20.BÖLÜM (SAHİL)

Start from the beginning
                                    

''Kız delirdin mi ne diye kendi kendine sırıtıyorsun?'' dedi Demir abim. Sırıttığımın daha yeni farkına varıp yüzümü düzlettim.

''Hiç aklıma bir şey geldi de ondan.'' dedim.

Kaan abim beni kolunun altına alıp ''Ne geldi de böyle sırıtıyorsun?'' ne abarttınız be. Madem bu kadar abarttınız sizi biraz kızdırmaktan zarar gelmez herhalde.

''Şey ya. Geçen gün gördüğüm şu aşırı yakışıklı ve kaslı çocuğu düşünüyordum. Görüyor musunuz onu düşünmek bile gülümsememe yetiyor.'' dedim sırıtarak. Şimdi hepsi bana öyle bir baktı ki tırsmadım desem yala olur.

''Ne nerede ki yakışıklı?'' dedi Aras abim sinirle soluyarak.

''Kim, bana isim ver ?'' dedi Poyraz abi.

Yüz ifadelerini görmeniz lazım. Böyle sevdiği kuşu başka kuşla uçarken görmüş gibi. Bir dakika bu çok saçma. Harbi bu benzetme nerden aklıma geldi. Bir de konuyla alakası olsa içim yanmazdı. 

''Söyle de gidip o aklına giren yakışıklının yakışıklılığını alalım.'' dedi Ayaz abim.

Dayanamayıp kahkaha atmaya başladım. ''Sadece ne kadar zeki olduğumu düşünüyordum.'' dedim. Bana ilk uzaylı görmüş köylü gibi baktılar sonra gülmeye başladılar.  

''Ne yani ben zeki değil miyim gülere bunu mu ima ettiniz?'' sonra bana bana tek gülmeyen kişi olan Poyraz abinin yanına gidip oturdum. Hala ona karşı pişman olsam da şuan en mantıklı seçenekti.  

''Hah bakın sizin aksinize burada beni anlayan biri var.'' dedim yalancı bir kızgınlıkla.

''Güzelim hiç olur mu öyle şey? Biz sadece bir an şaşırdık. Öyle olunca da böyle oldu.'' ne dediğini anlayan bir kul açıklayabilir mi?

''Araz abimi anlayan biri bana Öyle olunca da böyle oldu cümlesini açıklayabilir mi çünkü benim translate bu cümleden sonra arza yaptı.'' dedim hepsi gülmemek için kendini sıktı çünkü gülerlerse ne olacağını iyi biliyorlardı. 

''Öyle mi küçük hanım? O zaman bundan sonra yemekten önce canınız çikolata çekti mi size alacak başka birine ihtiyaç duyacaksınız.'' dedi tabi bende 360 derece dönü yaparak Poyraz abinin yanından kalktım ve Araz abimin kucağına çöktüm. Başlasın yağcılık şov.

''Oy benim en yakışıklı, en kaslı, en muhteşem abim sen beni yanlış anladın. Benim demeye çalıştığım şey senin o muhteşem dilini benim bu gelişim göstermemiş dilim anlayamadı ondan yani yoksa sen muhteşem anlatın kendini.'' dedim ve yüzünün her yerine öpücükler koyuyordum ta ki kolları arasından alınana kadar. Kim olduğuna baktığımda Poyraz abi olduğunu gördüm. Kaşlarını çatmıştı yine.

''Hadi geç oldu yarın okulun var.'' dedi bende bakışlarından tırsıp kafamı salladım. Vallahi bir değişik bir değişik anlatamam. 

Hepimiz ayaklanmıştık. Kaan abinin arabasına doğru hareketlenmiştim ki bir beni kolumdan tutup tam tersi yöne çekti. Kim olduğunu anladınız. Poyraz. . . 

''Miniğim benimle siz kendiniz gidin.'' deyip cevaplamalarını beklemeden beni de tutup yürümeye başladım.

''Arabayı biraz uzağa park ettim. Yorgunsan seni taşıyayım.'' dedi. Sadece kafamı olumsuz anlamda salladım. O da ağızda bir şeyler geveledi ama duymadım.

Sessizce arabaya doğru yürüyorduk. Ta ki o iğrenç sesi duyana kadar. Geçmişime gömdüğüm o acı ve iğrenç şey tekrar gün yüzüne çıktı. Olduğum yere çivilendim. Sanki yine o gündeymiş gibi vücudum titremeye başladı.

ÖZ AİLEMWhere stories live. Discover now