"Saçların çok güzel. İpek gibi."

"Teşekkür ederim." diyerek konuştum.

"Çok abarttınız." diyerek arkadan gelen ses ile Sefa'ya baktım.

"Neyi abarttık?"

"Sınıfa yeni öğrenci gelemez mi? Niye bu kadar abarttınız?" dedi Sefa, baygınca bana bakarken.

"Bize ısınmasını sağlıyoruz Sefa." dedi Buse.

"Sen ne anlarsın?" dedi Hazar.

"Haklısın ben ne anlarım?" dedi Sefa ve ayağa kalktı.

"Bunu kabullenmen çok güzel." dedi Hazar.

"Arkadaş yapma konusunda iyi olmadığımı kabul ediyorum." dedi Sefa. "İyi olsaydım, sana arkadaşım demezdim."

Sefa sınıftan çıkarken, Hazar elini sertçe sıraya vurdu ve sesli bir nefes aldı. "Ben bıktım valla ya!" dedi Ozan ve sinirle sınıftan çıktı.

Neler oluyordu bu sınıfta?

Öğle arasına girdiğimiz de kantine gitmek için ayaklandım ama kantinin yolunu bilmiyordum. Duygu'nun koluna hafiften dokunarak bana bakmasını sağladım. "Kantin nerede acaba?" diye sordum.

Ayağa kalktı ve çantasından bir şey alarak bana baktı. "Beraber gidelim." dediğinde gülümsedim ve beraber sınıftan çıktık.

"Okulunu neden değiştirdin?" diye sordu.

"Eski okulumda pek mutlu değildim." diyerek cevap verdim.

"Anladım. Burada çok mutlu olacağına eminim Şirin." dedi neşeyle.

"İnşallah." diyerek konuştum. "Sınıftakilerle çok samimisiniz."

"Evet öyleyiz." dedi. "Birbirimizi çok seviyoruz ve değer veriyoruz."

"Ne güzel." dedim "Benim samimi bir arkadaşım olmadı hiç."

"Gerçekten mi?" dedi şaşkınca. "İyi bir kıza benziyorsun."

Gülümsedim. "Tek arkadaşım, kardeşim." dedim.

"Benimde kardeşim yok." dedi Duygu.

"Duygu ayıp alıyor." diyerek yanımızda Kadir belirdi. "Biz de kardeş sayılırız."

"Ya tabi ki öyle." dedi Duygu, onun koluna girerek.

Kadir kolunu kendine doğru çekti ve Duygu'ya ters ters baktı. "Affetmedim seni." dedi ve trip atarak bizden önde ilerlemeye başladı.

"Çekilin yoldan." diyen bir ses duyduğumda dönüp arkama baktım. Umut, Murat'ı sırtına almıştı ve bize doğru geliyorlardı. "Şirinem gaçıl kenara!" dedi Umut. Kenara çekildiğimde bana gülümsediler ve yanımızdan geçip gittiler. Umut'un bana karşı kullandığı hitap hoşuma gitmişti.

"Vay! Demek Şirine ha?" dedi Duygu ve kolunu omzuma attı. "Sevdim bunu!"

"Bende!"

Kantine girdiğimde bayağı kalabalık olduğunu gördüm. Duygu ile herkesin girdiği sıraya doğru ilerledim. Bir masada oturmuş olan Hazar ve Ozan'ı gördüm. Hazar elini kaldırıp beni yanına çağırınca Duygu'yu sırada bırakarak onlara doğru yaklaştım. "Yemeğini aldıktan sonra yanımıza gelebilirsin." dediğinde kafamı salladım ve sıraya girerek beklemeye başladım. Sıra bana gelince gülümseyerek bana bakan adama baktım. "Bir tane kaşarlı tost." dediğimde kafasını salladı ve parayı alarak tostu bana uzattı. Adamın uzattığı tostu alacakken arkadan bir el tostumu alınca hemen arkama baktım. Elin sahibi Sefa'ydı. Parasını vererek arkasını döndü. "Hey o benimdi!" diye bağırdım arkasından.

"Umurumda değil!" dedi ve kantinden çıktı. Adama bir tane daha vermesini söylediğimde yine bir tost uzatınca bu sefer hızla aldım elinden. Bir kez daha bekleyemezdim. Paramı verdikten sonra yavaş adımlarla onların masasına ilerlerken birine çarpmamla üzerime çay dökülmesi bir oldu. Herkes şaşkınlıkla bize bakarken yüzümü buruşturdum. "Allah kahretsin." diye mırıldandım.

"Bilerek olmadı." dedi bana çarpan kız.

"Tamam, sorun değil." dedim ve onların masasına doğru ilerlemeye başladım. "Şey üzerime çay döküldü, ne yapmalıyım?" dedim kıyafetimi tutup tenimden uzaklaştırırken.

"Duygu geliyor, o yardımcı olur." dediğinde Hazar, arkama baktım. Duygu yanımıza gelip üzerimi görünce telaşla bana baktı.

"Ne oldu?!"

"Çay döküldü."

"Gel onu değiştirelim."

Kafamı salladım ve Hazar ile Ozan'a "Afiyet olsun." diyerek arkamı döndüm ve ilerlemeye başladım.

Duygu üzerime bakıp,"Kötü olmuş. Gel soyunma odasında ki yedek kıyafetlerden vereyim sana." dediğinde gülümseyerek onu takip etmeye başladım. Zemin kata indik ve bir odaya girdik. Elime bir tişört uzatınca "Teşekkür ederim." dedim.

"Rica ederim. Seni dışarıda bekliyorum." dediğinde kafamı salladım ve formamı çıkartarak sarı tişörtü geçirdim üzerime. Dolapları karıştırarak bir poşet buldum ve kirli formamı içine koyarak dışarı çıktım. "Giyindin mi?" diye sorduğunda, kafamı salladım.

Beraber yukarıya çıkmaya başlamışken zilin sesini duyduk. Herkes sınıflarına girerken biz de koşarak yukarıya çıkıyorduk. Sınıfa nefes nefese girdiğimiz de herkesin gözü bana kaydı. Sıramda oturan kıza yaklaştım yavaş adımlarla. Bu kız da kimdi? "Burası benim yerim."

"12/A'ya yeni gelmişsin!" deyip yanında ki kızlarla gülerlerken durup dik dik ona baktım. "Irmak'ın yerine geldin demek ki!"

"Evet, problem mi var?" dedim.

"Hayır, yok." dedi kız. "Sadece merak ettik. Irmak buraya geri döndüğünde bu sınıftan gideceksin!"

"Irmak kim bilmiyorum ve lütfen sıramdan kalkar mısın?" dedim. Çok iticiydi ve kendini bir şey sandığı belliydi.

"Pırıl, hadi çık sınıftan." dedi Sıla.

"Sana ne kızım?"

"Nasıl bana ne?!" diye bağırdı Sıla. "Çık sınıftan!"

"Yo' yo' sen sakin ol!" diyerek onu tutunca Murat, yaptığı harekete ister istemez güldüm.

"Ne gülüyorsun?!"

"Sana ne?"

Kız yerimden kalkıp bana sinirle bakarken onu umursamayıp yerime oturdum ve elimdeki tostu sıranın altına koydum.

"Sınıfta istenmiyorsun galiba." dedim ona acıyarak bakarken. "Çıkmayı düşünüyor musun?"

"Sen kim oluyorsun da beni sınıftan kovuyorsun!" dedi Pırıl.

Ellerimi sıraya vurarak kalktım. "Bu sınıftan biri olarak seni buradan kovuyorum. Kimse seni istemiyor anlamıyor musun? Ben bile daha yeni gelmeme rağmen anladım."

"Pırıl arkadaşlarını da al defol!" dedi Salih.

"Sen karışma çok bilmiş." dedi Pırıl. 

"Anlaşılan her okulda böyle sorunlu tipler var." dedim ve güldüm. "Peki senin sorunun ne?"

Kız bana tokat atmaya yeltenince onun elini tutmak için hamle yapmıştım ki kızın elini birinin tuttuğunu gördüm. Kız ile ben şaşkınca ona bakarken o sadece ifadesizce karşısında ki duvara bakıyordu.

^^^^^^^

Oylamayı unutmayın.

Sonra göüşürüz.

Kitapla kal *-*

LİSE SAKİNLERİ SERİSİWhere stories live. Discover now