45

4.6K 430 12
                                    

Prof. Alr oturduğu koltukta hafifçe kıpırdandı. Merakla ona bakıyordum. 'Herşeyi anlatmanın zamanı geldi' derken ne demek istemişti? Ayrıca geçmişin ve geleceğin, Karanlığın ve Aydınlığın koruyucusu da neyin nesiydi?

Profesör bana söyleyeceği şeylere ne kadar hazır olup olmadığımı son bir kez ölçmek ister gibi dikkatle bana baktı.

"Eğer bilmemi istemeseydiniz ben buradayken konuşmadınız" diyerek onu bir an önce konuşması için teşvik etmeye çalıştım. Bu noktaya gelmişken halen üzerinde düşünmesinin bir anlamı yoktu.

"Haklısın Selen" dedi Prof. Alr. Anlatması için bekledim.

"Işık çayı ister misin?" derken bunu öylesine soruyormuş gibiydi.

"Hayır Teşekkürler"

Prof. Alr belini biraz daha dikleştirerek konuşmaya başladı.

"Bundan binlerce yıl önce ilk perilerin yaratıldığını ve hep karanlığın yaratıklarına yem olduklarını biliyorsun. Ve evren sadece karanlığın ve ışığın yaratıklarından oluşmuyor. Bizlerden ayrı olarak birçok sihirli yaratık var. Cadılar, evrenin tarafsız yaratıklarıdır. Ve onlar diğer varlıklardan farklı olarak lanet etme gücüne sahiptir"

Kısa bir süre sessiz kaldı. Devam etmesi için bekledim.

"Bundan yüzyıllar önce bir cadı, bir periye âşık olmuştu. Periler doğaları gereği aydınlığı seçerler. Ancak Cadılar insanlar gibidir. İyilik ya da kötülük içlerinde değil birçok faktöre bağlıdır. Çevre, aile, yaşanmış olaylar..."

Prof. Alr pencereye baktı bir an için sustu. Ardından bana dönüp sözlerine devam etti.

"Cadı, Periye öylesine âşık olmuştu ki, karanlık bir aile yapısına sahip olmasına rağmen, herşeyden vazgeçip aydınlık olmaya karar vermişti. Peri için her şeyi yapabileceğini düşünüyordu. Ancak peri ikisinin beraber olamayacağını söyleyip duruyordu. Cadı ise sürekli olabilecekleri konusunda periyi ikna etmeye çalışıyordu. Ve bir gün... Cadı, aslında perinin bir başkasına âşık olduğunu öğrendi. İkisini beraber gördüğü gün onlara lanet etti"

"Nasıl?"

"Lanet şöyleydi; 'Uğrunda her şeyimi feda etmeye hazırken, sen onu seçiyorsun. Dilerim, öyle bir gün gelsin ki; Tıpkı benim gibi bir maşuk, âşık olduğu kişi uğruna her şeyinden vazgeçeceğini ispatlasın. Ve onlardan olan bebek, geçmişin ve geleceğin, Karanlığın ve aydınlığın koruyucusu olsun. İki farklı evrenin karışmaması o bebeğe bağlı olsun. O bebek ki, kime âşık olursa koruyuculuk güçleri o boyutu hâkim kılsın... umarım ki karanlık bir kalp onun kalbini esir alır. Ve bunun sonuçları ise bütün aydınlık aleme acı olarak çöker ' diyerek lanet etti" dedi ve gözlerime baktı. Söylediklerinin bendeki tesirini ölçmek ister gibiydi. Cidden bu kadar uzun bir lanet olabilir miydi? Yememiş içmemiş lanet üretmeye çalışmış herhalde. Cadının hayal gücü baya genişmiş. Hakkını vermek lazım.

Sonra birden kafama bir şey dank etti.

 "O bebek... " derken kalakaldım. Babam annem uğruna her şeyden vazgeçeceğini ispatlamıştı. Ve ben doğmuştum.

Prof. Alr başını onaylarcasına salladı. Kafamda şimşekler çaktı. Nasıl bir şeyin içindeydim ben böyle?

"Beni âşık olmaktan mı koruyorsunuz?" diye sordum suçlarcasına. Prof. Alr bakışlarını kapıya dikip dudaklarını sıktı. Dümdüz bir çizgi halini alan dudakları, şu an ne kadar gergin olduğunu açık ediyordu.

"Tam olarak değil. Sen Koruyucu'sun. Eğer karanlığın yaratıkları seni ele geçirirlerse kendi dünyalarını korumak ve hâkim kılmak için seni kullanacaklardır. Biz seni bundan korumaya çalışıyoruz"

SİHİR-KARANLIK ŞATO-Where stories live. Discover now