uyuşturucu mu kullanıyorsun?

124 9 3
                                    

Duru'dan
Okul bitmişti ve sınıftan çıkmış bahçede Gönenç'i bekliyordum. Okul, öğrencileri Uludağ tatiline götürecekmiş. Bir haftalığına. Bu çok güzeldi. Hem bizde güzel bir şekilde stres atmış olurduk. Ben böyle derin düşüncelerimle boğuşurken önümden Yağız geçti. Gönenç'le nasıl tekrardan konuşmaya başladıklarını merak ediyordum.
"Yağız!" Seslendim ama duymamıştı. Peşinden gittim. Spor salonuna doğru gidiyordu. İçeri girdi ve malzeme odasına girdi. Kapının önünde durdum.
"Koça gidip neler söyledin?"diye bağırdı biri. Kafamı hafifçe eğdim. Bu müdürdü. Neden bağırıyordu Yağız'a?
"Basket takımında olmak istemediğimi sana söylemiştim. Gidip aynısını koça söyledim."
"Sen beni rezil etmeye mi çalışıyorsun? Sırf senin için kurdum o takımı."
"Kurmasaydın o zaman."
"Gönenç'i bile yenemedin."
"Gönenç ve ben farklı takımlardayız ve aynı okulu temsil ediyoruz."
"O çocuğun durumunu biliyorsun değil mi? Buna rağmen onu yenemedin. Onu hiç geçemedin. Belki bir iki kere. O da güçsüz, nefessiz kaldığı zamanlarda. Koç bana herşeyi söylüyor. Zannetme ki hiç birşeyi bilmiyorum." Neyden bahsediyorlardı? Gönenç'e ne olmuştu?
"Hasta olan bir çocuğu yenememek senin gururunu zedelemiyor mu?" Ne hastası?
"Hayır. Ama gururumu zedeleyen şey senin çocuğun olmak."
"Ne?!" Babası elini hızlı bir şekilde kaldırdı ve o an hızlıca yanlarına gittim.
"Yağız!?"dedim. İkisi de şaşkınca bana baktılar. Babasının eli havadaydı.
"Midye yiyecektik. Her yerde seni arıyorum."dedim. Sonra da babasına selam verdim. Elini hızlıca indirdi ve üstünü sirkeleyip odadan çıktı.
"Sen.. konuşmaların ne kadarını duydun?"
"Sizi takip ettim."
"Yani hepsini mi duydun?" Kafamı salladım.
"İyi misin?"
"İyiyim."dedi.
"Gönenç'in ne hastalığı var? Siz neyden bahsediyordunuz?"
"Bir hastalık değil. Bir zamanlar çok üşütmüştü Gönenç, o zaman onun takımını ve onu yenememiştim. Ondan bahsediyor."
"Nefessiz kalıyor dedi baban ama. Ben üşüttüğümde hiç nefessiz kalmadım."
"O kaldı işte. Boşver sen."
"Buna inanacağımı mı sandın? Bana anlatır mısın ortada ne dönüyorsa?"
"Bunu sana en iyi Gönenç anlatır Duru. O yüzden beni bu işe karıştırma. Midye sözüm olsun."dedi ve yanımdan koşarak uzaklaştı. Neler oluyordu şu an? Gönenç bana neyi açıklayacaktı? Ne hastalığı?
Spor salonundan çıktım ve Gönenç'i aradım.
"Duru neredesin?"
"Gönenç spor salonunun önündeyim. Çabuk gel lütfen."dedim telefonu kapattım.
Gönenç gelmişti. Nefes nefese kalmıştı.
"Bir şey mi oldu?"
"İşin var mı?"dedim direkt.
"Neden? Şu an beni korkutuyorsun."
"Seninle bir şey konuşmam lazım. Daha doğrusu senin bana bazı şeyler söylemen gerek."
"İşim yok. İstersen arabama geçelim."
"Olur."dedim ve hiç konuşmadan okuldan çıktık.

"Ne konuşmak istiyordun?"dedi. Uygun bir yere arabayı yanaştırmıştı.
"Okul çıkışında Yağız'la karşılaştım."
"Yani?"dedi.
"Babasıyla tartıştı. Ve basketbol konusunda ona bağırdı. Yağız'a hasta çocuğu bile yenemedin dedi. Ve o hasta çocuk olarak senden bahsetti. Senin bana anlatmak istediğin bir şey var mı?"
"Hasta mı?"
"Bana soruyla cevap verme Gönenç. Ben senin kız arkadaşınım. Benden niye bir şey saklıyorsun?"
"Senden bir şey saklamıyorum."
"O zaman neden Yağız'ın babası öyle dedi. Senin bir hastalığın olmasa öyle bir şey der mi?"
"B-Ben bilmiyorum."
"Gönenç kekeliyorsun. Lütfen bana ne olup bittiğini anlat. Ayrıca Yağız bana Gönenç sana her şeyi anlatır dedi. Demek ki bir şey var. Olmasa anlatır demezdi sonuçta."
Gönenç'ten
"O zamanlar hastaydım sadece. O yüzden diyordur illaki."
"Ne yani? Bu kadar mı sadece? Bana güvenmiyor musun?"
"Güveniyorum Duru. Sen benim kız arkadaşımsın."
"O zaman?" Şu an çok kötü bir şekilde köşeye sıkışmıştım.
"Ben.."
"Anlat Gönenç."
"Benim bir hastalığımın olduğu doğru Duru."
"Ne hastalığı? Ciddi mi?"
"Lütfen ben konuşayım sonra sen konuşursun." Yavaşça kafasını salladı.
"Ben yaklaşık iki yıl önce bir doktora gittim. Nedeni ise antrenmanda, okulda, evde sürekli başım dönüyordu, kusuyordum, ellerim titriyordu. Yemek yiyemiyordum çünkü kusmam geliyordu. Bir doktora göründüm ve bana birden fazla test yaptılar. Sonucunda beynimde bir tümör olduğu tespit edildi."
"Ne?"dedi sadece. Devam ettim.
"Bu durumu ailemden arkadaşlarımdan hep sakladım. Çünkü geçer diye düşündüm. Tedavisi vardı sonuçta. Ama benim için bir tedavisi olmadığını daha sonra öğrendim."
"Te-Tedavisi yok mu? Sen ne diyorsun?"
"Okula yaklaşık bir hafta gelmemiştim hatırlarsan. O zaman işte hep annemle vakit geçirdim."
"Neden? Şu an beni çok korkutuyorsun Gönenç."dedi. Gözyaşı gözünden usulca süzüldü.
"Hastalığımın tedavisi yok Duru ve sadece 3 ayım var."
"Şu an ne saçmaladığının farkında mısın?!"dedi bağırarak.
"Bunu bende ilk öğrendiğimde doktora aynı böyle bağırdım. Gidip başka doktorlara görüneceğimi söyledim. O da istersen ben sana doktor bile önerebilirim, ama değişen bir şey olmayacak dedi." Elimi tuttu.
"Gönenç.." Ağlıyordu.
"Seninle bu yüzden bir ilişki yaşamak istemiyordum çünkü arkamda enkaz bırakmak istemiyordum. Üzüleceğini biliyordum. Ama senin bir başkasıyla da olmanı istemiyordum. Ben gerçekten hayatımın kalan zamanında seninle, ailemle ve arkadaşlarımla olmak istiyordum."
"Gözaltlarının öyle olmasının sebebi bu muydu?"dedi gözaltlarıma dokunarak. Kafamı salladım. Hıçkırmaya başladı. Ellerini ellerimden çekti ve yüzüne siper etti.
"Biliyorum şu an kafan çok karışık. Sana gelmiş sadece üç ayım kaldı diyorum. Bu çok saçma. Ama emin ol sana bunu demeyecektim bile. Sadece sizinle kalan zamanımı geçirip gidecektim. Ama daha sonra Yağız sürekli demem için ısrar etti. Senin kız arkadaşım olduğunu ve bilmeye hakkın olduğunu söyledi."
"Annene ve babana niye söylemiyorsun? Onlarında bilmeye hakkı var."
"Sen böyle bir tepki verdiysen onlar nasıl olur sence? Annemin üzülmesini istemiyorum Duru. Senin de istemiyordum ama senden sır saklamak da istemiyorum. Bu yüzden sana söylemek istedim."
"Başka doktorlara görünebilirsin Gönenç. Başka doktora git. Ha?" Saçını okşadım.
"Sana dedim ya Duru, değişen bir şey olmayacak."
"Nasıl olmayacak ya?! Tedavisi var dedin. Neden sen de bu tedavi işe yaramıyor?!"
"Duru sakin ol lütfen."
"Sen üç ay sonra öleceksin ve bana sakın olmamı mı istiyorsun? Çıldırdın herhalde. Şu an ne yaşadığımın farkında mısın? Sevdiğim kişi ölüyor. Ne yapma mı bekliyorsun? Tamam o zaman falan mı diyeyim?!"
"Böyle bir şey mümkün değil desen bile değişen bir şey olmayacak Duru. Ben yine üç ay sonra-"
"Tamam sus. Duymak istemiyorum."dedi ve arabanın kapısını açtı.
"Nereye?"
"Eve gideceğim."
"Ben seni bırakırım."
"İstemiyorum. Sen de taksiyle git. Başın dönerse kötü olur."
"Gerek yo-"
"Lafımı dinle ve taksiyle git lütfen."dedi ve arabadan inip yürümeye başladı. Bunu Duru'ya söylememeliydim. Arabayı çalıştırdım ve yavaşça onu takip ettim. Beni fark etsin istemiyordum. Şu an bu anlattıklarıma inanamıyordu. Ben de inanamamıştım. Cebinden telefonunu çıkardı. Ekrana bakıyordu sadece. Galiba biri arıyordu. Hiç cevaplamadan cebine geri koydu. 10 saniye sonra benim telefonum çaldı. Arayan Elif'ti.
"Efendim Elif?"
"Duru senin yanında mı? Aradım ama cevap vermedi."
"Yanımda değil biraz uzağımda sadece."
"Ne? Ne diyorsun Gönenç?"
"Boşver. Ne oldu sen neden aradın Duru'yu?"
"Benimle beraber elbise bakacaktı."
"Neden? Düğün mü var?"dedim.
"Gerçekten çok eski kalmışsın sen ya! Hayır. Emre'yle yemeğe çıkacağım. Sana da tavsiye ederim Duru için. Hadi ben kapatıyorum."dedi ve gerçekten de kapattı.
"Ben de seni yemeğe çıkartmalı mıyım Duru?"dedim.
"Ben alıştım biliyor musun hastalığıma? Artık sıra sende."dedim ve arabayı eve doğru sürdüm. Duru'nun saçma sapan bir şey yapmayacağını bildiğim için onu orada bıraktım. Kafasını toplamalıydı.

"Duru nerede?"dedi Aras. Evime gelmişti.
"Bilmem."
"Acaba siz sevgili olmasa mıydınız?"
"Ne saçmalıyorsun yine?"dedim.
"Bence arkadaşken birbirinizden daha çok bir haberdiniz."
"Her zaman aramak zorunda değilim sonuçta. Değil mi?"
"Neyse. Ben arayayım bari." Bir şey demedim. Arasın.
"Kızım neredesin sen?"dedi. Telefonu hoparlöre aldı.
"Ne oldu Aras?" Sesi çok durgun çıkmıştı.
"Bir şey yok da merak ettim sadece. Gönenç burada sen yoksun."
"Onun olduğu her yerde olmak zorunda mıyım?"dedi bir anda. Şaşırmıştım ama haklıydı da. Aras'a baktım. Çok şaşkındı.
"Değilsin tabii. Sen iyi misin? Niye sesin acayip geliyor?"
"Bir şey demeyeceksen kapatıyorum."dedi.
"Yanına geleyim mi?"dedi Aras.
"İstemiyorum. Görüşürüz."dedi ve kapattı.
"Bugün gayet iyiydi okulda. Neden böyle oldu buna?" Cevap vermedim.
"Sen niye geldin?"dedim.
"Nasıl yani?"
"Niye geldin diyorum?"
"Öylesine. Ayrıca bana anlatacakların vardır diye düşünüyorum. Duru sana bir şey anlatmadı mı yani?"
"Anlatsa da sana anlatmak zorunda değilim kardeşim."
"Öyle olsun."
"Bir şey yer misin?"dedim ayağa kalkarak. Ama o an başım dönmüştü. Gözlerimi kapattım ve derince nefes aldım.
"Ne var yemek olarak?" Gözlerimi açtım.
"Hiçbir şey. Ama sipariş verebiliriz."
"Sen bu aralar bayağı dışarıdan yiyorsun. Normalde yemezdin."
"Yapmaya üşeniyorum. Ayrıca yapmak da istemiyorum."
"İstersen ben yapayım?"dedi.
"Ben çok açım yapmanı bekleyemem."dedim.
"Ne yiyeceğiz o zaman?"
"Bilmiyorum bir şey sipariş et işte."dedim ve odama koyduğum ilaçlarımı içmeye başladım. Bugün ilaçlarımı biraz geç içmiştim. Ve bu yüzden ellerim titriyordu.
"Bu ilaçları neden içiyorsun?" Hızlıca son ilacımı da içtim ve çekmeceye koydum.
"Başım döndü biraz o yüzden."
"Başın döndü ve bu kadar ilaç mı içtin?"
"Hepsini içmedim. Sen neden geldin odama?"dedim odadan çıkarken.
"Lahmacun yiyelim diyecektim."
"Olur. Söyle hemen."dedim.
"Tamam." Koltuğa oturdum. Aras gerçekten bu sefer öğrenecekti. Ve ben korkuyordum.
"Siparişi verdim."dedi.
"Tamamdır." Yanıma oturdu.
"Bir şey diyeceğim; sen hap mı kullanıyorsun?"
"Bazen evet. Herkes kullanır zaten. Sen hasta olduğunda ilaç içmiyor musun?"
"içiyorum tabii de, ben o anlamda demedim. Sen.. uyuşturucu mu kullanıyorsun?" Öksürmeye başladım.
"Ne?! Saçmalama Aras! Ne uyuşturucu kullanması ya!" Yağız'ın dediği doğruymuş. Gerçekten benim uyuşturucu kullandığımı düşünüyormuş.
"Gözaltın çok morarık ve seni her gördüğümde ilaç içiyorsun. Seni görmeye geldiğimde de her yer kusmukluydu. Ve nefes alamıyor gibiydin."
"Ben.. o gün..dedim ya cam açık uyudum. Hepsi bu. Uyuşturucu falan da içmiyorum gerçekten yuh sana Aras!"
"Bence şüphelenmekte haklıyım."
"Her gözaltı morarık olan uyuşturucu mu kullanıyor? Sen salak mısın?"
"Sen bir gariptin ama. Okula da gelmiyordun, sanki hayata küsmüş gibiydin." Sinirden gülmeye başlamıştım.
"Koçtan iznimiz vardı dinlenmek için. Bu yüzden gelmedim okula. Normalde gelen biriyim zaten."
"Neyse konuyu kapatalım. Uyuşturucu içmediğini öğrendim bu bana yeter."

Özel Alança Lisesi (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now