eskisi gibi.

152 9 3
                                    

Duru'dan
"Bugün daha iyisin değil mi?"dedi Elif omzumu sıvazlayarak.
"Hı hı. Ben zaten dünde iyiydim. Önemli bir şey değil."
"Ama Gönenç iyi değil sanırım."
"Neden?"
"Okula gelmemiş. Yani bir zahmet iyi olmasın. Dün boş yere atarlandı. Ruhsuz pislik." Gülümsedim.
"Boşver onu. Okula sadece üzgün olduğu zamanlar gelmiyor sonuçta. Kafasına göre takılıyor."
"O da doğru. Ama bu sene öyle değil biliyor musun? Geçen sene aynı senin dediğin gibiydi. Ama bu sene annesine söz vermiş. Okulda bir olay çıkarmayıp dersleri dinleyip güzel güzel basketbola gitmek için."
"İyi. Annesi adına sevindim."
"Keşke kendi adına da sevinsen."dedi Elif mırıldanarak. Ama ben duymuştum.
"Bu aralar bana pek iyiliğini görmedim o yüzden kendi adıma sevinemem."dedim.
"Hı? Hı evet evet. Haklısın. Peki Gönenç'le daha konuşmayacak mısın?"
"Konuşacağım tabii ki. Ama şu an değil? Sadece onun da biraz kafasını toparlamasını istiyorum."
"Ooo Duru! Sen bayağı düşüncelisin. Allah'ım bana acıdınız değil mi? Okulda o kadar kız arkadaşım olmadığı için bana acıdınız ve Duru'yu karşıma çıkardınız. Çok teşekkür ediyorum Allah'ım!" Güldüm.
"Gerçekten iyi bir insansın Duru." Daha çok güldüm.
"Sen iyi misin? Neden bir anda bunları söylüyorsun?"
"Bilmem. İçimden geldi sadece."
"Anladım. Sen de çok iyi bir insansın Elif. Çok değerlisin benim için. Bu okuldaki tek gerçek arkadaşımsın."
"Tek? Gerçek? Diğerleri yalan mı?" Güldüm.
"Hayır. Ama onlarla o kadar da anlaştığım söylenemez."
"O anlaşamadığın kişiler için sadece Gönenç desene sen."dedi sırıtarak. Aslında haklıydı. Aras ve Emre'nin ne suçu vardı? Onlarla iyi anlaşıyordum. Aslında Gönenç'le de iyi anlaşıyordum ama.. işte.
"Neyse boşver şimdi onları. Bugün okuldan sonra bir yere gidelim mi? Daha doğrusu bir kafeye? Canım çok kafeye gitmek istiyor şu an. Hem ikimiz için de bir değişiklik olur."
"Aynen hiç dışarı çıkmayan ikili olarak. Sanki hiç dışarı çıkmıyoruz!"dedim gülerek.
"Çıkıyoruz ama bu aralar beraber bir yerlere gitmedik. Hatta sadece bir kere seninle gezdim. Sahile gittiğimiz gün." Evet. Doğru söylüyordu.
"Doğru. O zaman okuldan hemen sonra mı gidelim? Yoksa eve gidip giyinip mi gidelim?"
"Okul kıyafetlerimiz de bir şey yok bence. Böyle bile güzeliz." Güldüm.
"O zaman okuldan sonra gideriz."
"Canik varya öyle bir tatlı çekiyor ki anlatamam."dedi Elif.
"Benim de. Neyse ki üç ders kaldı."
"Aynen."
"Emre nerede acaba?"
"Bilmem. Yani asıl sana sormak lazım."dedim. Yanakları kızarmıştı.
"Duru!" Gülmeye başladım.
"Bizim de sana Gönenç'i sormamız lazım o zaman."
"Ne? Gönenç'i mi? Sa-saçmalama."
"Sa-Saçmalamayayım mı?"dedi beni taklit ederek.
"Elif!"
"Şaka şaka. Ay sana da şaka yapılmıyor."
"Bu nasıl bir şaka Allah aşkına ya! Arkadaşımla beni yakıştırıyorsun yani."
"Ben yakıştırmadım ki. Sadece sana sormamız lazım dedim. Demek ki sen öyle anladın. İnsan nasıl isterse öyle anlarmış."
"Elif!" Yanaklarımı sıktı.
"Hemen de utanır."
"Ben sınıfa gidiyorum."dedim. Kolumdan tuttu.
"Beni de bekle." Koluma girdi. Güldüm.
Gönenç'ten
"Görüşürüz oğlum. Dikkatli sür tamam mı?"
"Tamam anne, dikkatli süreceğim. Hadi sen de kendine dikkat et. Görüşürüz." Anneme sarıldıktan sonra evden çıktım. Arabanın anahtarını cebimden çıkardım. Okula gitmeli miydim? Duru'yu görmüş olurdum hem. Ama bahanem Aras'ı okuldan almak olacaktı. Yoo, belki de bu bahaneye gerek kalmazdı. Arabayı çalıştırdım ve okula doğru sürdüm. Duru benimle konuşacak mıydı ki? Onu çok kırmıştım. Suratıma bakmamasından korkuyordum. Sonuçta ona hakaret etmiştim ve o bu hakedecek biri değildi. Ufff!! Ne yapacağım ben? Aras! Aras'ı arayabilirdim. Evet evet. Telefonu aldım ve Aras'ı aradım.
"Ne var?"
"Şu an da sana iyi davranmaktan başka çarem yok o yüzden bu dediğini eş geçiyorum."
"O zaman daha fazla böyle konuşacağım."
"Aras!"
"Ufff. İyi tamam be. Ne var?"
"Ben şu an okula geliyorum. Duru'yla konuşmam gerek."
"Yerinde olsam bunu yapmazdım."
"Niye?"
"Elif, Duru'nun ağzını aramış biraz. Seninle bir zaman konuşmak istemiyormuş."
"Ne? Ne-Neden peki?"
"Nedeni mi var gerizekalı? Olanlar yüzünden işte."
"İyi de ben bu yüzden konuşmak istiyordum."
"Yani sen bilirsin. Seni tersleyebilir."
"Terslese iyi. Ben suratıma bakmamasından korkuyorum."
"Ay kardeşim fena aşık olmuş ya!"
"Aras ne yapacağım?"
"Kanka ben Duru'yla konuşurum şimdi. Aah doğru ya! Elif ve Duru bugün kafeye gidecek. Sen de oraya gidebilirsin. Tesadüfen karşılaşmış gibi yaparsın."
"Hangi kafe olduğunu biliyor musun?"
"Elif'e yazarım şimdi sonra sana derim."
"Tamam. İstersen sen de gel. Emre'de gelsin."
"O zaman anlarlar bence."
"Elif'in Emre'ye söylediğini dersin sen. O yüzden gelin. Okulun yanındaki banktan alırım sizi."
"Tamam. Ben Emre'ye diyim o zaman. Hadi kapatıyorum."
"Tamam."dedim ve onun kapatmasını beklemeden ben kapattım. Çünkü neden?  Şerefsizlik!!
Okulun biraz ilerisindeki durağın orada çocukları bekliyordum. Yani bu kadar uzun sürmemeli. O sırada cama biri tıkladı. Tahmin etmek zor olmasa gerek. Arabanın kilidini açtım.
"Selamün aleyküm."dedi Aras ok koltuğa otururken.
"Aleyküm selam."dedim.
"Naber Gönenç?"
"İyi Emre sen?"
"İyi ben de."
"İsmini öğrendiniz mi kafenin?"
"Evet. Terim kafesine gidecekler. Bizde gitmiştik bir aralar."
"Tamam. Sen söyle o zaman, tarif et yani."
"Tamam. Onun yerine haritadan da bakabiliriz."
"Ah, doğru!"
"Bugün bayağı salaksın bakıyorum da. Neye borçluyuz?"
"Kes sesini de haritayı aç." Gülmeye başladı.
"Duru'ya neler diyeceğinin önizlemesini yaptın mı?"
"Sana ne kardeşim Allah Allah!"
"Merak ediyorum. Belki bize göre yanlışın vardır, düzeltiriz işte."
"Aynen doğru söylüyor. Anlat sen."dedi Emre.
"Yani önizleme falan yapmadım. O an aklıma ne gelirse işte. Ona aslında hakaret etmek istemediğimi, bir anda olduğunu ve.."
"Ve?"
"Ve..o..ondan hoşlandığımı söyleyeceğim."
"Oha! Hemen mi?"
"Nasıl hemen mi? Çok olmadı mı zaten?"
"Şu an seninle konuşmak istemediğini söylemiş. Ondan hoşlandığını söylersen kafası karışmaz mı sence de? Biraz daha bekle bunun için. En azından eskisi gibi konuşana kadar."
"Yani bugün sadece özür dileyip sohbet edeyim?"
"Aynen kardeşim. Biz kafeye gittiğimizde onlar gelmemiş olabilir. Biraz bekleriz arabada. Sonra kafeye girdiğimizde sen onların oturduğu yere bakma. Ben veya Emre fark etmiş gibi yaparız."
"Senin fark etmiş gibi yapman daha mantıklı. Çünkü Duru, Elif'in bana söylediğini düşünebilir."dedi Emre.
"Aynen. Ben fark edeyim öyle de selam veririz. Sonra bir şekilde konuşursunuz işte."
"Olmadı ben Elif'le konuşmam lazım derim. Sen de lavaboya gideceğim dersin. Gönenç'te böylece konuşmuş olur Duru'yla."dedi Emre.
"Evet. Mükemmel bir plan. O zaman terim kafeye gidiyoruz. Ay heyecanlandım olm!"
"Salak."dedi Emre gülerek.

Özel Alança Lisesi (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now