ya aşık olmuş bir anda. Hazar da Sefa'nın bunu bilerek yaptığını düşünüyor. Ama Sefa sürekli bunu inkar ediyor. Yapmadım falan diyor. İki ay boyunca kendini eve kapattı. Sonra evden ilk çıktığı an çok tuhaftı. Artık çok sevdiği motorunu kullanmıyordu. Sürekli simsiyah giyiniyordu. Bizimle asla konuşmuyordu. Yani sürekli espri yapan çocuk hiç gülmüyordu bile. Bence fazla abartılıydı. Hazar ile küstüğü için bunu yapması bence saçmaydı. Bir kız için yıllardır süren arkadaşlıklarını mahvettiler. Sürekli kavga ediyorlar işte." diyerek konuşmasını sonlandırdığında kafamı salladım.

"Bence başka bir şey var." diyerek konuştum.

"Ne gibi?" diye sordu.

"Bilmiyorum ama bence başka bir şey için bu hâldeler. Bence ikisi de arkadaşlıklarını bir kız için basitleştirecek kadar akılsız değiller." dediğimde kafasını salladı. O anda zil çalmıştı.

"Diğer ders beden ve biz beden dersinde Ozan ile konuşalım." dediğinde kafamı salladım.

"Ama kimse bilmesin." dediğimde kafasını salladı.

Hoca da dahil herkes sınıfa girdiğinde hoca ders anlatmaya koyulmuştu ki Murat yine susmayı tercih etmeyip konuştu. "Hocam yine mi ders işleyeceğiz?" diye sordu Murat.

"E normal olarak evet." dedi hoca.

"Bence işlemeyelim."

"Buna sen mi karar veriyorsun Murat?" diye sordu hoca.

"Şimdi hocam şöyle düşünün. Öğrenci olmazsa kime ders anlatacaksınız?" diye sordu Murat. Hoca sessiz kalıp sesli bir nefes aldı. "Yani öğrenci sizi dinlemezse öğretmenin ne anlamı kalır?"

"E o zaman dinle yavrum." dedi hoca bıkkınlıkla.

"Ama hocam cidden bazen ders ders çok sıkılıyoruz. Dinleme hevesimiz kalmıyor. Biraz daha eğlenceli işleyebiliriz dersi." dedi Mert.

"Söyle o zaman Mert. Dersi nasıl eğlenceli işleyebiliriz."

"Değerli düşüncelerini alalım, Mertço!" dedi arkasında oturan, Melih.

"Hocam Sefa espri yapsın ders eğlenceli geçer." dediğinde hepimiz Sefa'nın sırasına doğru döndük. Boynumun ağrısıyla maalesef tüm bedenimi ona doğru çevirmek zorunda kalmıştım.

Herkes Sefa'ya bakarken Sefa kafasını sıraya yaslamıştı. İsmini duyup bile kafasını kaldırmamıştı. "Sefa?" diyerek konuştu Selin.

"Konuşmayın benimle." dedi ve hırkasının şapkasını kafasına geçirdi. Hepimiz önümüze dönerken hoca da bize bıkkınlıkla bakıyordu.

"O zaman derse devam ediyorum." dedi hoca.

"Ocağım söndü, bu nasıl bela!" diyerek şarkı söyleyince Umut, hoca defteri sertçe masaya koydu. "Hocam hemen şey etmeyin."

"Örtmenim örtmenim sakin ol sinirlerine hakim ol." diyerek şarkıyı değiştiren Ozan'a güldük.

O anda zilin çalmasıyla hoca sınıftan çıkarken biz de soyunma odasına indik. Duygu ve ben giyindikten sonra soyunma odasından ayrılıp Ozan'ı bulmaya gittik. Erkekler soyunma odasından çıkan Ozan ve Salih'i gördüğümüzde hızla yanlarına gittik. "Ozan konuşabilir miyiz?" diye sordu Duygu.

"Tamam." dedi ve Salih yanımızdan ayrılırken biz de spor salonuna girdik. Sefa herkesten önce gelmişti ve basketbol oynuyordu. Tribüne geçip oturduk. "Ne oldu kötü bir şey mi? Yoksa Befo benden ayrılacak sizi mi gönderdi? İyi de ben bir şey yapmadım ki. Ben çok seviyorum onu. Gidin söyleyin asla ayrılmam ondan. Sebebi neymiş peki? Yani tam olarak neden benden ayrılmak istiyormuş? Sevmiyormuymuş artık beni?"

"Ozan!" diyerek susturdu onu Duygu. Ben ise onun bu hâline gülüyordum. "Ağzımızdan öyle bir şey çıktı mı?"

"Ha evet tamam. Devam edin. Ne oldu?" diyerek 'u' dönüşü yaptı Ozan.

"Sefa ve Hazar ile ilgili." dedim.

"Onlar sadece bir kız için mi düşman gibiler?" diye sordu Duygu. "Hani Hazar'ın sevgilisi Sefa'ya aşık olmuştu falan."

"Aslında bende tam bilmiyorum. İkis de de bana hiçbir şey anlatmıyor. Ama bu durum bence saçma. Bir kız için asla küsmezler bence." dediğinde kafamızı salladık. "Bilmiyorum yani. Bu sorunun yanıtı bende değil Salih'te olabilir belki."

"Niye Salih?" diye sordum.

"Salih, sınıfta herkesin sırrı olan kişi." dedi Duygu.

"Herkesin sırrı olduğunu nereden biliyorsun, Duygu?" dedi Ozan. "Adam o kadar iyi ki sır konusunda, kimin sırrı var bilinmiyor." Belki Hazar ve Sefa arasında dolaşan duygularımdan Salih'e bahsedebilirdim.

"Tamam teşekkürler." dedim ve Duygu ile birlikte onun yanından ayrılmak üzereydik ki Ozan yine konuştu.

"Ama Hazar'ın kardeşinin ölümünden sonra Sefa kendini eve kapattı."

^^^^^

Oylamayı unutmayın canlar.

LİSE SAKİNLERİ SERİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin