Hayalperest

By yazmasamdelirecektim

1.3M 32.2K 6.1K

Bir tarafta liseli bir kız ... Bir tarafta aşırı karizmatik ünlü bir oyuncu . Bu iki insanın yolları bi nokta... More

Hayalperest
1|Hoop İstanbul ben geldim
2|Ne işim varmış benim burda
3|Meraba ben kas yığını
4|Sıkı tutunun , biz geliyoruz
5|O ego sana ağır gelmiyo mu ya
6|Rüyalar , gerçek olur mu ?
7|Liseli mi oldun , kas yığını
9|Kusura bakma , tipim değilsin
10|Seni önemsiyorum aptal
11|Gizli hayranım mı varmış ?
12|Sen nerden çıktın Barış ?
13|Geçmiş olsun güzelim
14|İlk öpücük
15|Saçmaladım, özür dilerim
16|Günaydın güzelim
17|Laboratuvar fantezisi
18|Aşk , birlikte lahmacun yapmaktır
19|Gecenin Başlangıcı:Çıplak Kerem
20|Sen sus dudakların konuşsun
21|Meraba Melis
22|Esas Oğlan & Figüran Kız
23|İşte şimdi sıçtık
24|Bu gece misafiriz
25|Şişe çevirmece oynayalım
26|Kim sever seni,benim sevebildiğim kadar
27|Ben senden vazgeçmem
28|Arsız gönül iflah olmuyor
29|Özel Zeynep Dersanesi
30|Köfte ve patatesin aşkı
31|Herşey için çok geç artık
32|Herşeyin bittiği gün
33|Oğlan kızı kaybeder
34|Hoşbulduk sevgilim
35|Bize bi tatil lazım
36|İtalya yolcusu kalmasııın
37|Kışkançlık krizleri
38|Oyun başlasın Zeynep!
39|Artık Benimsin
40|Baklavalara zarar gelmesin
41|Ben neden evlenemiyorum?
42|Sevişmeden uyumayalım
43|Eyvah!Aldatıldım!
44|Dönüşü olmayan yol
45|Ayrılsak da beraberiz!
46|Karmakarışık aşk hayatım
47||Komşu komşu huuu!
48||Evet mi Hayır mı ?
49||Bir Aşk Hikayesi
50||Kıskanç Kerem çok yakında...
51||Alev alev yanıyoruz
52||Yaz başlasın o zaman.
53||Sen de nereden çıktın Devlin?!
54||Ay hadi inşallah!
55||Sen benim sarhoşluğumsun ...
56||Biz her mevsim güzeliz
57||Peri masalında yaşamak...
58||Organize işler bunlar...
60||Gitmek istedin ve gittin
61||Hayalperestin gerçek dünyasına giriş
62||Bir masal daha bitti
63||Kadere inanır mısın?
64||Hayallerinin peşinden koşmak pişmanlıktır
65||Huysuz ve tatlı kadın
66||Sen benim kanayan yaramsın
67||Canımın içi böyle şeyler yalnızca filmlerde olur

59||Dejavu

6K 289 46
By yazmasamdelirecektim

Derin bir nefes alıp kendimi bornozla birlikte yatağın üstüne bıraktım.Vinç gelse milim kıpırdayamazmışım gibi hissettiren bir yük vardı sanki üzerimde , boğuluyordum.

"Sadece tatil sonrası sendromu" diye fısıldadım bembeyaz tavanı incelerken. " Çok eğlendik ve şimdi iş zamanı... Bu yüzden tribe giriyorum ve bunu bir şekilde değiştirip Keremin üstüne yığmaya çalışıyorum"

Evet , dış sesim her zaman daha mantıklı davranırken iç sesimse kocası tarafından terkedilerek üç çocukla sokakta kalıp , Flash Tv de ağlanan kadınları aratmıyordu.Islak saçlarımın verdiği üşüme hissiyle irkilerek titredim.

Flash Tvden fırlayan iç sesimden iğrenirken , komedi programlarını aratmayan iç sesimi özlediğimi farkettim.Nerelerdeydi acaba? Yatakta isteksiz bir şekilde doğrulurken yapmam gereken şeyleri sıralamaya başlamıştım bile...

"Saçlarını kurut , giyin , banyoyu toparla , aşağı inip salonu düzelt , etrafı temizle..." Yüzümü istemsizce buruşturdum."Ya da temizliğe yardım etmesi için bi kadın aramalıyım..."

Gerçekten hiçbir zaman ev işlerini beceremezdim ve boşu boşuna yorulmanın da alemi yoktu.Oflayarak kendimi tekrar yatağa bırakırken bugün ultra sıkıcı bir Zeynep olduğumu farkettim.Sanırım Keremi özlüyordum.

Ben böyle delirmeye adım adım ilerlerken yattığım yerin hemen yanındaki komidinin üstüne koyduğum cep telefonum çalmaya başlamıştı.

İstemsizce "Kerem?" diyip hemen kalkarak telefonu elime aldım.Arayan Melisti.Yüzümü buruşturarak telefonu açıp kulağıma yaklaştırdım.

"Alo?"

"Zeynep?" Sesinde garip bir tını sezdiğim Melise aldırmadan konuşmaya devam ettim.

"Efendim?" dedim üstümdeki bornozun ipleriyle oynarken. Acaba bebekle ilgili bi durum mu vardı , hamilelikle ilgili bi problem falan mı çıkmıştı yoksa ?

"Ya çok bunaldım bugün , bi sahile falan mı insek napsak ?"

"Hmm..." diyip duraksadım."Ya şuan o kadar üşendim ki..." Dürüstlüğünden dolayı 10 point goes to Zeynep bence.

"Ya üşenme işte bak yeni bir kafe açılmış , benim hani ıı şey vardı ya çok sevdiğim ay çörekleri ...."

"Hıııı?" dedim karşıdaki dolabımın aynasında kendimi incelerken.

"Heh o çörekleri çok güzel yapıyolarmış bana da Aksel söylemişti neyse işte benim de diyorum canım birşeyler çekiyor bugün ne çekiyor falan..." Bir yerden sonra Melisin cümlelerini dinlemeyi bırakıp yine kendi derdime düşmüştüm.Ne saçmalıyordu bu?

"Ee ?" dedim bunalmış bir ses tonuyla.

"Aşerdim işte , gidip yiyelim Zeynep ya of amma sorguladın he..."

"Aksel nerede?" dedim sormak için sorulmuş bir soru fırlatarak.

"Aksel?" diyip duraksadı."Aksel nerede? Iı şey işte Akselin ... Heh onun işi varmış..."

"Anladım ." dedim gözlerimi devirip. "Tamam olur , bakarız ya..."

"Sen iyi misin canım ? Sesin biraz kötü geliyor..." diyip duraksayan Melisin kötü olduğumu nereden anladığını merak etmiştim. İyi olmadığım kesindi.

"Kafam karışık aslında..." dedim bende kendimi eleverip."Konuşmak iyi gelebilir...

"Tamam o zaman bak şey ne diyicem senin hani böyle çok sevdiğin bi sarı , bol tişörtün vardı hatırlıyor musun ? "

"Ay evet." dedim istemsizce dudağımı ısırıp , gözlerimin parladığını hissederken."Onu mu giysem ne dersin ? Çok da seviyorum valla." Geçmişe yönelik şeylere tutunmak istediğim garip bir günden geçiyordum ve Melisin hatırlattığı sarı tişört işe yaramıştı.

"Ay evet evet onu giy kesinlikle , altına da siyah dar bi pantolon-spor ayakkabı kombini... Bir de sırt çantanı taksan aynı liseli Zeyno." diyip güldüğünü farkedince ben de zevkle kıkırdadım.

"Sen napıcaktın sarı tişörtü?" dedim merakla.

"Ya çok sevdiğin halde hiç giymiyordun uzun zamandır ne biliyim geçen öyle aklıma takıldı..."

"Ay tamam şimdi giyerim o zaman ..." dedim önüme bakıp gülümserken.

"Tamam canım o zaman sahildeki kafenin adresini yollayacağım sana orada buluşuruz" diyip vedalaştıktan sonra Melis telefonu kapadı ve ben de bir kaç mailime baktıktan sonra telefonu yatağa fırlatıp saçımı kurutmak için banyoya doğru ilerledim.Sarı tişörtüm neredeydi acaba ?

***

Melisle konuştuktan sonra yerine gelen keyfim sayesinde şarkı bile mırıldanacak derecede iyi hissediyordum.Siyah iç çamaşırlarımı giydikten sonra dolaptan siyah dar pantolonumu çıkartıp üzerime tuttum.Keyfim yerindeydi.

Zıplayarak giydiğim dar pantolon üzerime cuk oturmuştu , aynadaki yansımama bakarken kolumu dolaba uzatıp sarı tişörtümü çektim ve kısa bir hareketle üzerime geçirdim.Bu mevsim için biraz ince de olsa , havanın bugün mevsime oranla daha güzel olması sarı tişörtümü her yönden şanslı kılıyordu.Dolabın alt rafındaki ayakkabı kutularından kırmızı olanını çekip içinden tatilde aldığımız siyah spor ayakkabıları çıkarttım ve ayağıma geçirdim.

Üzerime giydiğim herşeyden sonra dönüp aynaya bakarak , üstümde iyi durduklarını onaylarcasına kendime bir bakış fırlatıyordum.Kendimi sabah ki ruh halime göre bin kat daha dinç hissediyordum , kafeye gidip koca bir dilim çikolatalı pasta yiyerek götümü büyütmek beni mutlu ediyordu sanırım.Bilirsiniz böyle mazoşist hareketler tam da benden beklenilecek şeylerdi.Manyağın tekiydim ve bununla gurur duyuyordum.

Makyaj sehpasının önündeki tabureyi çekip üstüne otururken sehpanın geniş aynasında yüzümü inceledim.Bugün nedensizce liseli Zeynep olmak istiyordum ve herşeyin eksiksiz olması gerekiyordu.Saçımdaki bukleleri dağınık bırakırken yüzüme hafif bir pudra sürdüm.Hiçbir aksesuar takmadan tabureden kalkıp dolaptaki spor sırt çantasını çıkartıp içine cüzdanımı , üşürsem eğer giyerim diye siyah ceketimi koyup en son telefonu içine atarak fermuarını kapattım ve sırtıma taktım.Liseli Zeynoya merhaba diyin kızlar.

***

Melisin verdiği adresin önünde taksiden indim ve kafenin önünde Melisi beklemeye başladım.Caddeden arabalar hızla geçerken yarattıkları yalancı rüzgar bende garip bir üşüme hissi uyandırınca istemsizce kollarımı ellerimle sarıp kendimi ısıtmaya çalıştım.Neredeydi bu kız?

Beklemekten sıkılınca çantamdan telefonu çıkartıp Melisi arayacaktım ki telefonuma gelen mesaj gözüme çarptı.

"Senden önce gelince , sahildeki bankların yanında bir dizi seti gözüme çarptı.Tanıdık simalar görünce bir gidip görmek istedim bebeğim , taksiden inince karavanların yanına gel bekliyorum seni."

Mesajı okurken yüzümü buruşturarak gözlerimi devirdim.Ya bi insan yedisinde neyse yetmişinde de o cidden , can çıkar huy çıkmaz.Hayır anlamıyorum kızın setlere zaafı var cidden yani en sonunda başımıza Hollywoodluk yönetmen falan kesilirse hiç şaşırmayacağım.Yok yani oyunculuğa falan da merakı yok işi tamamen set arkası... Napsak bi kameracı , ışık asistanı , hiç olmadı set çaycısı olarak bunu onlara mı versek bilemedim ki...

Oflayıp kollarımı sinirli olduğumu belirten bir şekilde sallayarak , az önce gördüğüm karavanların yanına doğru yürümeye başladım.'Melis ve Dizi Setleri ' adlı bir sitcom çeksek parayı kırardık diye düşünüyorum.Kız sen hamilesin , gün gelicek boyunca çocuğun olucak , ağzında diş kalmayacak ve sen hala bir dizi seti gördüğünde işi gücü bırakıp oraya koşucaksın değil mi? Gerçekten işsiz bir ablam vardı.

Karavanların olduğu alana yaklaşınca az önce arka cebime koyduğum telefonu çıkartarak Melisi aradım... Uzun bir süre çaldı fakat beklediğim gibi açan olmadı.Evet , show must go on , Melis kendini yine kaybetti...

Sinirle gözlerimi devirdikten sonra karavanların etrafına çekilen bantın altından eğilip geçtim ve sıkıntılı bir şekilde üstümü düzelterek dizi setine giriş yaptım.Dejavu dedikleri bu olsa gerek.En son kaçak bir şekilde dizi setine girdiğim de ilk aşkımı bulmuştum.İstemsizce gülümseyip yürüdükten sonra tekrar Melise ne kadar sinirlendiğim aklıma geldi ve suratımı buruşturdum. Bu kız neredeydi?

"Meliis?" dedim etrafta onu ararken.Bir kaç tane adam benden gözlerini kaçırarak ellerindeki demirleri arkaya taşıyorlardı. Onların yanına gidip kız kardeşimi sormayı düşünürken , çok meşgul olduklarını farkedince vazgeçip başka bi kurban aramayı düşündüm.Nedir bu set çalışanlarının Melisten çektiği? Dünya için domuz gribi neyse , set çalışanları için de Melis oydu yani.

"Melis? Neredesin ya neredesin?" dedim labirent gibi dizilmiş karavanların arasında dolaşırken."Ne-re-de-sin?"

Karavanların etrafına sarılmış beyaz güllere bakılırsa , sette romantikli bir sahne çekimi yapılacaktı... Her yer bembeyaz güllerle donatılmıştı ve Melisin kaybolmasını bir kenara atıp bu manzarayı seyrettiğimi itiraf etmeliydim sanırım.Beyaz güllere karşı özel bi ilgi duyduğum yadsınamaz bi gerçekti cidden , bayılıyordum onlara.Gözlerimi kırpıştırarak kendimi etrafa bakmaktan alıkoydum ve tekrar Melise seslenerek set alanında yürümeye devam ettim.Bir yandan sürekli Melisi cep telefonundan ararken bi yandan da ona sesleniyordum.Hayır bu nasıl birşey beni hem zorla dışarı çıkartıyor hem de ortalıktan kayboluyor?Bu ne özgüven canısı?

"Meliiiiiiiiis?" diye bağırdım artık son bir umut.Cevap alamazsam dönüp gidicektim ve uzun bir süre ona zevkle trip atacaktım.Neyse ki son anda muhtemelen sesimi duymuş olacak ki arkamdan gelip omzuma dokundu.

"Ya neredesin sen?" diye sinirle dönüp Melisi görmeyi beklerken karşıma hiç ummadığım biri çıkmıştı.Bir zamanlar hayatıma tam burada girip herşeyi altüst eden , tüm dengelerimi şaşırtan adam yine karşımdaydı.

"Kerem?" dedim sesimi alçaltıp gözlerimi merakla açarken."Ne işin var senin burada?" Kerem elini çenesine götürüp , gözleri ışıldayarak gülümserken bana bir adım daha yaklaştı.

"Yıllar önce ben de aynı soruyu tam burada sana sormuştum." dedi 'tam burada ' derken işaret parmağıyla yeri gösterirken.Kafamı çevirip kıkırdarken Kerem bana bir adım daha yaklaştı.

"Sen..." diyip duraksadım."Nası yani , sen Amerikaya gitmedin mi ?"

"Amerika..." diyerek gözlerini devirdi."Hayır gitmedim."

"Ya kafam karıştı şimdi yani ee film işi vardı neden gitmedin anlamadım ki?" Evet heyecanla onlarca şey sormuştum belki ama beynimde yüzbinlercesi dolanırken bunlar neydi ki?

"Çünkü..." dedi son heceyi uzatarak."Aşık olduğum kadına onunla tanıştığım tarihte , onunla tanıştığım yerde sormam gereken çok önemli birşey olduğunu farkettim..."

"Ne?" dedim yüzümü buruşturup.Beynim durmuş gibiydi , ne denir buna , hani nevrim döndü derler ya... Heh aynen öyle... Hiçbir şeyi çözemiyordum...

"Sus ve beni dinle sadece " diyip elini üşüyen yanağımda gezdirirken parıldayan gözlerle üzerimdeki kıyafetleri inceliyordu."Aslına bakarsan ne söyleyeceğim , ne yapacağım hakkında o kadar kararsızım ki...Bu anı o kadar çok kez hayal ettim ama..."

Anlamayarak kaşlarımı çattım."Hangi anı?"

"Şşşş!" diyip işaret parmağını dudaklarıma bastırdı."Susuyordun ama ?"

Tamam dercesine gözlerimi kırparken , kendimi tamamen onun cümlelerine bırakmak adına gizli bir yemin imzalamıştım.

"Bu anı o kadar çok hayal ettim ki , ne yapacağımı ne söyleyeceğimi binlerce kez düşündüm.Binlerce süslü sevgi sözcüğü geçirdim aklımdan mesela , ne dersem hoşuna gider , ne söylersem bu anı senin için unutulamaz kılarım ? Ama asla o doğru kelimeleri bulamayacağımı farkettim sonradan...En samimi düşüncelerimi sorarsan eğer ..." dedi ve ellerimi avuçlarının arasına alarak devam etti."Zeynep , bunu binlerce kez söylemiş olabilirim belki ama seni seviyorum güzelim.Bana bakışını , gülüşünü , dokunuşunu seviyorum.Bana gözlerin her değdiğinde kalbimde hissettiğim , o yılların eskitemediği heyecanı seviyorum...Bilmiyorum bencilim belki ama senin aşkına ihtiyacım var Zeynep.Sen benim iyi yanımsın , huzurlu tarafımsın.Sen benim çıkmaz sokağımsın.Ne olursa olsun her zaman kendimi sende bulmayı seviyorum , sen benim kendim olabildiğim limanımsın ve evet bundan sonra da her an seni yanımda görmek istiyorum , seni kaybetmek istemiyorum , seni paylaşmak istemiyorum.Senden herhangi bir iş için bile olsa milim uzağa gitmek istemiyorum... Sen benim güneşimsin , istemsizce sürekli etrafında dönmeyi engelleyemeyen şanslı bi gezegen gibi hissediyorum kendimi...Sana bir milim dahi yaklaşsam yanacağımı bildiğim gibi senden bir milim uzaklışırsam donacağımı da biliyorum güzelim.Yani bunu tanımlayamıyorum tam olarak ama nasıl anlatılır ki ? Anla işte Zeynep.Ya ben kalbimi en güzel sende hissettim.Sen bana sevmeyi öğrettin , beklentisiz , sorgusuz , sualsiz , sadece sevmeyi...Ve bilirsin işte bu masala bir son lazım" Kerem derin bir nefes alıp tuttuğu elimi bırakmadan tek dizinin üstüne çöktü.

"Zeynep Yılmaz , yıllar önce işte tam burada , tanıştığımız yerde sana bir soru sormak istiyorum." diyip duraksadı ve gözlerini kırpıştırarak derin bir nefes aldı."Zeynep , benimle evlenir misin?"

"Ne?" dedim ellerimi çekip yüzümdeki şaşkınlığı gizlemek için beş karış açık ağzımı kapatırken.Kerem pantolonun cebinden gümüş bir halkaya dizilmiş pırlantaların ortasında muhteşem bir şekilde parlayan mavi elmas yüzüğü bana doğru uzattı.

" Evet , hadi evlen benimle."

Bir zamandan sonra kontrol edemediğim kalbim , hızla atarak heyecanımı ister istemez belli ediyordu.Kerem yalvaran bakışlarını yüzüme fırlatırken biran kaybolduğum gerçek dünyaya geri dönüp Keremin elini tutarak onu yerden kaldırdım ve boynuna sarıldım.

"Evet." dedim ensesini öpüp.

Kerem ellerini yüzüme koyup gözlerimizi birbirine yaklaştırdı ve tekrar sordu."Evet mi ? Benimsin yani artık"

Gözlerim parlayarak dudaklarına yapıştım ve ellerimi boynuna sararak kendimi ona yaklaştırdım.Kerem bi elini dağınık saçımın arasına yerleştirirken diğeriyle belimi sıkıca kavrıyordu.Bir an kısa bir nefes boşluğu bulduğumda "Ben zaten seninim" dedim . Kerem 'Artık tamamen benimsin' gibi birşey mırıldanıp ellerini kalçama yerleştirdi ve beni kucağına alarak hemen yanımızdaki karavanın açık kapısının içerisine doğru götürmeye başladı.İşte başlıyoruz.

.......

Zeynebin yüzüğü multimedyada :) Umarım beğenmişsinizdir , yorum yaparsanız sevinirim :)

Continue Reading

You'll Also Like

122K 21.2K 17
oğlum sadece en sevdiği oyuncakları kırıyor. ben onun yok ettiği kumdan kalelerin kralıyım omegaverse, etl texting
79K 6.1K 38
sadece erkeklerin olduğu bir üniversitede gay yönelimin odağı ve tüm dikkati üzerine çeken Jungkook, bu durumdan sıkılan ve onu bu rahatsızlıktan ko...
206K 21.5K 34
taehyung kırmızı defterini kaybeder 290423, tk ☁️
29K 1.2K 39
Bu kitap Yabani dizisinin 28. bölümünden sonra ASLAZ cephesinde yaşanan olayları konu aldığım bir kitaptır. Görmek istediğimiz fakat tüm beklentileri...