20

6.6K 485 13
                                    

Sanki çok işlerim vardı da düşünüyordum. Yaşadığım yeri öğrenmem gerekirdi değil mi?

Hem yeryüzüne gidiş yolunu bulmamda, buraları öğrenmem önemliydi.

Ayrıca kendimi halen misafir gibi hissetmekten vazgeçmem gerekiyordu ama vazgeçmek istemiyordum. Çünkü buradan en kısa zamanda gitmeliydim..

"Tamam o zaman akşam altı da burada ol" dedi ve gitti. Bende içimdeki tuhaf duygularla birlikte koridora, beni bahçeye çıkarmasını söyledim. Diğer sınıf arkadaşlarımın sorularına maruz kalmadan kurtulduğum için şükrettim.

Odama gittiğimde Prof. Laura'nın verdiği kitabı incelemek gibi bir ihtiyaç duydum. Aslına bakılırsa bu uçma olayını merak etmiştim.

Hemen üzerimi değiştirdim ve rahat bir şeyler giydim. Saçlarımı at kuyruğu yapıp makyajımı sildim.

Ardından yatağımın üzerine oturdum ve bağdaş kurup kitabı açtım.

İlk iki sayfa kitabın giriş bölümüydü ve üçüncü sayfada dersteyken de gördüğüm o uçan kız vardı. Saçları dalgalanıyordu ve sayfada sanki bir video oynatılıyormuş gibi bir izlenim uyandırıyordu. Bu hareketliliğin bir kitapta olduğuna inanmak gerçekten zordu.

Bir sayfa daha çevirdim ve arkasında hiçbir şey yazmadığını gördüm. Sayfa tamamen boştu. Basım hatası olduğunu düşünüp bir sayfa daha çevirdim. O da boştu. Sayfaları çevirdikçe hepsinin boş olduğunu gördüm.

Bu da neydi?

Burada sürekli bir şeyler gizli oluyordu. Eminim yer yön kağıdı gibi bir şeydi bu da. Yer yön kağıdına beni derse götürmesini söyleyince çalışıyordu.

O kodlanmıştı çünkü kağıda.

Bu da onun gibi bir şey olmalıydı. Buna ne söyleyecektim peki?

"Bana ders notlarını göster" dedim boş sayfanın birine. Hiçbir şey olmadı.

"Senin içinde ne yazıyor?" diye sordum bu sefer. Yine bir şey olmadı.

Şansımı zorlamaya karar verip doğru cümleyi bulmaya çalıştım.

"Bana içinde ne olduğunu göster"

Yine bir şey yok.

"Ders notlarını görmek istiyorum"

"İçinde yazanları merak ediyorum"

"Sen gerçekten boş bir kağıt mısın?"

Ben ne söylersem söyleyeyim hiçbir etki yapmıyordu. Acaba gerçekten boş bir kağıtla konuşarak aptal durumuna mı düşüyordum?

Aklıma annemin küçükken anlattığı Ali baba ve kırk haramiler geldi. Orada da haramiler hazinelerini büyülü bir mağarada saklıyorlardı ve mağara 'Açıl susam açıl' deyince açılıyordu. Ali babanın ağabeyi Kasım da kurnazlık edip mağaraya girmişti ve tam haramiler mağaraya yaklaşırken kapının açılması için gereken sözü unutup kendi kendine sözler üretmişti.

Şimdiki halimi ona benzetip gülmeye başladım.

Sanırım çok uğraşmamalıydım ama merak ediyordum.

"Of kitap ya" dedim ve kitabı yatağın diğer ucuna fırlattım.

Yazılar neden saklıydı ki burada?

Sonra kitabı birden uzanıp tekrar elime aldım ve 'Açıl kitap açıl' deyip güldüm.

Denemekten zarar gelmez diye düşünürken kitap kendini elimden fırlatıp yere düştü ve sayfaları hızla birisi tarafından çevriliyormuşçasına açıldı.

SİHİR-KARANLIK ŞATO-Where stories live. Discover now