14

6.1K 524 10
                                    

"Yavaş ol be" diye bir ses geldi. Sesin nerden geldiğine baktığımda kapının benimle konuştuğunu gördüm. Kapıda bir çift göz ve dudaklar belirmişti.

Küçük dilimi yutabilirdim. Kalbim hızla çarparken gördüğüm manzaranın gerçeklik derecesini ölçüyordum.

Kapı benimle konuşuyordu!

"Madem sınıfa girmeyi bilmiyorsun düzgünce sormayı deneyebilirsin" diye söylenmeye devam etti kapı. Ciddi ciddi konuşuyordu ya!

"A-a-af edersiniz... ben canınızı yakmak istemedim" dedim kekeleyerek.

Kapı alınmış görünüyordu ve gözlerini devirdi.

Gözlerini mi devirdi?

"Peki, nasıl girebilirim içeri?" diye sordum şaşkınlıkla.

Ondan bilgi almak istemem hoşuna gitmiş gibi gözlerini bana dikti ve "İzin istemelisin tatlım. Bende kayıtlardan bu sınıfta ders alıp almadığına bakarım ve ona göre sana izin veririm" dedi.

Yutkundum.

"Peki geçebilir miyim içeri?" diye sordum doğrulmaya çalışırken.

"Önce ismini söyle"

"Selen Vurulmaz"

Gözlerini kapattı ve bir şey araştırırmış gibi robotik sesler çıkarmaya başladı.

Sonra sevinçle gözlerini açtı ve "Ah tabi tatlım" dedi. Kapının açılmasını bekledim.

Ama hiç bir hareketlilik olmadı.

"Neden izin vermiyorsunuz?" diye sordum. Kapı açılmıyordu halen.

"İçimden geçmelisin" dedi benim şaşkınlığım karşısında gülerek.

"Nasıl?"

"Yürü sadece" dedi ve ben kapıya çarpacağımı düşünerek yürümeye başladım.

Burada ne kadar da çok garip şey vardı böyle. Kapıya çarpmamak için önce ayaklarımı uzattım. Eğer ayağım bir şeye çarpmazsa ilerlemeye devam edecektim. Kapıya doğru adım attığım anda kendimi dev bir ovanın içerisinde buldum.

....

Etrafta benim yaşlarımda insanlar geziyordu. Sanırım onlar da benim gibi peri olmalıydı. Hepsi de birbirini tanıyor gibiydi.

Ova çok büyüktü ve yeşildi. Gökyüzü ise masmaviydi. Etrafta gezen kişiler belli bir alanı işgal ediyordu sadece. Çok uzaklara gitmiyorlardı. Ovada başka hiçbir şey yoktu.

Kimse de benimle ilgilenmiyordu.

Sanki ben oraya gelmemişim gibi davranıyorlardı. Off. Zaten doğru düzgün bir şey bilmediğim yetmiyor, birde herkes varlığımı görmezlikten geliyordu. İçimi bir ümitsizlik kapladı. Buraya ait değilmişim gibi hissettim.

Diğerlerinin yoğun olarak bulunduğu yere doğru yürüdüm. Yerdeki çimenlere basarken, burasının ne tuhaf bir yer olduğunu düşünüyordum halen.

İki tane kız kendi arasında gülerek konuşuyordu ve benim onlara yaklaştığımı görünce sustular. Sarışın olan ise gözlerini gözlerime dikerek bana baktı.

Masmavi gözleri beni delip geçmek ister gibiydi. Ona bakmak istemedim ama sanki o ısrarla bana bakmak istiyordu. Yanındaki kahverengi saçlı kumral kızsa bana gayet normal bakıyordu. Aslında bakışındaki anlam 'Bu da kim?' der gibiydi ve bu benim için normaldi.

Evet ben kimdim ve burada ne işim vardı?

Bütün bu insanlar birbilerini nasıl tanıyorlardı? Bu okulun ilk günü değil miydi acaba? Halbuki ben ilk günü zannediyordum. Sonuçta en baştan her şeyi öğrenmem gerekiyordu ve sihir konusunda ilerlemiş bir grubun içinde kolay kolay öğrenemezdim değil mi?

SİHİR-KARANLIK ŞATO-Where stories live. Discover now