25

5.1K 495 29
                                    

Faytonun içerisi o kadar rahattı ki hiçbir şekilde sarsıntı yoktu. Oldukça sessiz gidiyorduk ve bundan şikayetçi değildim. Atların beyazlığı, gecenin karanlığında kendilerini yıldız gibi belli etmelerini sağlıyordu. Ne kadar da ironik.

Burada trafik kazaları oluyor muydu? Ya da buranın trafik kuralları nelerdi? Mesela trafik lambası var mıydı? Hayır yoktu.

Gecenin sessizliğini izlerken Ryan'ın bakışlarını üzerimde hissetmemek için bütün gücümü kullandım. Bir an önce kaleye varmak ve kendimi yatağa atıp sonsuza kadar uyumak istiyordum.

"Canın acıyor mu?"

Nihayet konuşmuştu. Ne zaman bu sessiz huzuru bozacak diye merak ediyordum doğrusu. Birden silkelendim. Ne düşünüyordum ben böyle? Ryan'a karşı olan kaba düşüncelerimi bir yana bıraktım. Bakışlarımı ona çevirmeden karanlığa doğru bakmayı sürdürüp "Hayır. İyiyim" dedim. Sesimin neden fısıltı halinde çıktığını düşünmeyecektim.

Aslında hiçbir şey düşünmesem benim için daha sağlıklı olabilirdi. Hatta kafamı koparıp atsam sonsuza kadar mutlu bile olabilirdim. Nefes alış verişimi dinledim. Fırtına sonrası dinen deniz gibiydim. Yorgun, halsiz ve mutsuz. Sadece kendi başıma bırakılmak istiyordum.

"Aç mısın?"

Neden beni rahat bırakmıyordu ki. Aç olup olmamam neden bu kadar umurundaydı. Yoksa sadece öylesine mi sormuştu? Onunla konuşmak istediğimi düşünüyor olamazdı.

Olamazdı değil mi?

"Hayır" Sesimdeki soğukluk karşısında dehşete kapıldım. Ryan umutsuz bir nefes alıp benden tarafa biraz daha yaklaştı. Ona bir anlığına baktığımda göz göze geldik ve hemen bakışlarımı kaçırdım.

Aslında acıkmıştım. Kafeteryada bir şeyler yememizin üzerinden yedi saat falan geçmişti ve ben bu arada sadece simit yemiştim.

Bir süre daha sessiz bir şekilde ilerlerken karnımın aç olduğu için isyan çıkarıp gürültü yapmaması için dua ettim. Son zamanlarda sık yaptığı bir şeydi bu.

"Melike de çok endişelendi"

Bir an önce şu kaleye gelsek artık. Bu kadar uzun muydu bu yol? Bir tür kasabanın üzerinden geçerken, ışığı yanan evlere baktım. Bazıları tamamen karanlığa gömülmüştü ve o an için bunun nedeninin evde kimsenin olmayışından kaynaklı olduğunu düşündüm. Biz de ailecek Ericaların evine gittiğimizde lambaları kapatırdık. Şu anki odamda lamba namına bir şey olmasa da herhalde bu evlerde vardı. Ama sonra bu düşüncemin doğru olmayabileceğini fark ettim. Çünkü odamda lamba olmasa bile, şu ana dek ben uyuyana kadar içerisi hep aydınlık olmuştu. Belki de bu evlerdeki periler uyumuştu. Sonuçta vakit gece yarısını geçmişti.

Ryan'ın gerildiğini hissettim.

"Evren ve Sera'dan, olayın nasıl olduğunu öğrendim"

Neden bu kadar ilgiliydi?

"Hımm" Ryan'a baktım. Delici bakışlarıyla yüzümü inceliyordu. Yüzünde belli belirsiz bir gülümseme oluştu. Sonra da hemen kayboldu.

Ryan bir şekilde benimle iletişime geçmeye çalışırken, ben de ne olursa olsun konuyu kapatmaya çalışıyordum ve bundan rahatsızlık duymuyordum.

Çünkü konuşmaya ihtiyacım yoktu.

Geceyi yararak ilerlerken o sessizliğin içinde hafifçe isyana başlayan midemin sesini duydum. Neden, neden, neden her seferinde guruldamak zorundaydı bu midem? Ryan gülümsedi ve "Senin için bir şeyler hazırlatmıştım" dedi. Ona taş gibi bir bakış attım.

SİHİR-KARANLIK ŞATO-Where stories live. Discover now