39

4.3K 430 13
                                    

Çatalımı bir lokma domatese batırırken Ryan, deniz rengi gözlerinin içine kadar gülümsüyordu. Beni kandırdığına inanamıyordum.

Kaşarlı sosis inanılmaz lezzetliydi ve bayılmıştım. Ryan'ın beni her gün bu şekilde bir masaya oturtmaması için dua ettim. Kesinlikle obez olurdum.

"Beğeneceğini biliyordum" dedi gülmeye devam ederken. Masanın üzerinde duran eline çatal saplamamak için kendimi zor tuttum.

"Damarıma basma!" dedim dişlerimin arasından. "Sinirlenince mükemmelleşiyorsun" bakışlarımı devirdim ve gülmemek için dişlerimi sıktım. Karşımda çapkın çocuk gibi durması komiğime gitmişti.

"Eh, sen de susunca mükemmelleşiyorsun" dedim gülerek.

"Ciddi misin? Tamam o halde hemen susuyorum" dedi ve uslu bir çocuk gibi kendine çeki düzen verip sustu.

Güldüm ve çayımdan bir yudum aldım. Bir süre sessizce durduktan sonra ilk konuşan ben oldum.

"Kaç gündür seninle konuşmak istiyordum aslında" diye itiraf ettim. Ryan kaşlarını çattı. "O halde neden kahvaltı için beni yalvarttın?" Sırıttım. "Biraz daha uyumak fena olmazdı" Ryan gülmesi mi gerek yoksa ağlaması mı gerek anlayamayan bir ifadeyle baktı. O ne yapması gerektiğini çözene kadar bende kahvaltıma devam edebileceğimi düşündüm. Çatalımı önümdeki zeytin tabağına daldırdığımda zeytin uçup Ryan'ın kucağına düştü. Ryan, siyah zeytini eline alıp baktı. Kısa bir an zeytini inceledi.

"Buralarda zeytin yetişmediğini biliyor musun?" diye sordu. İlgiyle kaşlarım havaya kalktı.

"Ciddi misin? O halde bunlar nereden geliyor?"

"Bu lokanta karanlık yaratıklarla anlaşmalı. Karanlık yaratıkların dünyadan getirdiklerini satın alıyorlar" Şaşırmıştım. Ryan boşver der gibi bir hareket yaptı ve zeytini masaya bıraktı. "Ee...Benimle neden konuşmak istiyordun?"

Yutkundum. "Aslında sevincimi paylaşmak istiyordum ama senin işlerin bir türlü bitmedi. Ve tabi fırsat da olmadı" Ryan bana dik dik baktı.

"Ne sevinci?"

"Sihir güçlerim verildi. O kadar mutlu olmuştum ki ilk sana haber vermek istemiştim" Ryan'ın gözleri bir anda içine kadar ışıldadı. Bunu söylemiş olmamdan o kadar etkilenmiş görünüyordu ki bu kadar mutlu olacağını tahmin etmemiştim. Sessizce bana bakmayı sürdürürken "Bir şey söylemeyecek misin?" diye sordum. Hiç bir şey söylemediği için hayal kırıklığına uğramıştım doğrusu.

"Çok sevindim" derken, sesindeki ifadeden zaten bunu bildiğini anladım. Kaşlarımı çattım. "Biliyor muydun?"

"Seni korumakla görevli olduğum için..." ters ters baktığımı görünce sustu. Lafı uzatmaması gerektiğini anlayıp "Evet biliyordum" deyiverdi. İlk benden duyacak diye sevinmiştim oysa ki. Ryan daha dik pozisyona geçip bıyık altından güldü.

"Doğrusu... ilk benimle paylaşmak istemen gururumu okşadı" Gülümsedim.

"Senden başka kimi tanıyorum ki?"

"Evren, Sera, Stephen..."

"Uyuz!"

"Yani özel olduğumu kabul ediyorsun" Gülerken beni de güldürüyordu.

"Pislik" Daha fazla gülünce içimi bir sıcaklık kapladı. O ise zafere ulaşmanın tatlı gururunu yaşıyordu. Kahvaltımıza devam ederken Ryan'ın benim kadar yemediğini gördüm. Bugün iştahım mı çoktu yoksa şişkolaşıyor muydum? Bunu fark eder etmez yemeği bırakıp sadece çay içmeye başladım. Yerel bir gazetede çayın faydalı olduğunu, şekersiz olduğu sürece kilo aldırmadığını okumuştum. Garson gelip masadaki boşları toplarken birer bardak daha çay istemiştik.

SİHİR-KARANLIK ŞATO-Where stories live. Discover now