28

4.9K 460 27
                                    

Sorum, Sera'nın ilgisini çekmiş olacak ki bana baktı. Belki de daha önce kimse ona cadıları sormamıştı. Çünkü herkes biliyor olmalıydı.

"Cadılar aslında perilerin uzaktan akrabalarıdır ancak onlar ne aydınlık ne de karanlık olarak doğarlar. Tarafsızdırlar ve sonradan bir taraf seçerler. Cadı Elina Aydınlığı seçmiş bir cadı" diye cevapladı Sera.

"Süpürgeyle uçuyorlar mı peki?" İkisi de güldü. Sera'nın aklının hemencecik dağılmasına sevindim. "Hayır. Onlar periler kadar güçlü değildir ve gitmek istedikleri yere genellikle büyüyle giderler" dedi Evren.

"Şey. Prof. Alr birden ortadan yok oluyor. Onun gibi mi?"

"Öyle de denebilir"

Periler, elfler, vampirler, kurtadamlar ve cadılar. Acaba bilmediğim daha sihirli yaratık var mıydı?

"Onlar da ölümsüz mü?"

"Hayır. Onlar ölümlü" dedi Sera. Şaşırmıştım. "Bir insan gibi mi?"

"Aslında ömürleri bir insandan daha uzun. Ortalama üç yüz dört yüz yıl yaşıyorlar" Bu daha da ilginçti. Kızların bu kadar çok şey bilmesine şaşırmıştım. Cadılar ölümlüydü demek. Birden Melike'nin, Vadi Yolu ile ilgili söyledikleri aklıma geldi. Orası ara geçişti ve anladığım kadarıyla yeryüzüyle yeraltını birbirine bağlayan yoldu. Ayrıca Melike, O yolun ölümlüler için sonsuz olduğundan falan bahsetmişti. O halde cadılar Vadi Yolu'na hiç gidemiyordu. Bu demek oluyordu ki yeryüzüne de gidemiyorlardı.

Ancak periler için böyle bir şey söz konusu değildi çünkü periler ölümsüzdü. Aklıma başka bir şey geldi. Kızlar merak ettiğim her şeyi bildiklerine göre, yeryüzüne gitmem konusunda bilmem gerekenleri de biliyor olmalıydılar. Bir kaç adım daha yürüdüğümüzde "Peki, yeryüzüne gitmek isteseniz. Nasıl gidersiniz?" diye sordum.

Cadı ve diğer sihirli yaratık meseleleri şimdilik rafta durabilirdi. İkisi de biraz şaşırdı.

"Şey, bu zor değil" dedi Sera. Birden heyecanlandım. İnanamıyorum. Sera zor değil dediyse kesinlikle kafamda büyüttüğümden çok daha kolay olmalıydı. Bu da demek oluyor ki...

Ailemi görebilecektim. Zor değilmiş. Melike'nin haberi olmadan gidip gelebilirdim. Çok da kalmazdım ve böylece Melike'nin söylediği gibi karanlık yaratıklara yem olmadan burada olmuş olurdum. Halen inanamıyordum, şu bir kaç günde onları öyle özlemiştim ki görür görmez sımsıkı sarılıp bir daha bırakamayabilirdim. Karnımda heyecan krampları oluştu. Gözlerim, Sera'nın ağzından çıkacaklara odaklandı.

"Bunu elfine söylemen yeterli"

"Hı?" deyip kaldım. İki saniye...

Sadece iki saniye için mutlu olduğuma inanamıyordum.

"Vadi Yolu'ndan geçmek gerektiğini biliyorum ve bunu da ancak elfinle yapabilirsin. Elfi olmadan kimse yeryüzüne gidemez" dedi Evren. Bir elini omzuma koyarken, neden böyle bir soru sorduğumu anlamış gibiydi. Ailemi özlediğimi tahmin etmesi o kadar da zor değildi.

Yani ben...Melike istemediği sürece ailemi göremeyecek miydim?

Melike'den nefret ettim. Onunla ciddi anlamda konuşmalıydım. Dev çınar ağacının yanına geldiğimizde Sera ve Evren otobüsle gidecekleri için ağacın yanında beklediler. Ben de dümdüz yoluma devam ettim. Kaleye geldiğimde dev kapıyı tıkladım. Öfkeden kapıyı bile fazla sert tıklamıştım. Kapıyı açan yine o yeşil çamur yaratıklardan birisiydi. Muya ya da Tome'ydi. O kadar benziyorlardı ki hangisi olduğunu ayırt edemiyordum.

Odama girdiğimde içeride mini bir buz dolabı ile karşılaştım. Bu da nereden çıkmıştı böyle? Hem, bu da fön makinesi gibi priz olmadan çalışanlardan mıydı? Şaşkınlıkla bakarken bütün öfkem buhar olup uçtu. Beyaz dolabın kapağını açtım ve içerisinde bir sürü atıştırmalık olduğunu gördüm. Aynı zamanda soğuk ve sıcak içecekler, bardak ve tabak gibi malzemeler de vardı.

SİHİR-KARANLIK ŞATO-Where stories live. Discover now