hastaneye gidelim mi?

174 9 2
                                    

Aras'tan
Bugün pazar günüydü ve ben de Gönenç'e sürpriz yapacaktım. Sonuçta yarın onun yan dairesine taşınıyordum. Ama sadece 1 hafta. Her neyse. Cebimden evin anahtarını çıkardım. Kapıyı açtım ve içeri girdim. Ses çıkmadığına göre hâlâ uyuyordu. Montumu fortmantoya astım ve ellerimi yıkadım. Daha sonra Gönenç'in odasına girdim. Girdiğim an gözlerim iri iri açıldı. Her yer peçete doluydu. Ve leğen gibi bir şeyin içinde kusmuk vardı. Ööggg! Kusacağım şimdi. Abi ciddi misin ya?! Hemen camı açtım. O da leş gibi kokuyordu. Gönenç'in yanına gittim. Dürttüm.
"Uyan çabuk. Olm sana bir sürpriz yapayım dedim içine ettin ya." Mırıldanıyordu.
"İyi misin sen?" Alnına tuttum.
"Ateşin de yok gibi."
"İlacımı ver."dedi sessizce. Sesi çıkmıyordu herhalde.
"Ne? Neyi vereyim?"
"İ-İlacımı."
"Nerede?" Eliyle yatağının yanındaki komidini gösterdi. Oha!
"Lan hepsini mi?" Kafasını salladı. Suyu aldım ve yavaşça ilaçları içti.
"Göz altlarında mor. Sen bu ilaçları niye içiyorsun?"
"Midem bulanıyor. Bir de uyuyamıyorum. O yüzden."dedi halsizce.
"Yaklaşık 12 hap ta miden ve uykun için mi?"
"Başka şeyler de var işte bilmiyorum. Konuşturma beni midem bulanıyor."
"Hastaneye gidelim mi?"
"Gerek yok."dedi. Zaten ancak ölüm döşeğinde olsa evet der gerizekalı.
"Ne yapmam lazım şu an? Bir şeye ihtiyacın var mı?"
"İlaçları içtim geçer ağrılarım şimdi. Sadece peçeteleri topla. Bir de şu kusmuğu al şuradan daha çok midem bulanıyor."
"Ufff ya! Cidden bunu ben mi temizleyeceğim? Temizlikçi çağırsak?"
"Sadece şu kusmuk için mi temizlikçi çağıracağız? Saçmalama istersen." Peçeteleri hızlıca leğen gibi şeyin içine attım. Ayy Allah'ım!
"Bana dua et bir b*k biliyorsan. Kim senin bu leşlerini toplardı ben olmasam?"
"Sağ ol."dedi. Oha! Bu çocuk hasta olunca çok iyi biri olurmuş. Şu an öyle çünkü.
"Senin hep böyle hasta ol bence."dedim.
"Niye lan?"
"Çünkü normalde bu lafı deseydim kaç yıllık arkadaşımsın lan topla işte derdin."
"Şu an da aynısını derim. Kaç yıllık arkadaşımsın lan topla. Bak dedim."
"Vazgeçtim hasta da olma. Çünkü yine aynı b*ksun. Sen en iyi Duru'nun yanında böyle nazik süt dökmüş kedi gibi oluyorsun."
"Aras?"
"Ne var?"
"Sus. Lütfen sus kardeşim. Anahtarımı verdiğime pişman etme beni."
"İyi be tamam." Gözlerine baktım. O kadar çok mordu ki gözaltıları. Anlatamam. Sanki günlerce uyumamış gibi. Renginde gitmişti. Ay ne oluyor kardeşime? Ateşi de yoktu ama. Ufff. Ne?! Dudakları da mordu.
"Gönenç?"
"Hı?" Şu an gözlerini kapatmış dinleniyordu. Yatakta hafif doğrulmuş bir şekilde.
"Senin dudaklarında mor. Gerçekten iyi olduğuna emin misin? Ben korkmaya başladım."
"Korkma Aras. Ara da oluyor bana. Uyuyamadığımı biliyorsun."
"Evet biliyorum ama şu an neden dudağının mor olduğunu bilmiyorum. Uyuyamadığın için dudağın mı morlaştı şimdi? Bence altında yatan başka bir şey var."
"Hayır yok. Hadi işine devam et sen."
"Okey."dedim pek inanmasam da. Ama gerçekten şu an ki hâli normal değildi ya!. Neyse. Emre'ye sorarım belki. Ya da Yağız'a. Önemsemiyor gibi gözüküyor ama Duru'yu ve Gönenç'i çaktırmadan koruyor şerefsiz. Hem belki barışırlardı bu vesileyle. Olabilirdi yani. Umarım olurdu.

"Sen daha iyi misin?" Öğlen olmuştu ve Gönenç yaklaşık yarım saat önce uyanmıştı.
"İyiyim iyiyim."
"Kahvaltı yapmak ister misin, yoksa miden bulanır mı?"
"Bulanmaz ya yiyelim. Ne yiyeceğiz?"
"Mideni yine de bozmayacak şeyler yapalım. Mesela yumurta ye. Zeytin falan ye."
"Aras. Bu benim başıma ilk defa gelmiyor. Bana ne iyi geliyor ne gelmiyor biliyorum."
"O zaman sen söyle ne yiyebilirsin? İlk defa böyle bir şeyle karşılaştım olm ben nereden bilebilirim?"
"Neyse tamam. Sıradan bir kahvaltı yapalım işte. Normal yani."
"Tamam. Sen normalde ne yiyorsun  söyle bana."
"Ben kahve içiyorum aslında. Biraz ayılmak için. Sonra da bir şey yemiyorum. Aç olmuyorum."
"Bu ilaçlar tok tutuyor galiba seni. Çünkü sen iştahlı birisin."
"Galiba. Sen kahvaltı yaptın mı?"
"Ben de kahve içerim. Senin o şeylerini temizledim ya mide kalmadı bende."
"Zorluk nedir öğren işte."
"Bu ne iğrenç bir zorluk lan?! Ayrıca bana göre bu bir zorluk değil de neyse."
"Filtre kahve yapıyorum o zaman."dedi dediklerimi hiç umursamadan.
"Yap."dedim.
"Okula gelecek misin yarın?"
"Bilmem. Belli değil. Belki sınavlara girmek için gelirim sadece."
"Zaten bu hafta sadece sınavlar için okula gidilecekmiş."
"Tamam gelirim o zaman."
"Senin okuldan iznin bitmedi mi? Bayağı oldu bence."
"Kendimi kötü hissettiğim için gitmiyorum sonuçta. Bilerek değil yani."
"Orası öyle de. Ne bileyim işte. Okul sensiz olmuyor. Bir boşluk var sanki."
"Bana iyi davran işte bu yüzden."dedi. Hemen bir havalan ya.
"Ciddiyim ben. Sınavlardan sonra düzelirsin hem. O zaman gel artık okula."
"Sen buraya bu yüzden mi geldin?"
"Hayır, sürpriz yapacaktım. Aslında yan dairene taşınacağım o yüzden sana gelip ne yapmamız gerektiğini soracaktım."
"Taşınmıyorsun gerizekalı. Sadece 1 haftalığına kiralıyorsun."
"Olsun. Sonuçta 1 haftalığına benim dairem oluyor."
"Sevindiğin şeye bak. Ayrıca sen benden neden bu daireyi istedin ki? İstersen sen de babana deyip bu rezidansta yaşayabilirdin. Hatta istediğin kadar."
"Şu an ailemle yaşamayı seviyorum. Yani bir sorunum yok çok şükür. Sadece canım sıkılıyor bu aralar evde. Ben de dedim bunu söyleyeyim Gönenç'e. Sonuçta kabul edecek, Duru'nun küçüklük fotoğrafları elimde yani."
"Sen nasıl alabildin ki Duru'dan?"
"İlk ben kendi fotoğrafımı attım. Sonra o attı işte. Ama küçüklüğü çok tatlı değil mi?" Öksürdü.
"Kıskanma hemen kıskanma."
"Sen de öyle konuşma o zaman. Tatlı falan."
"Sen ne zaman söylemeyi düşünüyorsun? Duru'ya onu sevdiğini?"
"Bu aralar söyleyeceğim işte."
"Bence de söyle."
"Neden?"
"Yani bir an önce sevdiğini söyle işte diyorum. Hızlı ol yani."
"Zaten artık Duru'nun da beni sevdiğinden eminim. Bir engel kalmadı yani."
"Aynen. O yüzden artık sizi çift olarak görmek istiyoruz." Ben de artık Duru'yu kız arkadaşım olarak bilmek istiyordum.
"Hayırlısı artık. Zaten Duru'nun da seni sevdiği bariz anlaşılıyor yani. Benim sizin fotoğrafınızı çektiğim gün o kadar çok mutlu gözüküyordu ki. Yani sevmiyorum derse yuh derim yani."
"Ben de. Ama demez merak etme. Demeyecek yani."
Duru'dan
"Anne!"
"Efendim kızım."
"Acıktım ben. Ne yiyeceğiz?"
"Ne istiyorsun?"dedi. Demek ki annemin de aklına bir yemek gelmiyordu. Yoksa kendi kafasına göre yapardı yani.
"Bilmiyorum. En kısa olacak olan yemeği yapalım. Çok acıktım çünkü."
"Salçalı makarna?"diye sordu.
"Olur. Hemen yapalım ama."
"Tamam. Gel sen de bana yardım et."
"Okiii." Ayağa kalktım ve annemin yanına gittim.
"Ben suyu kaynatayım o zaman."dedim.
"Olur." Kettle su koydum ve düğmesine bastım.  Artık ısınmasını beklemeliydik. O sırada odama çıkıp telefonumu aldım. İki bildirim gelmişti. Instagram'dan. Hızlıca şifremi girip ınstagram'a girdim. Gönenç yorumumu beğenmişti. 'Güzel çıkmışım.' yazmıştım. Bir bildirim daha vardı. Bu da mesaj bölümünden. Aras'tı. Mesaja girdim. Bir sürü fotoğraf vardı. Bunlar ne fotoğrafıydı böyle? En alta indim 'Al kanka lazım olur belki.' yazıyordu. Rastgele bir fotoğrafa tıkladım. Bu fotoğrafta Gönenç'le beraberdim. Okulda biz de mi sevgili olsak dediği gündü. O yüz ifademin fotoğrafını çekmiş. İyi de bunlar bana niye lazım olsun ki? Ama yine de hepsinin ekran görüntüsünü alacaktım. Fotoğraflarda ben de vardım sonuçta.

Özel Alança Lisesi (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now