"Olaylar çok farklı, Melih." dedim.

"Olay ne bilmiyorum ama benim babam, bana 'oğlum' desin diye nelerimi vermezdim?" dediğinde şaşkınca ona baktım.

"Baban yok mu?"

"Var." dedi gülümseyerek. "Ama var olduğunu hissedemiyorum."

Kafamı salladım. Önünde durduğumuz lahmacuncunun içine girdik. Dokuz tane lahmacun aldım ve birini dürüm yaptırarak Melih'e uzattım. "Gerek yok, sağ ol." dedikten sonra lahmacunu alıp yemesi kahkaha atmama sebep oldu. Tekrar dışarı çıktık ve yürümeye başladık. Yanımız da siyah bir araba durunca biz de durduk. "Melih!" diyerek bir adam indi arabadan. Adamın sesi çok katı ve soğuk çıkmıştı. 

"Baba?" dedi Melih o adama doğru yaklaşarak. 

"Merhabalar." dedi adam bana gülümseyerek. "Melih'in arkadaşı olmalısın."

Kafamı salladım ve gülümsedim. "Evet, arkadaşız." dedim. Adam bir anda değişmişti resmen. 

"İstersen seni de bırakalım eve? Bu soğukta yürüme." dediğinde adam, ben daha cevap vermeden Melih kolumu çekerek arabaya soktu beni. Ben ve Melih arkada otururken adam önde oturuyordu, şoför de arabayı kullanıyordu.

"Baban iyi bir adama benziyor." dedim fısıldayarak.

"Aynen öyledir." dedi gözlerini devirerek.

"Sorun ne?"

"Boş ver." dedi.

Önüme döndüm ve yola baktım. "İleriden sağa dönmeniz gerekecek ama siz caddeden çıkmayın. Ben yürürüm." dediğimde kafalarını salladılar. "Teşekkür ederim."

Arabadan indim ve bana el sallayan Melih'e karşılık verdim. Daha sonra elimdeki poşeti sallayarak eve doğru gittim. O anda kafama düşen sert bir şey ile yukarıya baktım. Sefa cama çıkmıştı ve bana sırıtarak bakıyordu. Kafamı acıyla tuttuğum da hemen içeriye kaçtı. Yere baktığım da bir çikolata görmem ile gülümsedim. Daha sonra onu elime alarak binaya girdim. Anahtarım ile kapıyı açtım ve içeriye girdim. Banyodan duyduğum sesler ile oraya doğru ilerledim. Emir, banyonun önünde durmuş içeriyi izliyordu. Yanına gidip baktığımda babam ile Samet birbirlerine köpük bulamış gülüyorlardı. Emir'in dudaklarında oluşan gülümsemeyi görünce bende gülümsedim. "Umarım şu küçük şey hep güler." diye mırıldandı Emir.

"Ne oldu birdenbire sana?" diye sorduğumda içeriye girdi. Bende peşinden girdim ve bir koltuğa oturdum.

"Benim babam bana bakmadı diye onun mutsuz olmasını isteyemezdim. Kendimde olmayan bir şeyi, olan birinden almak istemem. Mutlu olsun." dediğin de ona sarıldım.

"Sen dünyanın en iyi kalpli ve en iyi kardeşisin." dediğimde güldü.

"Parfümün markasını hâlâ söylemedin." dediğinde ona gözlerimi kısarak baktım ve ayağa kalkarak mutfağa girdim. Ellerimi yıkadıktan sonra salata yapmaya koyuldum. 'Salak gibi niye salata almadıysam!'

Sofrayı kurduğumda hepimiz oturup lahmacunlarımızı yemeye başladık. Emir'in yanında oturan Samet, lahmacununu minik minik kopartıp yerken Emir lahmacununu alıp içine bir sürü salata doldurup, Samet'e doğru uzattı.

"Ama bu benim ağzıma sığmaz ki." dedi Samet.

"Sığar." dedi Emir ve yemesi için ona yardımcı oldu. "Aferin kanarya parçası."

"Aslan değil miydi o?" diye sordu Samet.

"Abin fanatik Fenerli." dedi babam gülerek."

"Fanatik değil." diyerek konuştu Emir babama bakmadan. "Aşık."

LİSE SAKİNLERİ SERİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin