32.BÖLÜM (YAYLA)

Začít od začátku
                                    

"Hadi çıkıyoruz." dedi Güney amcam ve kapıya yöneldi. Ardında biz çıktık. "Miniğim iyi misin? Rengin soluk sanki? Hasta mısın?" dedi. "Bilmem. Kendimi iyi hissediyorum. Belki yeni uyandığımdandır." dedim.

Yarım saatlik bir yolculuktan sonra çok güzel bir yaylaya gelmiştik. Etraf yemyeşildi. İnsanın ruhunu temizleyen tazeleyen bir havası vardı.  Yanımızdan geniş bir göl ve 50-60 metre ilerimizde evler vardı.

"Burası gerçekten çok güzelmiş." dedim etrafı incelerken.

"Kızım istersen biz sofrayı kurana kadar siz de dolaşın." dedi annem. Cevap bekler gibi abimlere bakınca onayladılar ve etrafı dolaşmaya başladık. Dengiz, Deniz, Erim, Kerim abim bize katılmamıştı. Kıçlarını yormasınlar tabi. Hem etrafı gezip hem de temiz havayı içime çekiyordum. Yürümeye devam ederken kafama bir şey bırakıldı. Kim bıraktığına bakınca Kaan abim olduğunu gördüm. "Umarım kafama hayvan bırakmamışsındır." dedim.

"Bilmem bak da gör." dedi. Elimi kafa atınca bunun papatyadan yapılma bir taç olduğunu anladım. 

"Bunu yapabileceğini bilmiyordum." dedim.

"E bizde bir şeyler bilelim değil mi?" dedi Kaan abim. Gülerek kafa salladım.

"Hadi kahvaltı hazır olmuştur. Dönelim." dedi Araz abim. Döndük hep beraber annemlerin yanına.

"Kızım kafandaki taç ne de güzel olmuş." dedi annem.

"Kaan abim yaptı." dedim. 

Beraber yapılan kahvaltının ardından iyice yayılmış yere uzanmışken babaannemin sesi geldi.

"Hayde kalkun hayvanlarıma bakacağuz." dedi ve beni, Dengiz'i, Deniz'i ve Erim'i peşine takıp kümeslere doğru gitmeye başladı.

"Bakın uşaklar. Şurada yem var, iki kişi onları beslerken iki kişi kümesteki yumurtaları alsın. Bende arka taraftaki ahır da olan iki kuzuyu besleyeceğum. Tamam mi?" dedi. El mahkum kafa salladık. 

"Aslı senle Dengiz yumurtaları alın bizde besleyelim." dedi Deniz. Kafa salladık ve tavukların dışarı çıkmasını beklemeye başladık. Hepsi çıkıp yem yemeye başladığında bizde Dengiz ile yumurtaları aldık. İşimizi bitirip çıktığımızda tavuklar bizi elimizde yumurtalarla gördüler. Dengiz ile birbirimize baktık. Tavuklar bize doğru gelmeye başlayınca Dengiz ile aynı anda elimizde yumurtalarla koşmaya başladık. 

"Ah tavuk kardeşler, bakın siz daha iyisini yapın diye alıyorum ben bu yumurtaları. Neden kızıyorsunuz?" diye tavukları ikna etmeye çalışan Dengiz'e göz devirip koşmaya devam ettim.

"Salak mısın oğlum? Ne konuşuyorsun? Sanki anlayacak?" dedim.

"Sus belki anlar. İkna olur." dedi. Elimdeki yumurtaların biri düşünce tüm tavuklar dikkatini bana verdi. Hepsi birden gaklayıp bana doğru gelmeye başladılar. "Allah Allah vallahi bunlar beni yiyecek. Anne, baba, abi! Kızınız tavuklara yem oluyor yardım edin." diyerek koşmaya devam ettim. Deniz ve Erim ise yardım etmek yerine sadece gülüp videoya çekiyorlardı. 

Sesimi duyan abilerim ayağa kalkmış bize doğru geliyorlardı. Hızlıca yanlarına gidip arkalarına geçtim. "Gönderin şunları ölmek için çok gencim." dedim hızlı hızlı nefes alıp verirken. "Tamam meleğim. Bekle yolluyoruz." dedi Ayaz abim. Birkaç dakika sonra abimler tavukları göndermişti. Bende rahat bir nefes almıştım. 

"Ah bir an şu gencecik halimle ölüp gideceğimi sandım." dedim.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Tavuklardan kurtuluşumdan sonra dedemle beraber balık tutmak için göle gelmiştik. Dedem oltaları hazırlarken bende manzaranın tadını çıkarıyordum.

ÖZ AİLEMKde žijí příběhy. Začni objevovat