36

4.2K 435 14
                                    

Off...Bu köpek değildi ki ama!

Hatırladığım bir ihtimalle, kurtlar çok çok uzaktan da olsa köpeklerin akrabalarıydı. Öyle olmalıydı yani. En azından öyle olmasını umuyordum. Bakışlarımı kaçırmadan ondan korkmadığımı hissettirmeye çalıştım. O anda Stephen'ın haykırışıyla refleks olarak ondan tarafa döndüm. Kurt onu beş metre ileriye doğru fırlatmıştı. Dişlerini ona geçirmiş miydi acaba? Bunu düşününce kendimi olduğumdan daha da kötü hissettim.

O sırada yetersiz aydınlıkta yerde yatan Sera'yı gördüm. Boşta olan dördüncü kurt, kızın yanında durmuş onu kokluyordu.

Yemeğini koklayarak yiyenlerden miydi? Ancak henüz Sera'ya bir zarar vermemişti.

"Uzak dur ondan!" diye bağırıp hızla yere eğildim ve elime geçen toprak ve taşları olanca gücümle dev kurda fırlattım. Yanımdaki kurtadamın, pençesini çıkarıp bana doğru salladığını görünce son hızla çığlık atıp elimi yüzüme siper ettim.

Tanrım.

Köpek yavrusunun tekmelendiğinde çıkardığı zavallı sese benzeyen bir ses duydum. Aynı anda da bir darbe sesi. Ve bir ağaç yıkıldı.

Elimi yüzümden çekip gözlerimi aniden açtım ve neler olduğuna baktım. Beşinci bir kurt gelmişti ve diğer kırmızı gözlülere meydan okuyordu. Diğerlerinin de dikkati dağıldığı için yemlerini bırakmış, onlara ihanet eden kurtadama doğru hırlıyorlardı. Şimdi herşeyi nasıl daha net gördüğümü anlamaya çalıştım. Ay bulutların arasından çıkmış, kabak gibi gökyüzündeydi ve devrilen ağaç bir miktar alanı açmıştı.

Devrilen ağacın yanına serilmiş bir kurtadam vardı. Bu az önce bana saldıracak olan kurtadam olmalıydı ve gözleri kapalıydı.

Beni koruyan kurtadam önüme geçip beni arkasına alırken bende Sinan'ın yanına koşup onu uyandırmaya çalıştım. Uyandıramayınca Stephen'ın yanına koştum. O da baygındı.

"Lütfen uyan" diye yalvarıp yanaklarını tokatladım. Stephen hafifçe gözlerini açtığında sevinçten neredeyse boynuna atlayacaktım.

"Selen?" Onu doğrultmaya çalıştım ama çok ağırdı. "Bir yerini ısırdı mı? Bir şeyin var mı?" diye sordum aceleyle. İki köpeğin kavgasına benzer bir ses duyunca başımı çevirip baktım. Üçü bir olmuş, beni koruyan kurtadamı ısırmaya çalışıyorlardı.

"Hayır, ısıramadı" dedi sersem bir halde.

"Hadi hemen buradan gitmeliyiz" deyip kalkmasına yardım ettim. Hızla toparlandı ve Sinan'ın yanına gidip onu kaldırmaya çalıştı. Etrafıma bakıp bir demir yığını görmeye çalıştım. Fakat yoktu.

Neden gelmemişti bu lanet olası otobüs?

Üç kurt aynı anda diğer kurdu ısırıp benden tarafa fırlattı. Kaçmaya çalışırken kurt üzerime doğru geldi ve son anda bir şey kurdun üzerime düşmesini engelledi. Işık hızında hareket eden bir şey kurdu itip hemen yanıma düşmesini sağlamıştı. O anda kendimin de yere düşmüş olduğunu gördüm.

Nasıl düştüğümü hatırlamıyordum bile. Korkuyla geri geri kaçmaya çalışırken düşmüş olmalıydım. Aniden Kellen önümde belirince kalbim korkudan neredeyse duracaktı. Diz çöküp beni incelediğini gördüm. Hızlı bir incelemenin ardından kollarını bana doğru uzattı. Belimden tutup ayağa kaldırdı.

"İyi misin Selen?" Her an komaya girebilirmişim gibi telaşla bana bakıyordu.

"E-evet..." Diğerlerinden tarafa döndüm. Stephen, Sinan'ı ayıltmaya çalışıyordu.

"A-arkadaşlarım. Onlara yardım et... Lütfen" Kellen beni bıraktı ve diğerlerinin yanına gitti. Ayağa kalkmış olan arkası bana dönük kurdu görünce korkuyla geriye doğru gittim. Az kalsın yine düşecektim. Kurt benden tarafa döndüğünde kıpkırmızı gözleriyle karşılaştım. Bir kaç dakika önce üzerime doğru düşecek olan kurt, şimdi durmuş vücudumu inceliyordu. O anda yapmaya çalıştığı şeyi anladım. Bir yerime bir şey olmuş mu diye bakıyordu.

SİHİR-KARANLIK ŞATO-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin