48

4K 394 26
                                    

"Uyku tutmadı mı?"

Yatağımda hızla doğrulup pencereye baktım. Kellen pencere pervazına yaslanmış beni izliyordu. Altında siyah bir kot pantolon ve üzerinde kısa kollu yeşil bir gömlek vardı. Saçları, açık pencereden giren esinti yüzünden hafifçe kımıldıyordu ve yüzünde en ufak mutluluk belirtisi yoktu.

"Seni beklemiyordum" dedim neredeyse duyulmayacak bir sesle. Yataktan kalkıp dağılmış saçlarımı avucuma toplayıp omzumun üzerinden yana aldım.

Kellen doğruldu ve bana yaklaştı. Adımları öyle sessizdi ki yürüdüğünü görmesem odada hiç kimsenin olmadığını bile düşünebilirdim.

"Biliyorum"

Anlamayan gözlerle ona baktım.

Kellen nefes aldı. Bu nefes alışı, oksijene olan ihtiyacından değil bilinçli olarak yapılmış zaman kazanma ihtiyacındandı. Onun nefese ihtiyacı olmadığının bilincindeydim.

"Prof. Alr ile konuştuğunu biliyorum" Çok şaşırdığım söylenemezdi. Onun beni takip ettiğini düşününce bunu anlayabilirdim.

"Peki bunca zamandır neden ortalarda yoktun?"

Kellen'ın gülümsediğini görünce şu durumda sorduğum sorunun ne kadar gülünç olduğunu düşündüm. Daha farklı şeyler sormalıydım öyle değil mi?

"Seni izledim"

Bir şey söylemedim. Beynimin mantığı elden bırakmayan yanı, ona sormam gereken çok önemli sorular olduğunu ısrarla fısıldamaya devam ediyordu. Beynimin duygusal lobu ise mantıklı lobu susturup bana Kellen'a bir şeyden ötürü kırgın olduğumu söyledi.

"Koruyucu olduğum için mi beni takip ediyorsun?"

Kellen pencereye doğru döndü ve eski yerine iki adımda ulaşıp durdu. Tekrar bana baktığında gözleri alev alevdi.

"Evet"

Bu cevabı hoşuma gitmemişti. Hayal kırıklığımı daha da arttırmıştı.

Aslında ne bekliyordum ki? Neden beni takip ettiğine dair bir fikrim var mıydı? Hayır yoktu. O halde ne beklemiştim de bu beni hayal kırıklığına uğratmıştı ki?

"Takip etme amacın ne?"

Kellen'ın yanına doğru yürüdüğümü aramızda on santim kalınca fark ettim. Atmayan kalbini duymak istiyordum.

"Seni korumak"

Şaşırtıcı bir şekilde hayal kırıklığım hızla onarıma geçti. Kalp atışlarım hızlanırken neredeyse bir adım daha atıp az daha Kellen'a çarpacaktım.

"Şey...Neden peki?"

Kellen'ın omzuna bakıyordum çünkü gözlerine bakmaktan korkuyordum. O ise bunu fark etmiş gibi bir eliyle çenemi tutup başımı kaldırdı ve beni ona bakmaya zorladı.

"Biliyor musun? İlk defa oldukça mantıklı sorular soruyorsun Küçük Fındık"

Bu gülümsememe neden oldu.

"Bana neden sürekli Küçük Fındık diyorsun?" Güldü.

"Bunu kast etmemiştim"

Yutkundum. Elini çenemden çektiğinde bir adım geri gittim. Bunu ikinci kez soruyordum ve ikinci kez sorum yanıtsız kalmışa benziyordu.

"Benden korkuyor musun?"

Hayır anlamında başımı salladım. Boğazım kurumuştu. Bakışlarımı Kellan'dan uzaklara çevirip arkamı döndüm v dolaba yöneldim. O ise konuşmuyordu. Dolaptan bir bardak ve su alıp dolabı hafif şiddetli bir kuvvetle itekledim. Suyu bardağa katıp içerken Kellan'a bakıyordum ama o yere bakıyordu. Ryan'ın sürekli dolabımı kontrol etmesi çok hoştu.

SİHİR-KARANLIK ŞATO-Where stories live. Discover now