41

4.3K 421 32
                                    

Bir kaç hafta boyunca Kellen'ı görmedim. Okuldan sonra odamda ders çalışıp bazen de kızlarla Vadi'yi dolaşmaya çıkıyorduk. Yaşam Caddesinden farklı caddeler de vardı ancak aralarından en müthiş olanı kesinlikle Yaşam Caddesi'ydi.

Ryan da bir kaç hafta boyunca sadece yemeğimi getirip gitmişti. Onunla da konuşamamıştım ve bu süre içinde hem Ryan'ı hem de Kellen'ı özlemiştim.

Tılsım dersinde ise bir başka kolyeme yaptığım sihir yine tutmadı ve bu sefer kolye bana benim gibi bir sahibi olduğu için utandığını söyleyip masadan atlayarak intihar etti.

Evren ve Sera buna gülmekten yerlere yattı. Dördüncü haftamızda, yaptığım sihirler ancak yedinci kolyemi feda etmeye hazırlanırken işe yaradı. Tabi bir tane de bileklik kaybetmiştim. Uçuş dersinde, kanatlarımızı çıkarmayı başardık fakat bu sefer de uçamıyorduk. Simya dersinde ise topladığımız otlardan cam tüplerin boyunu uzatıp kısaltmayı öğrendik ve bu konu kapandı. Bir sonraki yeni iksiri ise henüz kimse doğru yapabilmiş değildi.

Cam tüplerin rengini değiştirmemiz gerekiyordu. Sera yanlışlıkla kendi kolunun rengini mor yapmıştı ve bir hafta boyunca kolu mor gezmemek için uzun kollu şeyler giymek zorunda kalmıştı.

Ondan sonraki alıştırmamız ise şifalı bir iksirdi. Herkes hasta bir fare ya da kurbağa bulacaktı ve onu iyileştirecekti. Sağlamını bile bulamamıştık ve bunun üzerine Cadı Elina bulamayanların sihri kendi üzerinde deneyeceklerini söyledi. Evren yaptığı iksiri bana içirirken neredeyse ağlayacaktı.

Ve iksir az daha kan kaybından ölmeme yol açıyordu. Burnum fışkırır tarzda kanamıştı ve Cadı Elina sihirle bunu durdurmuştu. Benim yaptığım iksir ise Evren'in iki bacağının da kırılıp yere düşmesine neden olmuştu.

Sera'nın yaptığı iksir ise hiçbir etki göstermedi ve Cadı Elina onun doğru yaptığını, sağlam insanlarda etki göstermemesi gerektiğini söyledi. Her iksir için farklı ot kullanıyorduk. İlk biten ot ıhlamur olmuştu. Neredeyse her iksirde ıhlamur vardı çünkü. Neyse ki her evde de ıhlamur vardı.

Geleceği Görme Sanatı dersi tam bir fiyaskoydu. Hiçbir şey göremiyordum. Dersin öğretmeni Prof. Beyza, bir gün sonrasını görebilmemiz için uğraşıyordu ama bu ciddi anlamda zordu. Evren, sürekli evi temizlediğini gördüğünü söylüyordu. Kimse istediği bir saatte ne yaptığını göremiyordu. Benimse ders boyunca tek gördüğüm, gece vakti uyuduğumdu. Sihir gücümü istediğim zaman dilimine fırlatamadığım için yapamıyormuşum. Prof. Beyza böyle söylemişti. Bu gidişle de hiç yapamayacaktım herhalde. Nasıl fırlatmam gerekiyordu ki?

Sanki voleybol öğretiyordu da topu karşı tarafa manşet atmamı istiyordu.

Kuantum Sihri ve Yeraltı Tarihi dersleri oldukça güzeldi. Bir yerimizi sakatlama gibi derdimizin olmadığı tek derslerdi. Kuantum Sihri'nde bir sürü formül öğreniyorduk.

Bu formüller gelecek sene göreceğimiz Yön Sihri dersinde işe yarayacakmış. Taşların üzerinde varlığı bilinen izler ve partiküller aracılığıyla bu formüller yazılmış. Formülü bilen periler, gelecek sene bu taşlar üzerinde formülü uygulayarak yollara, zamana, havaya ve esintiye yön verebilecekmiş. Tabi ne derece bir yön bilmiyorduk.

Ancak şu anda, dersteki tek işimiz formül ezberleyip, hangi taşa hangi formülü uygulayacağız onu bilmekti. Bu da zor değildi.

Tarih dersi de geçmişten bahsediyordu ve bize sadece dinlemek kalıyordu. 

İşin gerçeği ders boyu uyuyorduk. 

Bu ikisi dışındaki diğer dersler oldukça yorucu geçerken bazı geceler uyumamaya çalışıp Kellen'ı bekliyordum ancak o gelmiyordu.

SİHİR-KARANLIK ŞATO-Where stories live. Discover now