43

4.3K 432 14
                                    

Zifiri karanlığa doğru çekildiğimi hissettim. Vücut fonsiyonlarımın çalıştığına dair hiçbir şey hissetmiyordum.

Yavaş yavaş bir taht, karanlığın içinde belirmeye başladı. Tahtın üzerinde birisi oturuyordu ama yüzünü ayırt edemiyordum. Sonra onun daha önceki görüntüde gördüğüm, yüzünün yarısı yanık, uzun saçlı adam olduğunu fark ettim. Tam karşımda duruyordu fakat beni görmüyordu.

Bir şeyler düşünüyor gibiydi. Bulunduğum yer net bir şekilde görünmüyordu. Her yer bulanıktı. En net görebildiğim ise taht da oturan uzun saçlı, yüzü yanık adamdı. Yine o siyah, korkunç ötesi pelerini vardı.

"Bu çok zor" dedi tanıdık bir ses. Kim olduğunu anlayamadım. Sesin sahibinin silueti belli belirsiz görünüyordu ama kesinlikle kim olduğunu anlayabileceğim kadar net değildi.

"Boşuna mı seni seçtim ben" dedi tahtdaki adam kulak tırmalayıcı sesiyle.

"Deniyorum"

"Deneme. Yap!" Sesi öyle korkutucuydu ki kalbime bıçak saplanır gibi oldu.

Aniden gözlerim açılınca Cadı Elina'nın başının hemen üzerimde olduğunu gördüm. Kalp atışlarımı dinlemeye çalışıyordu. Gözlerimi açtığımı görünce rahat bir nefes aldı.

"Selen iyi misin?"

"E-e-evet" diye kekelerken sınıftaki herkesin başıma toplandığını görmemle, yerin dibine geçmek istemem bir oldu.

"Hadi dağılın artık" diye sınıftakilere bağırdı ve Evren'le ikisi yattığım yerden beni kaldırıp dışarı doğru götürdüler.

"Ne oldu?" diye sordum.

"Bayıldın. Ama bayılmadan önce gözlerin simsiyah oldu" dedi Evren. Bakışlarından çok korktuğu belli oluyordu.

"Önemli bir şey olduğunu zannetmiyorum Evren. Sen sınıfa dön" dedi Cadı Elina. Evren 'Peki' der gibi başını salladı. Hiç rahat olmadığı bakışlarından anlaşılıyordu fakat Cadı Elina'ya itiraz etmeyip gitti.

"Ord. Prof. Alr'ın yanına gitmeliyiz" dedi Cadı Elina. Evren gidince sesi daha bir telaşa bürünmüştü. Az önceki rahat tavrından eser kalmamıştı.

"Ne oldu?" diye sordum.

"Bende bilmiyorum" Koridora Prof. Alr'ın odasına gitmek istediğimizi söyledi ve aceleyle yürüdük.

Hemen kapıdan geçtik.

Ord. Prof. Alr bizi bekliyormuş gibi görünüyordu. Beni deri koltuklardan birisine oturttular.

"Böyle olacağını biliyordum. Hata mı ettik ona sihir güçlerini vermekle" diye kendi kendine söyleniyordu Cadı Elina. Bu hareketi bana daha önce gördüğüm o rüyaları hatırlatmıştı. Her ikisinde o diğerlerine itiraz ediyordu ve güçleri vermemekle ilgili birşeyler diretiyordu.

Ord. Prof. Alr'ın da yüz ifadesinde bir miktar telaş vardı ama o kadar belli etmiyordu.

Kapı beş dakika boyunca bir açılıp bir kapandı ve içeri sürekli birileri girip çıktı. Prof. Laura, Geleceği Görme Sanatı dersimize giren Prof. Beyza, Prof. Mike, ve tanımadığım bir çok kişi daha geldi. Ve neredeyse yaklaşık on kadar elf pencereden içeri girdi.

Hepsi de beni görünce iyi olup olmadığımı soruyordu. Hepsine de iyi olduğumu söyledim. Melike ise yanıma gelip olayın nasıl olduğunu ve çekilirken neler hissettiğimi sordu. Derste olduğunu söyledim ve kısaca o anki hislerimi anlattım.

Melike kısa bir an düşündü. Ardından Prof. Alr'ın yanına gidip onunla bir şeyler konuşmaya başladı. Yaklaşık on dakikanın sonunda Melike ve Prof. Alr konuşmasını bitirip elf, cadı ve perilerden oluşan topluluğa döndüler. Hepsi merakla onları izliyordu.

SİHİR-KARANLIK ŞATO-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin